Babil Kanunları

En başından başla
                                    

Alaycı bir gülüşle karşılık verdim. "Neden? Vicdanın uyutmuyor mu?"

"Oradan bakınca böyle takıntıları olan bir adama mı benziyorum."

Bilmiyorum der gibi bir ifade takındığımda elini uzattı. "Çantanı uzatır mısın? İçine birkaç eşya koydum."

Kendim için koyduğum eşofmanı çıkarıp çantayı ona uzattıktan sonra eşofmanımı giymek için banyoya geçtim. Koridora doğru daha da karanlık olduğu için banyoya girdiğimde elimle yoklayarak ışığı açmıştım. Banyonun ışığından da yakalanmazdık herhalde. Önce aynanın karşısına geçtim ve musluğu açtıktan sonra yüzüme birkaç kez soğuk su çarptım. Hızlıca üstümdeki elbiseden kurtulup eşofmanlarımı giydiğimde hazırdım.

Geri döndüğümde neyle karşılaşacağımı tahmin bile edemezdim iyi ki de etmemişim... Çantama attığı şeyin kelepçe olduğuna inanamıyordum. Bu adam gerçekten sorunlu herifin tekiydi.

"Sen ciddi olamazsın?" dedim ona doğru ilerlerken.

Yüzünde muzip bir ifade vardı, hoş bu muziplik bir an olsun silinmiyordu. Her an herkese yalan söylemeye hazır gibiydi. "Sana güvenemem."

"Ben de sana güvenemem. O kelepçeyi takmana izin vermeyeceğim." Sinirle gerilen yüz hatlarıma oranla sakin duruyordu.

"Eğer uyumak istiyorsan," dedi elini havaya kaldırarak. Kelepçenin tekini koluna geçirmişti. "Diğer yarısını senin bileğine takacağım ve öyle uyuyacaksın."

"Hayır, uyumayacağım şimdi o kelepçeyi nerene takıyorsan tak."

"Senin ağzın çok bozuk yalnız, gözümden kaçmadı sanma."

"Hayallerini süsleyen masum kız değil miyim yoksa?"

Alaycı ifadem hoşuna gitmiş gibiydi. Kaşlarını yukarıya kaldırıp olumsuz bir mimik kullandı. "Hiçbir kriterimi karşılamıyorsun. Sarışın sevmem."

"Sahte sarışınım."

Dirseğini başının altına alıp bana bakmaya devam etti. "Anlaşılan senin hayallerini süsleyen adam benmişim."

"Değilsin."

"Merak etme, sana iyi bir yalancı olmayı öğreteceğim."

Aylardır hayallerimi süsleyen bu adamdı ve tam bir aptallık örneği sergileyerek kendimi ele vermiştim. Her konuda bu kadar düz olmak zorunda mıydım? Aylardır Jülide'ye anlattığım ipsiz sapsız hatta fazlasıyla ıssız olan bu manyak adamla otelin birinde kaçak bir şekilde konaklıyordum ve Jülide bunları duysa net bir şekilde delirdiğimi söylerdi. "Uyumamakta kararlı mısın?"

Başımı salladım. "Gittiği yere kadar."

Telefonu titrediğinde cebine yöneldi ve bekletmeden açtı. "Yarın sabah seni takip etmediklerinden emin olduğunda gel. Peşine başka birini de takma."

Hemen ardından telefonu kapatmıştı. Bana sırtını döndü, yüzüstü yattı ve ellerini yastığın altına koydu. "Sadece hayatımdan biraz olsun uzaklaşmak ve dinlenmek istiyorum. Beni yoracak bir şey yapma olur mu hep böyle uslu ol." Mırıldanarak kendi kendine konuşuyor gibiydi.

"Yarın biri mi gelecek?"

"Hı hı, Baran gelecek şimdi sus."

"Kaba herif," diye mırıldanarak kollarımı kavuşturdum ve ayaklarımı kanepeye uzattım.

"İstersen yatağa gelebilirsin, çok rahat."

"Sen kalkarsan neden olmasın?"

"Rahatına düşkün piçin tekiyim asla kalkmam."

Yıldız Kayarken Dilek TutulmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin