1

457 45 18
                                    


Zeynepten

Bugün yaz tatilinin son günü,
tatil için gelenlerin neredeyse hepsi geri döndü.
İnsanların tatil yapmak için geldiği bu küçük yer maalesef bizim yuvamız.
Her sene bambaşka insanların gelişiyle başlayan yaz tatilimiz onların gidişleriyle son buluyo.

Arkadaşlarım bu durumdan pek memnun değiller. Maalesef her yaz başka biriyle yaz aşkına başlayıp sonbaharın gelişiyle uzak mesafeye dayanamayıp ayrılıyorlar
ve bu yıllardır aynı.

Ancak ben öyle değilim,
gidecek birini sevmek pek bana göre değil.
Aslında aşk pek bana göre değil.

Dün gece de son tatilciyi yani Sinanın asla ayrılmayacağını düşündüğü yaz aşkını uğurlamıştık. Neyse ki Sinan duruma alışkın olduğu için üzüntüsü bir kaç saat sürmüştü.

Yine biz bize kalmıştık,
çocukluğumuzdan beri olduğu gibi.

Cemre, Hazal, Sinan, Vefa, Ege ve ben.
Sinan ve Vefayla neredeyse bebeklikten beri beraberdik diğerleriyse sonradan gelmişti.
Cemre ve Ege ikizler, ailelerinin işleri yüzünden buraya geldiler. Hazal da Ege'nin sevgilisi. Ailesini bir kaç yıl önce kötü bir trafik kazasında kaybetmiş önceden tek ailesi Cemre ve Egeymis ve onların peşinden gelmiş buraya ama şimdi biz varız.

Foçada, bu küçücük yerde birbirimize aile olduk. Canımız yandığında da sevinçten havalara uçtuğumuzda da hep beraberdik. Hep de öyle kalacaz.

" Ee okul alışverişinizi yaptınız mı bakalım?"

Ege'nin komik sorusuyla bunaltıcı hava dağılıp yerini alaylı gülüşlere bıraktı.

" Tabi oğlum ne sandın, bime gelen kırtasiye malzemelerinin kapmak için sabahın köründe sıraya bile girdim."

" Tabi sen dalganı geç Sinan efendi. Zamanında yapmadığın şeyler sanki. Bu varya bu; son kalan renkli kalemleri ben aldım diye kavga çıkarıp parayla benden geri almıştı."

" Lan yalan söyleme vefa yapmadım öyle bir şey."

" Teyzenin biri torununa son kalan pastel boyayı almak isteyince kuru boya daha iyi deyip onu kandırmamazlık da yapmadın doğru."

Sinan hızla vefanın üzerine atlayıp geleneksel boğuşma seansını başlattı. Bir kaç saniye içinde Ege de katılıp ikisinin birden üstüne atlayınca Hazalla beraber onlara gülmeye başladık.

Sahilde her gece oturduğumuz çardakta oturuyorduk. Burası bizim özel alanımızdı. Yaz boyu buraya bir sürü insan gelirdi ama biz hiçbirini buraya getirmezdik. Herkes eve gittikten sonra gece burada buluşturduk.

Cemre daha fazla dayanamadı, erkeklere bağırıp onları ayırmaya başladı.

" Yeter artık hadi herkes evine yarın okul var!"

Okul kelimesini duymamızla yüzümüzün düşmesi bir oldu. Herkes isteksiz bir şekilde ayaklanıp söylene söylene çardaktan çıktı.

Hep beraber evlerimize doğru yürümeye başladık. Diğerleriyle yavaş yavaş ayrıldıktan sonra en son evlerimiz yan yana olduğu için Vefayla baş başa kalmıştık. Beraber gülerek girdiğimiz sokağımızda bir değişiklik vardı. Hemde kocaman bir değişiklik.

Evimizin tam karşısında iki katlı mavi bir ev vardı. Zamanında çocukluk arkadaşlarımızdan biri yaşıyordu orada. Beş yıl önce taşınıp gitmişlerdi Foçadan ve şimdiye kadar kalıcı bir kiracısı hiç olmamıştı o evin. Şimdiyse kapısında kocaman bir kamyon ve içeriye eşya taşıyan adamlar vardı.

Vefayla birbirimize baktıktan sonra hızla oraya doğru ilerledik. Beş tane adam vardı ve hepsi içeriye bir şeyler taşıyordu. Bir kaç saniye hangisinin ev sahibi olduğunu tahmin etmeye çalıştıktan sonra bunu sormanın daha iyi bir fikir olduğunu düşünüp o sırada arabadan koli indiren adama seslendim.

Her Yer Işığın | ZeyÇağNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ