Yüzüne acı bir gülümseme yerleştirdi.
- Jimin..Ölmeden... Jimin'i... gorebilseydim keske...Çünkü..Nefes... alamıyorum.
-Dön bana.Sacmalama olmeyeceksin. Yıllarca annemi izledim. Bir şey yapabilirim belki. Nefes al önce. Acıyı kaç derece de hissediyorsun?Bana bir sayı söyle ona kadar?
Jungkook nefes aldıkça göğüs kafesinde ağrı hissediyordu. Artık hem yara yerinin acısını hemde nefes alamamanin acısını yaşıyordu. Tam bir nefes alip veremiyordu bile. Yoongi'nin sorusuna zor çıkan nefesiyle "10"diyebildi. Acisı o kadar fazlaydı ki ölecek gibiydi.
-Nefes... Ala..miyorum...
Yoongi derin bir iç çekti. Sakin dusunmeliydi.
-Kesikten kan dışarı çıkmıyor.Kan cigerlerine baskı yapıyor olmalı . Tamam. Bu kötü işte...
Jungkook'un yüzüne endişeyle baktı.
-Tamam. Sıkıntı değil.Travmadan kaynaklı olmuş olabilir. En kötü ihtimal kendi kanında bogulabilirsin.
Elini tozlu saçlarından geçirdi.
-Tamam.O kadar kotu değil.O zaman derin nefes alip vermemeye calis tamam mı? Konuşma bir de. Yasayabilecek kadar nefes alsan yeter.
Jungkook dediğini yapmaya çalıştı. İyi ki kendine geldiği zaman derin bir nefes almaya çalışmamisti. Yoksa tahtaların altından cikamazdi. Yoongi yarasını inceliyordu. Sıvı çıkışınin olmadığını görünce biraz daha endiselendi. Kan içeriye doluyor baskı yapiyordu büyük ihtimal. Sırtını açıp kulagini ciğerlerine dayadi. Oksijen sağ ciğerine gelmiyordu.Basinci azaltmaliydi.Birkaç hiriltidan sonra Jungkook'un nefes almadığını hissetti.
-Jungkook. Lütfen. Lütfen. Birazdan bizi bulurlar lütfen.
Yoongi bu kadar aciz değildi. Sakin olabilirdi. Kesinlikle sakin olacaktı. Derin nefes aldı bir iki defa. Annesi olsa ne yapardi onu düşündü. Jungkook'u kurtarmaliydi. Kanı dışarıya bosaltabilirdi. Etrafına bakındi. Boru gibi bir şey bulmaliydi. Gözüne masadan yere düşüp dağılan kalemlerden uygun gördüğü birini alıp mürekkep kısmını çıkardı. Masanin alt cekmecesine sakladığı alkol şişesi aklına geldi. Bununla kalemi dezenfekte edebilirdi. Şu an sukrediyordu sakladığına. Sürünerek masanın iç tarafına ilerleyip çekmeceden şişeyi aldı. Kapağını hizla açıp önce bir kaç yudum icti. Cesarete ihtiyacı vardı. Daha sonra kaleme,çekmecede bulduğu maket bicagina ve ellerine bolca döktü. İyileşince bunun parasini alacaktı. Eliyle kaburgalarınin yerini ölçüp maket bicagiyla kesik açtı. Kalemden elde ettiği boruyu kaburgalarınin arasına bastırarak ilerletti. Bir kaç saniye sonra küçük borudan akan kanı görünce derin bir nefes aldı. Başarmıştı. Jungkook'un yüzüne baktı.
-Lutfen nefes al Jungkook.
Göğüs kafesinin hafif hafif kalkıp indiğini gördü. Yaşıyordu. Elini bileğine götürüp nabzini kontrol etti. Çok zayifti. Bir an önce buradan cikmaliydilar.
...
Jimin ne yapacağını bilmiyordu. Ayaklarında güç bulamadi. Dizlerinin üzerine cöktü.Kalbi yerinden cikacak gibiydi. Akan gözyaşlarıyla yalvarıyordu. Ona bir şey olmasın diye. Olmayacaktı. Olmamaliydi. Onun gibi yere yığılmış,aglayarak feryat eden kralicenin yanına gidip sıkıca sarıldı. Bir yandan hıçkırarak ağlıyor bir yandan kadının sırtını okşuyordu. Biraz uzaklaşıp gözyaşlarını sildi.
-Bir şey olmayacak. Belki sarayda değildi o sırada olamaz mı?
Taehyung'a bakti. Sonra krala ve nişanlısına... Neden bır şey yapmıyorlardi.
Jimin hızla yerinden kalkıp Taehyung 'a sorular soran Jeonghwa'nin karşısına gecti.
-Neden bir şey yapmıyorsunuz? Kim bunu yapabilir?
Göğsüne birkac kere vurduktan sonra gücünü bulamayıp yere yığıldı tekrar. Odada bulunan herkes Jungkook ile aralarında olanların farkındaydı zaten. Jeonghwa eğilip Jimin'i tutmaya çalıştı ama Jimin hemen geri çekildi.
-Dokunma bana.
Elleriyle yüzünü kapattı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
-Tanrim. Kim kiyabilir ona? Kimseyi incitmez ki o.
Jimin aklına gelenle ellerini yüzünden çekip gözlerini Jeonghwa'ya dikti.
-Sen yaptın. Sen yaptın. Tanrım. Nasıl yaptın?
Yere sertçe elini vurdu.
-Kardesine nasıl yaparsın bunu? Kardeşin o senin. Nasıl yaptın?
Jimin daha fazla dayanamayarak kendini karanlığa bırakmıştı.
...
-Orada biri var mı?
Yoongi duyduğu ses ile dogrulup seslendi.
-Ben Min Yoongi. Acele edin.
-Kont Min. Ben Seokjin. Yanınızda başka biri var mı?
- Gördüğüm kadarıyla iki muhafız da yaşamıyor. Jungkook..Kral yanımda. Ama durumu çok kritik.
Girişte ki tahtaların kaldırıldığının sesini duyabiliyordu. İçeri gelen ışık ile gözlerini kirpistirdi. Gelmişlerdi. Jungkook'un elini sıkıca kavradı.
-Kurtulduk. Duydun mu? Kurtulduk.
Jungkook'u sedyenin üstüne yerleştirip ağır adımlarla dışarı cikartiyorlardi. Yoongi ise yuruyebilirim ısrarlarına rağmen Seokjin'in zoru ile sedyeye uzanmış, arkasından cikartiyorlardi.
-Yoongi ilk yardımı sen mi yaptın?
-Evet. Nefes alamıyordu. Bir şeyler yapmaliydim.
-Cok iyi halletmissin. Biraz ilkel bir yöntem ile olsada.
Yoongi de Seokjin'in gülümsemesine karşılık verdi.
-Jungkook'u göreyim artık.
-Hayir bacağına bir bakalım önce. Jungkook'a sağlık çalışanları müdahale ediyor. Merak etme.
Yoongi gelen ağlama sesleriyle etrafı taradı. Jimin yere çökmüş ağlayarak bir yeri izliyordu.
-Jungkook!.
Yoongi ağrıyan bacağını umursamadan topallayarak ilerledi. Kalp masajı yapılıyordu.Kalbi bir kere içeride durmuştu zaten. Bir kere daha durursa bünyesi kaldırır miydi? Buna sebep olanı bulunca onu oldurecekti. Jimin'e yaklaşip yere çöktü. Artık oda ağlıyordu. Sanırım sona gelmişti. Elini omzuna attı.
-Dokunma bana.
Jimin başını cevirdiginde Yoongi'yi görünce siginabilecek biri bulmustu.
-Yoongi.
-Benim . İçeride yanındaydım Jimin. Son nefesinde bile seni görmek istemişti.
-Ölmüs gibi konuşma. Ölmedi o.
Jimin başını Yoongi'nin omzuna koydu.
-Yoongi söz veriyorum. Kalksın gidelim buradan. Hicbir şey umurumda değil. Kalksın lütfen. Ölmesin.
Yoongi hıçkırıklarinin arasında cebinden yüzüğü cikararak Jimin'e verdi.
-Kaybolmasin diye almıştım parmağından.
Jimin yüzüğü gorunce mümkünmüş gibi daha fazla ağlamaya başladı. Avuclarinin içine alıp öptü. Sıkıca tutuyordu yüzüğü.
-Yoongi ben daha ona hakettiği sevgiyi veremedim bile. Daha ona sevdiğimi dogru düzgün söyleyemedim. Olemez. Beni bırakmaz. Lütfen beni bırakma Jungkook.
Jimin içinden defelarca tekrar ediyordu.
"Tanrım lütfen o yaşasın. Benim canımı al onun yerine."
-Beni bırakma Jungkook. Seni çok seviyorum.
O sırada gelen makine seslerini duydu. Jimin'in duası kabul olmuştu. Sevdiği onu birakmamisti. Jungkook'un kalp atışları Jimin'e nefes olmuştu...
•
•
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe. °Jikook°
Fanfiction"Ahh! Son kez bastırdım ya yüreğime seni o şimdi yeter bana. Ac gözlü olmayacağım.. Güzel kokun burnumdayken ugurlayacaklar beni dünyadan. " " Huzuru tadacagim. Bilmiyorum belki de aklımı kaybettim. Sahi insan aklını kaybetmeden önce mi mutludur,kay...
Nepenthe. -9-
En başından başla