"Neredeyim ben?"
Ozan dakikalar sonra konuştuğum için memnun bir şekilde duruşunu düzeltti.
"Benim evimde."
"İyi de neden? En son sen beni yurduma bırakıyordun. Neden evine getirdin?" Ayakta dikilmekten yorulmuş olacak ki yatağın ayak ucuna oturdu Ozan.
"Evet yurduna götürecektim ama yolda sızdın. Seni o halde yurda götürürsem neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Devlet yurdu sonuçta bu tarz şeyleri hoş göreceklerini sanmam. Sonra Mehveş'i aradım ve bu konuda bana yardım etmesini rica ettim. O da senin izinli olduğunu bu şekilde yurda gelmemenin iyi olacağını söyledi. Saat geç olduğu için de izin alıp çıkamadı o. Ben de böyle bir çözüm buldum."
"Bir dakika bir dakika..." Ozan'ın sözlerindeki bir ayrıntı şimdi dikkatimi çekti. "Mehveş'in numarasına nasıl ulaştın sen?"
Ozan suçlu bir çocuk gibi bakışlarını yere çevirdi. "Telefonun parmak izinle açılıyordu ve senin yardımınla telefonunu açıp Mehveş'i aradım.
"Sen nasıl..." Sinirlenmeyeceğim. Sinirlenmeyeceğim. Dün gece götü başı dağıtmasaydım bunların hiçbiri gelmeyecekti başıma. "Telefonumu karıştırmadın değil mi?"
Ozan'ın yüzüne yine o suçlu ifade yerleşti ama çabuk toparladı kendini. "Yoo. Hiçbir şey yapmadım. Bir beyefendi gibi kapattım işim bitince."
"İnşallah. Peki üzerimi... Nasıl? Ben mi giydim? Hem bunlar kimin?" diye art arda sorularımı sıraladım. Eğer Ozan üzerimi giydirdiyse büyük rezillikti. Artık utançtan Ankara'yı terk ederdim.
"Ha o mu?" dedi Ozan kayıtsızca. "Eve girdiğinde üzerine kustun. O halde seni bırakamazdım. Ama merak etme bakmadım sana. İnsan anotomisini iyi bildiğimden gözüm kapalı şipşak hallettim," derken kayıtsızlığı silinde ve utangaç bakışlarını benden kaçırdı.
SİKTİR YA! Bir elin herifinin karşısında çıplak kalmadığım kalmıştı, o da oldu katmerlendi. Ölmeden önce utanılacaklar listeme ekleyeceğim madde kaldı mı acaba? Dün gece büyük bir istikrarla pek çok maddenin yanına yeşil tiki eklemiştim çünkü.
Neyse. Olan oldu. Düşünüp zavallı sinirlerimi daha fazla germeye gerek yoktu.
"Peki bu gecelik kimin?" Sorumun cevabı çok önemli değildi ama merak etmiştim bir kere.
Ozan sıkkınca bakışlarını sağa sola çevirdikten sonra pes edip bana odaklandı.
"Eski arkadaşlarımdan birinin," dedi soğuk bir sesle. Hah! Çok güzel.
"Koca evde giydirebileceğin başka şey yoktu kırıklarının geceliğini giydirdin öyle mi?"
"Kendi tişörtümü denedim ama şey...Takıldı, " dedi alaycı bir sesle. Onu eğlendiren şeyin ne olduğunu düşündüm bir müddet. Kaçamak bakışları meraklı bir şekilde pikenin altında hatları belli olan kalçalarıma kaydığında sinirden tren bacası gibi kulaklarımdan hayali dumanlar çıkmaya başladı.
"Sen benim kalçalarıma bir imada mı bulunuyorsun?" dedim öfkeyle. Ozan çıkışım karşısında geri adım attı.
"Haşa! Hatta JLO gibi sigortalatmanda fayda var. Patent başvurusunda bile bulunabilirsin tescillemek için. Ülkeye gelmedi çünkü onları plastik cerrahiyle yapacak teknoloji.
Ya sabır! Omzumda durmamak için yemin eden geceliğin askısını milyonuncu kez düzeltip onu boğmak üzere yataktan çıktım. Ozan hamlemi öngörüp yatağın ucundan kalktı ve kapıya doğru koştu.
"Tamam özür. Şakanın dozunu kaçırdım," dedi Ozan ama hâlâ sırıtıyordu.
Ona kızmak yerine kendimi düşürdüğüm duruma kızıp söylendim. "Çok rezil oldum Ozan çok. Beni sokakta bıraksaydın keşke."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZ YURDU
Teen FictionBen Derin. Küçük bir kasabadan kocaman şehre geldim üç yıl evvel. Bu yabancı şehirde silinip gideceğimi düşünürken yedi tane mükemmel insanla kesişti yolum. Onlar ailem oldu. Annem oldu, ablam oldu, her şeyim oldu. Ailemizden uzakta kurduğumuz dost...
8. Nerede Kalmıştık?
En başından başla