OKİKU'NUN HAYALETİ

14 2 0
                                    

Altın Tabak Efsanesi

Şimdi sizlere Halka filminin Samara'sının veya Japon versiyonundaki Sadako Yamamura'nın gerçek hikâyesini anlatacağım! Ülkemizde de çok popüler olan bu filmin orijinali 1998 "Ringu" ismiyle Japonya'da yayınlandı. Film o kadar iyiydi ve o kadar sevildi ki 2002 yılında Amerikan versiyonu "The Ring" yani "Halka" olarak tekrar karşımıza çıktı. Hikâye Kyoto'daki Himeji Kalesi veya bilinen adıyla White Heron Kalesi'nde geçer. Etrafı sahura ağaçları ile çevrili olan bu muhteşem kale, bir dağ üzerine kurulmuştur. Japonya'da; savaş, deprem, yangın, saldırı gibi pek çok kötü erkenden kurtulmuş ve bugünlere kadar gelmeyi başarmış on iki kaleden biridir.

Himeji Kalesi

Bu ihtişamlı kale 1333 - 1346 yıllarında, kaleye adını veren Lord Himeji için inşa edilmiştir. Kale tahmin edebileceğiniz gibi oldukça büyük ve o zamanlar içinde çok fazla çalışan vardı. Bunlardan bir tanesi de Okiku ismindeki genç güzel bir kadındı. Aslında o dönemlerde köle olarak doğarsanız hayatınızın sonuna kadar köle olarak yaşarsınız ve yapabileceğiniz başka hiçbir şey yoktur. Ancak bu genç kadın bir süre sonra kölelikten hizmetçiliğe yükseltilmişti. Okiku, Aoyama Tessan ismindeki bir samurayın hizmetçisiydi ve kalenin altındaki zindanda çalışıyordu. Aoyama Tessan, kalenin altındaki zindanlarda çalışıyordu. Aoyama Tessan, kalenin Lord'unun en değerli savaşçısıydı ve halk tarafından da çok sevilip sayılan biriydi.

Bir süre sonra Samuray Aoyama, bu genç kadından hoşlanmaya başlamıştı. Hatta kısa bir zaman içinde ona sırılsıklam âşık oldu ve Okiku'dan kendisiyle birlikte olmasını istedi ayrıca ona, bunun için karısından ayrılacağını bile söyledi. Bu fikir Okiku'nun hiç hoşuna gitmemişti ve Samuray'a karşı çıkarak isteğini kabul etmedi.

Aoyama'nın hislerine karşılık vermeyen ve onun evlenme teklifini reddeden Okiku, Samuray tarafından on değerli altı tabağı korumak ve onları sararak hazinenin olduğu yere transfer edilmesi için hazırlık yapmakla görevlendirildi. Bu tabaklar savaş ganimetleriydi ve her biri aşırı değerliydi. Okiku kendisine verilen görevi tamamladı. Tabakları hepsini birden ona kadar saydı ve dikkatli bir şekilde sandığın içine kaldırdı. Ardından ana binaya, yarım kalan işine devam etmek için geri döndü.

Bir gün Aoyama, gizlice hazinenin tutulduğu yere girdi ve içinde altın tabakları olduğu sandıklardan birini açtı. İçlerinden bir tanesini alarak kendi odasında yatağının içine sakladı. Ardından sandığı kapattı ve odadan gizlice çıktı.

Bir süre sonra tabakların kaleye geri getirilmesine karar verildi. Sandık açıldığında tabii ki dokuz tane tabak olduğu fark edildi. Tabaklardan birinin kırılması veya kaybedilmesinin cezası ölümdü. Okiku hemen sandığın içindeki saymaya başladı, sadece dokuz tane tabak olduğunu gördü. Gözlerine inanamadı ve tekrar tekrar saydı 1-2-3-4-5-6-7-8-9, olanlara inanamayıp deliye dönen Okiku ağlamaya başladı. Aoyama, Okiku'nun yanına gelerek tabağı kendisinin aldığını ve onunla birlikte olmayı kabul etmezse cezasının ölüm olacağını söyledi.

Okiku, Samuray'ı bir kez daha reddedince ölümü de onun elinden oldu. Aoyama genç kadını kendi kılıcıyla öldürdü ve kalenin bahçesindeki kuyunun içine attı.

Aoyama kılıcındaki kanı temizlemek için arkasını döndüğünde garip birşey oldu. Kuyunun içinden yumuşak ancak ürkütücü bir ses geliyordu; 1-2-3-4-5-6-7-8-9, ardından ses kesildi. Arkasını dönen Aoyama kuyunun içinden çıkmaya çalışan korkunç bir hayaletle karşılaştı ve ardından şunu duydu: 10.

Yapılan haksızlıklar karşısında Okiku'nun ruhu intikam duygusuyla yanıp tutuşuyordu ve Aoyama'yı yaşadığı sürece asla rahat bırakılmdı. Anlatılanlara göre her gece, istisnasız her gece, Okiku'nun hayaleti Aoyama'yı ziyaret ediyordu. Kale etrafında onun, kuyunun içinden sürünerek çıktığını görenler olduğu söylenmiştir (bu sahne size tanıdık geldi mi?).  Ayrıca her gece Okiku'nun çığlıkları ve zindandan tabak sesleri geliyordu. Rivayete göre Okiku tabaklar konusunda takıntılıydı ve her gece ruhu, altın tabakların olduğu yere gidiyor birden dokuza kadar tabakları sayıyordu. Eksik olan bir tabak olduğunu fark ettiğindeyse çığlıklar içinde orayı terk ediyordu. Çığlıkların bütün kale içerisinde duyulduğu söylenir. Ancak Aoyama o kadar inatçı ve gururluydu ki aldığı tabağı asla yerine koymadı ve Okiku'nun ruhunun huzura ermesine izin vermedi. En son kazananın kendisi olmasını istiyordu.

Ancak kendisini asla terk etmeyen Okiku'nun hayaleti ve bu durum, Samuray'ı günden güne deliye çevirdi. Ünlü Samuray'ın o eski görkemli günleri geride kalmıştı. Samuray, Okiku'nun öldürülürken üzerinde olana benzer beyaz bir elbise giyip kalenin içinde paspal bir şekilde dolaşmaya başladı. Aslında Okiku'nun ruhu bir çeşit kötü ruha dönüşmüştü. Japon kültüründe buna Onryō denir. Bu tarz hayaletler kötü duygularla, kıskançlık veya nefret ile ölenlerin ruhlarıdır ve geri dönerek intikam almaya çalışırlar. Söylenene göre bugün bile kaleye gidenler, bazı gecelerde Okiku'nun kuyunun içinden çıkıp kendi ritüelini yaptığı, tuhunun asla huzur bulmadığını; çünkü eksik olan tabağın hâlâ yerine konmadığını söylerler.

Kalede bulunan Okiku'nun çizimlerindeki karakter, bizim filmlerden bildiğimiz Samara Morgan / Sadako Yamamura'ya çok benzemektedir

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kalede bulunan Okiku'nun çizimlerindeki karakter, bizim filmlerden bildiğimiz Samara Morgan / Sadako Yamamura'ya çok benzemektedir. Kadının siyah üçün saçları vardır ve saçlarının bir kısmı yüzünü kapatır.

Okiku'nun kuyusu olarak bilinen bahçedeki kuyu, bugün bile hâlâ oradadır. Ancak etrafı taşlarla çevrilmiştir ve üstü de tel örgülerle kapatılmıştır. Belki içine başka biri düşmesin diye belki de içinden biti çıkmasın diye...

Paranormal Hikayeler Işıl Işık (Tamamlandı)Where stories live. Discover now