15.Bölüm(Gerçek)

En başından başla
                                    

Feda ve Can iki ayrı kanepeye yayılarak yerleşmişti.

"Ponçik ya şu adama söyle bir kere de bizi olaysız alsın şu eve." Gözüyle arkamdaki bir yeri işaret ettiğinde Doğu'nun orada olduğunu anlamıştım.

"Can sen bu aralar çok gözüme batmaya başladın. Altını çizerek belli ediyorum. Bu ilk uyarım!" Doğu'nun sesinde tehdit vardı.

"Götüne batmayalım da gözüne batsakta olur."

Can seni öldürmek istemiyorum! Hızla arkama dönüp hareketlenmek üzere olan Doğu'yu ellerimle durdurdum.

"Doğu lütfen. Lütfen, lütfen, lütfen."

"Hırpalanma vakti gelmiş bu çocuğun izin ver de biraz pataklayayım."

Doğu benden izin alıyordu. Duydunuz mu? Beni itip çoktan Can'ı pataklaması gerekirdi. Doğu'yu hanımcı yaptığıma göre kendimi alnımdan öpüyorum. Yürü be Niso!

"Senin izin isteyen o dilini yiyebilir miyim?" Kravatını tutarak onu yüzüme doğru çektim.

"Dikkatimi dağıtmaya çalışıyorsun." Dişlerinin arasından konuştu.

"Başarılı bir hamle olmadı mı yoksa?" Dudağına sokularak nefesimi bıraktım ve hemen geri çekildim.

"Siz bir yere mi gidiyordunuz?"

"Hayır."

"Evet."

Aynı anda Feda'nın sorusunu cevaplamıştık.

"Nereye gidiyoruz Doğu? Ben niye bilmiyorum."

"Kravatıma biraz daha asılırsan seni yatak odasına götürürüm." Kulağıma eğilerek söylediği bu cümleyi sadece ben duymuştum. Ellerimi telaşla çekerek iki yanıma doğru bıraktım.

"Seni bir yere götürmek istiyorum. Gönder şu yapışık ikizlerini!" Sesi emreder gibiydi. Kulağımdan nefesini kopardığında konuşmasına devam etti.

"Yoksa ben kendi yöntemimle göndereceğim."

Gözlerimi bıkkınlıkla devirdim ve benim yapışık ikizlerime doğru döndüm.

"Sanırım bir yere gidiyormuşuz. Sizi bugünlük ekiyorum çocuklar." Ellerimi iki yana açarak konuştum. İkisi de oturdukları kanepelerden kalktığında homurdanıyorlardı.

"Sevgili yapınca bize de tekmeyi bastın be ponçik! Olsun ben bu acıyla da yaşarım. Ah kalbim! Tekmen tam burama çarptı." Can eliyle kalbini gösterirken en berbat şovunu sergiliyordu.

Onu umursamadan yanıma gelen Feda'ya sarıldım. Çok geçmeden iki el bizi birbirimizden ayırmıştı.

"Güzelim inadına mı yapıyorsun? Sonunda dövdüreceksin bana bu itleri!"

"Doğu yeter" Sesim küçücük bedenimin on milyon kat üstünde çıktı.

"Onları bir kez daha hırpalarsan çeker giderim bu evden."

Kaşları çatıldı.

"Beni tehdit etme."

"Sende etmek zorunda bırakma." Beni arkasına çekerek Can ve Feda'ya yaklaştı.

"Bana bakın. Size bir daha dokunmayacağım. Ama sizde hal ve hareketlerinize dikkat edeceksiniz. Mesafenizi koruyacaksınız. Duydunuz mu?"

"Sosyal mesafeler federasyonu başkanı Doğu reis. Oyum sana!" Doğu'nun yumruklarını sıktığını gördüğümde elinin birini avuçlarımın arasına aldım.

"Tamam Doğu. Sen bakma bu ayarsıza. Biz gidelim artık." Ah! Canım Feda'm her zaman durumu o kurtarırdı. Ona Doğu'nun görmemesini ümit ettiğim sessiz bir öpücük attığımda Can'ı ensesinden tutup sessiz küfürleri arasında salondan çıkardı.

Doğu'nun GökyüzündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin