Paranormal Hikayeler Işıl Işık (Tamamlandı)

CANDY MAN

Şeker Adam

Candy Man; yani Şeker Adam, aslında Bloody Mary yani Kanlı Mary'ye oldukça benzeyen bir şehir efsanesi.

Efsaneye göre; eğer bir aynaya bakıp beş kere ismini tekrarlarsanız Şeker Adam aynada belirecek ve onun o korkunç kancası muhtemelen hayatta göreceğiniz son şey olacaktır.

Kimdir Bu Candy Man?

Hikaye 1890'lı yıllara dayanıyor. Gerçek adı Daniel Robitaille olan genç bir çocuk, o yıllarda Chicago'da yaşayan bir kölenin oğluydu. Aynı zamanda kendisi bir ressamdı. Genç çocuk oldukça zengin olan toprak ve arazi sahibi Sullivan ailesinin genç ve güzel kızları Caroline Sullivan'ın portresini çizmek için seçildi ve Daniel, güzel Caroline'ye aşık oldu. Aralarındaki ırk ve statü farkı Caroline'nin de Danielle âşık olmasına engel olmamıştı. Kısa süre sonra Caroline hamile kalmış, genç kadının babası sinirden deliye dönmüştü. Çünkü Daniel bir kölenin oğluydu ve kendisi de köleydi. Bu olay üzerine Caroline'nin babası Daniel'i öldürmek için bir plan yaptı ve kendisine yardım etmesi için birkaç kişi ile anlaştı.

Bu adamlar Daniel'i yakalayıp boş bir ambara getirdiler. Resim yaptığı sağ elini paslı bir testere ile kesip ona türlü işkenceler yaptılar. Daha sonra Daniel'in üzerine bal döktüler ve büyük bir arı kovanını onun üzerine attılar. Arılar Daniel'e saldırıyor ve korkunç bir acı çekmesine sebep oluyordu. Bi cani katiller ayni zamanda Daniel'i izliyor ve ona "Candy Man" yani "Şeker Adam" diye seslenerek dalga geçiyorlardı.

Sevgilisinden uzun zaman haber alamayan Caroline, bir şekilde Daniel'i öldüren kişilere ulaştı ve ardından gerçeği öğrenerek sevgilisinin öldürüldüğü yere gitti. Daniel hâlâ oradaydı. Yüzü ve vücudu tamamen arılarla kaplanmış durumdaydı. O kadar kötü ve mide bulandırıcı bir görüntüydü ki; Caroline daha fazla bakamadı. Arkasını döndü ve bir ayna ile onu görmeye çalıştı. Aynayı sadece Daniel'in yüzünü görebilecek şekilde tuttu ve ona, onu çok sevdiğini söyledi. Daniel bir anda uyandı. Aynada kendisinin o korkunç yüzünü görüp son nefesini verirken "Candy Man" yani "Şeker Adam" diye fısıldadı. Caroline, Daniel'i doğduğu topraklara götürdü ve sevgilisine son kez baktığı o aynayla beraber toprağa gömdü. İşte bu olayda sonra Daniel'in ruhu, sonsuza kadar aynaya sıkışıp kalmıştı.

Daniel'in serbest kalmasının tek yolu vardı artık. Biri aynanın karşısına geçip tam beş kez "Candy Man" diyerek onu çağıracak, böylece Şeker Adam serbest kalacaktır. (Kısa bir süreliğine tabii ki...) Sonrasında Daniel, o kişiye teşekkür etmek için onu kendi dünyasına götürecek ve ölümsüz olma şansı sunacaktır. Yani öldürecektir.

Aslında bu kişiler ölümsüz olmuş gibi görünür; ama aslında Candy Man'in kölesi olurlar. Candy Man söylentiye göre kahverengi uzun bir mont giyer, bu, arıların zarar verdiği vücudunu saklamak içindir ve beyaz bir kravat takar; oldukça da uzun bir adam görünümündedir.

Şimdi gerçek hayatta Candy Man adında biri mi var diye şaşırmayın! Bu efsanevi karakterle ilgili ilginç bir deneyim yaşayan iki kardeş var.

Gerçek Hayattaki Candy Man Cinayetleri

31 Ekim 1974'te, Timothy ve kız kardeşi Elizabeth, heyecanlı ve gergin bir şekilde babalarının eve gelmesini bekliyorlardı. Saat hayli geç olmuştu ve o gün Cadılar Bayramıydı. Daha şeker toplamaya gideceklerdi. Çocuklar, kapıdan içeri girer girmez babaları Ronald'a koştular. Ronald, üstüne bir mont aldı ve Cadılar Bayramını kutlamak için çocukları dışarı çıkardı.

Çocuklar heyecanla mahalledeki zilleri çalıyor, komşuları ziyaret ediyor ve Cadılar Bayramı bitmeden olabildiğince fazla şeker toplamaya çalışıyorlardı. Bana Ronald'da boş durmamış, çocukları için şeker toplamıştı. Timothy ve kız kardeşine o gece eve gitmeden önce beş tane kocaman pixy stick verdi. (Pixy stick içinde şeker olan pipet tipi sekerlerdir, Türkiye'de satisi yok ama yurtdışında oldukça popülerdir.)

Eve döndüklerinde sat çok geç olmuştu; o yüzden Ronald çocukların şeker yemeden hemen yatağa girmelerini istedi. Çocuklar tabii ki üzülmüşlerdi; çünkü o bütün gece toplamak için uğraştıkları hazinelerinden hiçbirini yiyemeden uykuya dalacaklardı. Ancak Timothy adındaki küçük çocuk, o gece şeker yemek için babasına çok ısrar etti. Bunun üzerine Ronald sadece bir tane hakkı olduğunu ve içlerinden sadece bir tanesini seçebileceğini söyledi. Timothy ise devasa pixy sticki seçti. Tadı beklediği gibi değildi; ama yine de zevkle yedi. Ardından kusmaya başladı. Ambulans geldiğinde doktorlar küçük çocuğu, babasının kollarında ağzından köpükler çıkarken bulmuşlardı. Küçük Timothy hastaneye kaldırıldıktan çok kısa bir süre sonra, bir saat içinde hayatını kaybetti.

Otopsi sonucunda sekiz yaşındaki Timothy'nin yüksek dozda siyanürden öldüğü ortaya çıktı. Peki o yaştaki küçük bir çocuk, nasıl olur da vücuduna siyanür almış olabilirdi?

Yapılan araştırmalarda pixy sticklerin içinde oldukça yüksek miktarda siyanür zehri tespit edildi. Neyse ki diğer stickler hâlâ yenmemişti. Biri çocukları bilinçli olarak zehirlemeye çalışmıştı. Ronald bu pixy stickleri bulundukları yerdeki bir dükkândan aldığını söylemiş ve aldığı kişinin de garip görünüşlü ve ürkütücü olduğunu eklemişti. Polisler bunun üzerine dükkân sahibini sorgulamış ve zehirli şekerleri bulmaya çalışmışlardı; ancak işin içinde bir gariplik vardı. Dükkân sahibi olan Melvinler akşam yedi olmadan dükkândaki tüm şekerleri satmıştı, ayrıca ellerinde de hiç pixy stick yoktu. Ronald ise dükkâna gece geç bir saatte gittiğini söylemişti.

Polis bütün mahalleyi araştırdı; ancak bu zehirli şekerleri kimin verdiğini bulamadı. Olaydan kısa bir süre sonra daha derin bir araştırma içine giren polis Ronald'ın, yani ölen zavallı çocuk Timothy'nin babasının, büyük bir borç içinde olduğunu ve 3 Ekim tarihinde, Timothy'nin ölümünden sadece yirmi sekiz gün önce çocuklarına hayat sigortası yaptırdığını ortaya çıkarttı. Eğer çocuklarına bir şey olursa Ronald, her bir çocuk için sigortadan 20 bin dolar alacaktı.

Ronald para için sadece kendi oğlu Timothy'i öldürmekle kalmamış, ayrıca diğer çocuklarını da zehirlemeyi düşünmüştü. O tarihten sonra Ronald Cadılar Bayramında işlediği bu korkunç cinayetle "The Candy Man" yani Şeker Adam olarak anılmaya başlamıştı.