VALAK

31 2 0
                                    

"The Nun" Rahibe'nin Gerçek Hikâyesi Carta Manastırı

Annabelle'den önce, Korku Seansı filmlerinden çok daha önce doğmuş gerçek kötülüğün temsilinden, "Valak" isimli şeytandan bahsedeceğiz şimdi...

Hollywood filmlerinden genelde ürkütücü bir rahibe olarak karşımıza çıkan bu korkunç varlık, aslında bilindiğinden çok daha eski ve ürpertici bir geçmişe sahip.

Hollywood filmlerinden genelde ürkütücü bir rahibe olarak karşımıza çıkan bu korkunç varlık, aslında bilindiğinden çok daha eski ve ürpertici bir geçmişe sahip

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Valak ismi daha önce 17. yüzyılda yazılmış grimoire, yani büyü kitaplarında geçmektedir. Özellikle de "Lessey Key of Solomon" isimli kitapta Valak, tasvir edilen hâliyle küçük bir erkek çocuğu görünümünde, çok güçlü ve kötü niyetli seytanî bir varlık. Ufak boynuzları ve melek kanatları var. Ayrıca iki başlı bir ejderhaya biniyor. Ancak kendisi asla bir rahibe kılığında değildir.

İsmi valaks, valu, valic ve volac olarak geçen bu varlık cehennemin büyük başkanlarından biri tasvir edilir: "The Great President of Hell" yan cehennemin başındaki kişilerden biri olarak da değerlendirilir. Ayrıca Valak, yine bu hikâyelerde geçen hâliyle, otuz şeytan lejyonuna da hükmeder, yani cehennemde oldukça önemli bir konuma sahiptir.

Peki, bilindiği kadarıyla hiçbir zaman bir rahibe kılığına bürünmemiş olan Valak, neden filmlerde karşımıza korkunç bir rahibe olarak çıkıyor?

Ed ve Lorraine Warren çifti tarihin gelmiş geçmiş en ünlü paranormal araştırmacılardan biri... Kendileri yıllar içinde pek çok kişiye ve aileye yardımcı olmuş ve pek çok olay çökmüştür. Geçmiş tarihimizin bilinen, Amytville, Annabelle, Enfield gibi en popüler paranormal olaylarının hemen hemen hepsinde Warren çiftinin ismini duyabiliriz.

Güçlü bir medyum olan Lorraine Warren, kendisinden oldukça kuvvetli bir varlığın musallat olduğunu ve seneler boyunca ondan kurtulamadığını pek çok kez dile getirmiştir.

Lorraine Warren bu şeyi siyah başlıklı, siyah bir figür olarak nitelendirmiştir. Ancak bu varlık da rahibe kılığında değildir. Lorraine Warren bu varlıktan 'Korku Seansı' filminin çekimleri sırasında yönetmene bahsetmiş ve yönetmen de bunu kurgulayarak 'The Nun' yani rahibe karakterini karşımıza çıkarmıştır.

Olayların geçtiği yere, Romanya'daki Carta Manastırı'na gelecek olursak; işin bu kısmı biraz rahatsız edici. Çünkü tamamıyla gerçek! Romanya, kendi içinde de çok fazla bu tip paranormal olaya ev sahipliği yapmış, gerçekten ilginç bir ülkedir. Hatta kurt adam hikâyeleri ilk başladığı yerlerden birinin Romanya olduğu bilinir. Ayrıca 'Dracula' yani bilinen ilk vampir hikâyeleri de yine Romanya'da doğmuştur.

Carta Manastırı The Nun/ Dehşetin Yüzü filminde, ismi geçen ve olayların geçtiği manastırla aynıdır. Gerçekten bilindiği kadarıyla bu manastıra lanetli bir rahibe musallat olmamış; ancak manastırda senelerce çok ilginç olaylar yaşanmıştır ve gerçekten de bu manastırın lanetli olduğuna inanılır.

Carta Manastırı 1200'lü yıllarda inşa edilmiştir ve Romanya'daki en lanetli yerlerden biri olarak kabul edilir. Manastır içinde zamanında white monk olarak da bilinen beyaz monklar yani keşişler yaşardı, ki çoğu da şuanda hala manastırın bahçesinde gömülüdür. Beyaz monk denmesinin nedeni, beyaz kıyafetler giymeleriydi. Ayrıca bu kişiler o dönemde pek de iyi olmayan şartlar altında yaşarlardı. Ortalama yaşam sürelerinin ise otuz ila kırk yıl arasında olduğu bilinir. O dönemde fazla yiyecek bulunması da zordu ve bu monklar, gün içinde ve çok fazla çalışırdı. Zamanında bir manastır içinde ve etrafında görülen hayalet benzeri varlıkların da genelde beyaz monklara ait figürler olduğu iddia edilir.

Sadece monklara ait olanlar değil, seneler içinde manastır içinde ve bahçesinde kime ait olduğu bilinmeyen bazı mezarlar da keşfedildi. Özellikle de kiler kısmından çıkartılan iki erkek iskeleti, kafalarda soru işareti bıraktı. Çünkü bu iskeletler, zamanına göre oldukça uzundu, yaklaşık olarak bir metre doksan santimetre boylarındaydı. Neredeyse iki metreye yakın... Günümüzde bile uzun kabul edilen bir boy skalası, o zamanın şartlarına göre değerlendirirsek muhtemelen monkların arasında dev gibi kalmışlardır.

Söylentilere göre o dönemlerde bu tarz garip fiziksel görünüşlere sahip olanların, göz önünden uzaklaştırılması için genelde bu tip manastırlara gönderdiklerine inanılır. Bu uzun boylu adamlar manastıra geldikten sonra garip ve açıklanamayan ilginç paranormal olayların baş gösterdiği düşünülüyor. Bu olaylar genellikle kiler duvarlarının ve kolonlarının titremesi, bazı eşyaların kendi kendine hareket etmesi ve kırılması gibi... Ayrıca geçmiş yıllarda manastırda yapilan ayinler esnasında, sandalyelerin yer değiştirdiği veya bazı uzak köşelere fırlatıldığı da iddia edilmiştir.

Anlatılan ve Romanya'da yaşayan birçok kişi tarafından bilinen efsanelere göre; manastırın etrafında geceleri bir şekil görülür, bu şekil bir kadın ya da melek formundadır. Bazı kişilere beyaz bir duman bulutu olarak, bazı kişilere ise siyah görünmektedir. Bunun yanı sıra bazı geceler manastırdan gelen çan seslerinin de duyulduğu ve boş yankılandığı söylenmiştir. Bu arada manastırın çok uzun bir senelerdir boş olduğunu ve kullanılmadığını söylememe gerek yok sanırım!

Böyle kutsal yerlerde eğer bu tip paranormal olaylar ve insanlara zarar verebilecek aktiviteler oluyorsa; bu varlık ya da varlıklar, gerçekten çok güçlü demektir.

Paranormal Hikayeler Işıl Işık (Tamamlandı)Where stories live. Discover now