Arkamdaki hareketlenmeden ve birden belimde hissettiğim elden dolayı nefesim kesildi. Nefesini kulağımda ve boynumda hissedebiliyordum. Tuhaf hissetmeme engel olamıyordum.
"Tüm gün başımdan gitmeni söyledim. Seninle aynı yataktayken nasıl sarılmadan durabilirim?"
Söylediği şeylerden mi yoksa üzerimdeki t-shirt hafif yukarı sıyrıldığı için tenime değen elinden mi bilmiyorum ama uzun süredir tuttuğum nefesimi bırakamıyordum.
"Arkadaşımmış gibi hissettiğini mi söylüyorsun?" Dedi. Hasta olduğu için ekstra sıcak olan nefesi boynuma yaklaştı. İçimde bir şeyler kıpırdadı. Sonunda tuttuğum nefesi bıraktım.
Boynumda hissettiğim ıslaklık yüzünden huylansamda hareket edemeyecek kadar donmuştum. Yapabileceğim tek şey nefes alabilmek olduğundan akciğerlerimi doyasıya havayla doldurmak istedim. Ama bir daha, bu sefer biraz daha aşağılarda bir yerde, öptüğü için nefes alma işlemim yarıda kesildi.
Hafifçe geri çekildiğinde midem birazcık kendini toparladı. "Arkadaşlar," dedi. "Böyle hissetmezler."
Sözleri üzerine şiddetle inip kalkan göğüs kafesimi durdurmaya çalıştım. Gözlerimi çoktan kapatmıştım. Şu anki halimi bir daha gözden geçirdim. Sasuke'nin o gün söyledikleri aklıma geldi.
Gerçekten üzerimde bıraktığın etkiden zerre haberin yok.
Böyle demişti değil mi? Peki onun benim üzerimdeki etkilerinden haberi var mıydı? Ya da benim?
Geri çekildiğinde bir soğukluk bedenimi sardı. Sadece bir kaç şey ile bu hâle nasıl geldiğime dair en ufak bir fikrim yoktu.
"Böyle tepki verirsen yanlış anlarım ama."
"Gerçekten," dedim. "Sinirlerimi bozuyorsun."
Bir insanı daha fazla ne kadar utandırabilirdi ki?
"Şöyle olacaktı," dedi, anlaşılan benimle uğraşmak söz konusu olduğunda hastalık falan dinlemiyordu. "Sinirlerimi alt üst ediyorsun Sasuke-kun çünkü çok yakı-"
"Öyle falan olmayacaktı!" Doğruldum ve yorganı üstümden attım. Demek utandırmak için daha çok kozu vardı. "Ben odama gidiyorum."
Yataktan kalkmak için hamle yaptım. Bu sefer de kolumdan tutup tekrar yatağa çekmişti. Bildiğin gülüyordu! Ben burada utaçtan öleyim, hem de sırf onun yüzünden o dalga geçmeye devam etsin.
Ben çırpınıp dururken beni engelliyordu. Hayır, sen hastasın nasıl kurtulamıyorum?
"Ben olmadan uyuma yetini kaybettiğini sanıyordum."
Kıpkırmızı olduğuma emindim. Hatta o kadar ki hızlıca kollarında kurtulmuştum. "Hastalıktan ölsen bile gelmeyeceğim bir daha yanına!" dedim ve ayağa kalkıp kaçmak istedim. Bir kez daha...
Bu sefer daha sıkı bir şekilde sarıldı. Hala gülüyordu! "Tamam tamam, üzgünüm. Yorma beni de uyuyalım."
İtirazlarımı debelenmeden sürdürdüm. Arkamda olduğu için ne kadar yüzümün görünmediğine minnettar olsam da yine de kolları arasında dönüp yüzümü boynuna sakladım.
"Senden nefret ediyorum."
"Bende seni seviyorum."
***
"Gidemezsin!"
"Bana karışabileceğini kim söyledi?"
Ellerimi belime koydum ve onu geçirmeyeceğimi belli etmeye çalıştım.
"İyileşmek gibi bir planın yok mu?"
"Evde kalırsam daha fazla hasta olacağım," dedi.
Dolaptan giyeceklerini çıkartırken onu engellemek için hamle yaptım ama ben onları tutana kadar çoktan yatağa uçmuşlardı.
"Çocuk gibi davrandığına inanamıyorum," dedim. Bana umursamaz bir bakış fırlatıp üzerindekini çıkardı.
Bozuntuya vermeden devam edebildiğim için -hele o tepkimi dikkatli bir şekilde izlerken- minnettardım.
Yatağın yanına gidip kazağı üzerine geçirdi.
Odadan çıkarken, "Ne halin varsa gör," dedim.
Sıkıntıyla koltuğa oturdum. Televizyonu açtım ve Sasuke hakkında hiç bir şeyi umursamıyormuş gibi davranmaya başladım. O mutfağa gittiğinde o tarafa bakmıyordum ve bir şey söylediğinde kısa cevaplar veriyordum.
Gitme vaktinin geldiğini mükemmel parfüm kokusuyla kapıya gidince anladım. Kapının yanındaki dolabı açıp bir müddet bakındı. ''Siyah montum nerede? Her şeyin yerini değiştiriyorsun.''
Hızlıca ayağa kalktım ve gidip tam yanında durdum. Üstüste yığılmış bir çok mont vardı. Gören de beş kişi yaşıyoruz zannederdi. Ama yine de mont neredeyse gözümüzün önündeydi.
Askıdan diğerlerini yıkmadan hızlıca aldım ve sanki karnına yumruk atıyormuş gibi ona uzattım. Gülmemek için kendini zor tuttuğunu on kilometre öteden anlardım.
Montunu giydiğinde kapıya uzandım. ''Görüşürüz.'' Bu görüşürüzün içinde git bakalımlar, demek beni dinlemezsinler gizliydi.
Kapıyı açtığım anda başımı kendine doğru çevirdi ve sakince dudaklarımı öptü.
Tüm sinirim uçup giderken iki çift gözün bizi izlediğini hissediyordum. Birbirimizden ayrıldığımızda kapıda eli sanki şimdi kapıya vuracakmış gibi duran beyaz saçlı kadını ve yanındaki şaşkınlıkla ağzı açılmış olan siyah saçlı kadını gördüm.
Sasuke ile aynı anda ağzımızdan şu kelime döküldü.
''Anne?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı Hisler
FanfictionGaara, ayrılmak istediğini ve başka birini sevdiğini söylediğinde her şeyin hikayelerdeki gibi olacağını düşünmüştüm. Kalbim parçalara ayrılacaktı ilk başta. Sonra üzüntüm öfkeye dönüşecekti ve intikam planları yapacaktım. Belki de yeni sevgilisiyle...
32. Bölüm
En başından başla