Kimi yerlerde adalet mahkeme salonlarında sağlanmazdı. Tokmak vurulmuş, hüküm verilmişti. Töreye, berdele kurban edilen yine bir kadın olmuştu. Ona hiçbir zaman bir seçenek sunulmamıştı. Babasız olmasından mıydı yaşadıkları? Yoksa babası olsa da yine de verilen hükme boyun eğmek zorunda mı kalacaktı? Dayısının oğluyla evlenmektense bir Ağa'nın karısı olmak daha mı iyi olurdu, şimdilik bilmiyordu Berfin. Bildiği tek şey, kızların annelerinin kaderini yaşadığı gerçeğiydi. Annesi şanslıydı. Babası iyi bir adamdı. Kendi kaderine düşen adam hakkında ise hiçbir fikri yoktu. *** İnsan özünden kaçamıyordu. Bunu bir kez daha anlamıştı Ezman. Kurtulmak istediği topraklara artık tamamen mahkumdu. Kardeşi kimseyi düşünmeden kaçmış, kaç kişinin kaderiyle oynadığını umursamamıştı bile. Bu da yetmezmiş gibi kardeşiyle kaçan adamın ailesinin oyuncağı olmuştu. İstanbul'a gidip kız kaldırmış, buna rağmen başı önüne eğilen kendisi olmuştu. Her şeyin elbet sırası gelirdi. Zaman ve sabır bundan sonra en büyük yoldaşı olacaktı.