TİTANİK'TEKİ HAYALET

14 2 0
                                    

14 Nisan 1912 gecesi, yoğun sis nedeniyle fark edilmeyen ve bir buz dağına çarparak trajik bir şekilde batan bu gemide 2435 yolcu ve yaklaşık 900 mürettebatla beraber, toplamda 3300 civarında kişi vardı ve bunlardan 1513'ü hayatını kaybetti.

Gemi enkazını bulma çalışmaları da aslında tam yetmiş üç yıl sürdü. 1985 yılında deniz bilimci Robert Ballard tarafından bulunan enkazla beraber, gemi içinden insanlara ait bazı parçalar da toplanabildi. Bu parçalardan bazıları hayatı kurtulan ve batan gemiden kaçmayı başarabilen kişilere ait olsa da bazıları tahmin edebileceğiniz gibi hayatlarını o talihsiz kazada kaybedenlere aitti. Bu eşyalardan toplanarak çoğu, geçmişi taze tutmak ve meraklılarına gösterilmek amacıyla Las Vegas Luxor Hotel'de açılan bir "Titanic" müzesinde sergilenmeye başladı. Asıl olaylar da ondan sonra başladı. Üç yüzden fazla parçanın sergilendiği bu müzede, onlarca kişi tarafından birtakım paranormal aktiviteler gözlemlendi.

Müze açılmadan önce giriş kısmına Titanic'in o bildiğimiz yemek salonunun muazzam ve görkemli ana giriş merdivenleri yapıldı. Açılıştan önce de -hazır boşken- her detayı fotoğraflamak için bir fotoğrafçı tutuldu. Adamın söylediğine göre ana girişte bulunan o merdivenlerin resmini çekerken merdivendenlerden aşağı inen bir kadınla karşılaşmıştı, kadının üzerinde de 1900'lü yıllara ait siyah bir elbise vardı. Fotoğrafçı bu kadının müze yönetimi tarafından kiraladığını ve özellikle o dönemin havasını, gelen ziyaretçilere hissettirebilmek için böyle giydirildiğini ve fotoğraflara eklenebileceğini düşünmüştü. Fotoğrafçı merdivenlerden inen bu gizemli kadına seslendi ve onun da fotoğrafını çekmek istedi; ancak kadın kafasını bile çevirmedi. Onu duymazdan gelerek başka bir odaya gitti ve gözden kayboldu. Fotoğrafçı daha sonra aynı kadınla tekrar karşılaştı ve söylediğine göre kadın, ona seslendekten sonra bir anda ortadan yok oldu. İşin garip olan kısmı; bu kadın sadece müze fotoğrafçısı tarafından değil, müze ve otel çalışanlarından bazı aşçılar, temizlikçiler ve kat görevlileri tarafından da görülmüştü.

Müze açıldıktan ve zamanında gemide hayatlarını kaybetmiş kişilerin eşyaları bu yere getirildikten sonra çalışanlar, hatta ziyaretçiler de dâhil olmak üzere pek çok kişi, müze içinde gezerken huzursuzluk duyduklarını ve sanki biri onları arkadan izliyormuş gibi hissettiklerini belirtmişlerdir.

Müzedeki eşyaların yer değiştirdiği veya hareket ettiği de pek çok kez gözlemlenmiştir. Bunlardan en iyi bilinenlerinden biri Bruce Ismay isimli adamın portresinin asılı olduğu duvardan indirilmesidir.

Bruce Ismay, İngiliz bir iş adamı ve Titanic'e sahip olan White Star Line isimli kuruluşun yöneticisiydi. Bir sabah müze ekibi, kapıları o günkü ziyaret saatleri için açtığında, Bruce Ismay'ın fotoğrafının yerde olduğunu gördüler. Duvarda asılı duran portre yere düşmüştü; ancak cam çerçevede hiçbir hasar yoktu. Bunun üzerine bir güvenlik açığı olunabileceğini ve içeri birinin girmiş olabileceğini düşünen çalışanlar, müze içindeki güvenlik kameralarını izlemeye karar verdiler. Ancak bu, görevlilerin akıllarında daha büyük soru işaretleri oluşmasına sebep olmuştu. Görüntülerde, gece saatlerinde müze kapandıktan sonra etrafta kimse yokken resim birden hareket etmeye, hatta titremeye başlamış ve ardından asılı olduğu yerden çıkarak yere düşmüştü; ama oldukça yavaş bir şekilde... Bu yüzden eserde herhangi bir kırılma ya da çatlama olmamıştı. Ancak etrafta hiç kimse yoktu ve kameralara yakalanan bir yaşam formu da bulunamamıştı. Tek gözüken şey, asılı olan çerçevenin kendi kendine sallandığı ve yere düştüğüydü. Bunu adamın kendisi mi yapmıştı yoksa bu hüzünlü felakette hayatını kaybedenlerden biri mi, bilinmez... Çünkü bu felakete sebep olduğu iddia edilen White Star Line ve sahip oldukları Titanic isimli gemi de aslında lanetli olmakla suçlamıştır.

İddia edilene göre gemi yapılırken yirmi altı aylık süreçte Titanic'e 390904 numarası verilmiştir. Bu, tersten okunduğunda "No Pope" yani "Papaya Hayır" anlamına gelmektedir. Bu da anti-Katolik yani din karşıtı bir görüşü temsil etmektedir ve bu sebeple; hem çalışanlar hem de firma, din karşıtı olmakla suçlamıştır. Bu aslında paranormal bir olaydan çok komplo teorisi gibi gözükmektedir.

Gözetleme görevlisi Frederick Fleet

Tüyleri diken diken eden başka bir olay ise Frederick Fleet isimli bir adamla alakalı. Frederick, İngiliz bir denizciydi. Aslında ismini bilmeseniz de siz de kendisini tanıyorsunuz, genç adam Titanic'te çalışan görevlilerden biriydi. Titanic'in buz dağına çarptığı gece de gemideki gözetleme yerinde görevliydi. Yani Titanic buz dağına çarpmadan önce haber veren kişiydi. Her ne kadar buz dağını görüp zili çalsa da geç kalmış ve bin beş yüzün üzerinde insanın ölümüne, kısmî olarak sebep olmuştu. Ancak Frederick Fleet bu faciadan kurtulmayı başarmış, ardından seneler içinde sonu gelmeyen bir depresyonla uğraşmak zorunda kalmıştı. Geminin batmasındaki hatanın büyük kısmını tek başına kendinde görüyordu. 1964 yılında karısının ölümünden hemen sonra kendini asarak intihar etti. Ancak söylentiye göre geminin güvertesi şeklinde dizayn edilen müzedeki benzerine hâlâ gözcülük yapmaktadır.

Telgraf Operatörü Jack Phillips

Birtakım söylentilere de İrlanda Belfest'te Titanic müzesinde gelmektedir. 2013 yılında ziyaretçiler arasından bir kadın, müzeyi gezerken frekansı andıran birtakım sinyaller ve sesler duymuş ve bunu analiz ettiğinde mors alfabesi olduğunu ortaya çıkarmıştı. Bunun "Artık her şey için çok geç kaldığına" dair bir cümle olduğunu anladığındaysa kadın, üzüntüden gözyaşlarına hâkim olamamış ve nefesi kesilmiş, ardından da kendini balkona atmıştı. Balkonda ağlarken omzunda bir el hissetmiş ve kendisine "It is ok!" yani "Sorun değil!" diyen bir erkek sesi duyduğunu belirtmişti. Kadının yaşadığı bu deneyim üzerine bu kişinin de Titanic'in telgraf operatörü Jack Philips olduğu söylentileri yayılmıştır.

Efsanevi Kaptan John Smith

Geminin o meşhur kaptanı John Smith ile ilgili de pek çok rivayet vardır. Bunlardan bir tanesi, Titanic gemisinin kaptanının hâlâ eski evinde yaşadığı yönündedir. Oraya taşınan Bonner ailesi, evde devamlı olarak soğuk bir hava dalgası ile karşılaştıklarından ve tüyleri diken diken eden birtakım ürkütücü hisler içine girdiklerinden bahsetmişlerdir. Ev içinde sürekli olarak açıklanamayan paranormal şeylere tanık olmuşlar; hatta kaptan Smith'in bir yansımasını bile gördüklerini iddia etmişlerdir.

1977 yılında, bir başka geminin kaptanı, bir grup ziyaretçiye tür verirken garip bir olay yaşanmıştır. O sene bu geminin kaptanı bir adam için tur düzenlemiş ve onu, kaptan köşküne götürmüştü. Söylediğine göre bu adam inanılmaz derecede sakın ve İngiliz aksanıyla konuşan biriydi. Ayrıca oldukça garip davranışlar sergiliyordu. Adam gemiyi en ince ayrıntısına kadar öğrenmek istemiş ve her küçük detayı kaptana sormuştu. Kaptan tabii ki  kendisine yardımcı olmuştu; ama olay da biraz garibine gitmiş ve biraz da içini ürpertmişti.

Turdan sonra adam gitti ve kaptan da hayatına devam etti. Aradan birkaç yıl geçmiş ve bu geminin kaptanı, tesadüfî olarak Titanic'te hayatını kaybeden kaptana, Edward John Smith'in fotoğrafına denk gelmişti. Bu adamın seneler önce kendi gemisinde tür düzenlediği kişi olduğunu iddia etmişti.

Paranormal Hikayeler Işıl Işık (Tamamlandı)Where stories live. Discover now