Bir anda bağırmasını beklerken sakince konuşması açıkçası beni şaşırmıştı.

"abinin odasını kurcalamak, bize yalan söylemek, okulda içki içmek.. Bunlar senin gibi bir kıza yakışmıyor. Seni kim bozuyor bilmiyorum ama biraz daha bu şekilde devam edersen seni açık liseye aldırırım okulunu evde açıktan bitirirsin. Bu sana vereceğim son şans. Eğer bir hata daha yaparsan özel hocalarla bire bir şeklinde ders görmeye başlayacaksın. Anlaşıldı mı?"

"oyun oynuyorduk. Hem bir yudumdan bir şey olmaz diye düşünmüştüm. Ayrıca Tufan abim de içiyor neden ona bir şey demiyorsun?"

Cinsiyetçi pislik!

"sikeyim ben o Tufan'ı. Ona da gelecek sıra merak etme. Bak güzelim seni bağırmadan insan gibi uyardım. Bu medeniyeti her zaman göremezsin benden haberin olsun. O yüzden hareketlerine dikkat et. Bir daha da o grupla oyun falan oynamaya kalkma sakın" dedi ve tam arkasını dönüp gidecekken tekrar bana döndü.

"unutmadan, kimdi sana o içki şişesini veren çocuk?"

İşte klasik bir Burak Yiğiter. Beni tam anlamıyla cezalandırmadığı için cezalandıracak başka birilerini bulmaya çalışıyordu.

"Bizim sınıftan Emir diye biri" diyerek cevap verdim. Burak abim başını sakladıktan sonra tam gidiyordu ki yine arkasını döndü.

Kalıyorsan kal gidiyorsan git be sen de!

"seni de cezalandırmayacağımı sanma. Acil olarak şirketten çıktım ve şimdi de geri dönmeliyim. Akşam konuşacağız bu meseleyi." dedi ve bu sefer kapıyı çekip çıktı. 

Abimin gitmesiyle üstümdeki baskı da kalkmıştı. Evdeki hizmetçiler de işlerinin bittiğini söyleyip evden çıkmışlardı. Saat daha çok erken olduğu için ders çalışmak yerine dizi açtım ve cipsimi alıp koltuğa kuruldum. Normalde çok çalışkan bir öğrenciyimdir biliyorsunuz.

Tam iyice rahatlamış, kendimi salmışken kapının çalmasıyla kalkmak zorunda kaldım oflayarak. Kapıdaki korumalardan dolayı kapı deliğinden bakma gereği duymadan kapıyı açtığımda karşımda bana sırıtarak bakan bir adamı görünce endişelensem de belli etmemeye çalıştım. 'Belki abilerimin arkadaşlarıdır' diye düşündüm. 

"beni hatırladın mı güzellik?" diyen adam yüzünden düşüncelerimden sıyrılırken etraftaki korumalara bakmak için gözlerimi bahçede gezdirdiğimde kimsenin olmadığını görmem ile hızla kapıyı kapatmaya çalıştım fakat kapıdaki adam beni engelleyerek hızla içeri girip kapıyı kapattı.

"bu yakışıklı suratı hatırlamadığını söylersen gerçekten kırılırım ama bebeğim"

Adamın yüzünü dikkatlice incelediğimde gerçekten de onu bir yerlerden gözümün ısırdığını fark ettim. 

3 köşeli jetonum sonunda düştüğünde gözlerim daha da açıldı ve kalbim hızlandı. Bu adam Can ile beraber konsere gittiğimizde sahnede beni çağıran, sonra öpmeye çalışan, sonra da abimlerle çatışmaya giren adamdı. 

Onu hatırladığımı anlayan adam bana daha da yaklaştı.

"ne oldu dilini mi yuttun?"

Ne yapmalıyım diye düşünürken hayatımda bir kez olsun beynimi kullanmam gerektiğinin farkındaydım. O sırada sehpanın üstünde duran cam soda şişesini gördüğümde hızlı davranarak onu aldım ve adamın kafasına geçirdim. Şişe kırılmasa da birkaç saniye kazandığımın farkındaydım. Hemen koşarak odama çıktım.

"küçük sürtük!" diye arkamdan bağıran adam da peşimden koşmaya başladığında hemen odama girdim ve titreyen ellerimle kapıyı kilitledim. Allahtan cebinden telefonu hiç çıkarmayan tiplerdendim. Hemen rehberden Burak abimi buldum ve arama tuşuna bastım.

ABİMLER BİR MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin