Neyin yanlış gittiğini bilmiyordu genç kız. Ona delicesine âşık olmuştu. Her şey çok güzeldi. Ta ki ilk büyük kavgalarına kadar... Olay bu kadar büyümemeliydi aslında. Hele başkasına da âşık olacak kadar. Yolda yürüyordu yine. Onu da özlüyordu, diğerini de. Üşüyordu ve ısınmasının imkânı yoktu. Onu ısıtacak kollara karar verene kadar faydası olmayacaktı da... Yanlış oydu. Biliyordu. İkisi de ona kalbini vermiş iki genç adamdı. Ve ne ısrar vardı ne ilgisizlik. Sadece seç diyorlardı. Keşke o kadar kolay olsaydı... Sadece sorular vardı. Cevaplayamadığı çok fazla soru. Ve onu cevaba götüreceklerine labirenti büyütüyorlardı. "İlk görüşte olan aşk mı daha güçlüdür, tanıdıkça kazanılan mı?" "Seni, her haliyle etkileyen bir adam mı, seni her halinle seven bir adam mı?" "Peki aşk... Duyguların bahçesi midir, yoksa kelimelerin fetih edeceği bir kale mi?" Derin bir nefes aldı karşısında duran halı sahada koşturan gençlere bakarken. Ardından güldü genç kız ve mırıldandı. "Kim demiş kızlar ofsaytı bilmez diye? Ofsaytı benden iyi kimse bilemez." - Kalbinin kalecisi ve yakışıklı bir futbolcu arasında kucağında aşkla ofsayta düşmüş bir kızın hikâyesi...