"Bende." dedim, gülerek. Çantaları kolumdan çıkartıp ona uzatırken arkasından gelen, "Kayra?" sesiyle ikimiz de oraya döndük. Vesile son kalan merdivenleri de çıkarak uzanıp Kayra'yı öptü. Uyuyan İlenay'ın minik eline de bir buse kondurduktan sonra, "Niye içeri girmiyorsun?" dediğinde Kayra, "Girmiştim, çıkıyorum. Bahadır bekliyor aşağıda. Sonra konuşuruz olur mu?" diye cevap verince gülümseyerek başını salladı. "Konuşuruz konuşuruz." Kayra son bir kez başıyla selam vererek yavaş adımlarla inmeye başladı.
O gözden kaybolunca Vesile eğilip ayakkabılarının bağlarını çözerek içeri girdi. Kolundaki spor çanta dikkatimi çekince, "O ne o? Kilo aldığını kabul edip spora mı başladın?" diyerek ona takıldım. Çantayı kenara bırakırken, çok komik, der gibi bana baktı. "Bir tuvalete gideyim anlatacağım." deyip beni arkasında bırakarak koridorda ilerlemeye başladığında uzanıp kolunu yakaladım. Soran gözlerle gözlerime baktım. "Burak benim odamda. Uyuyor." dedim, çekingen bir tavırla. Kaşları hayretle havaya kalkarken, "Ne alâka?" diye cevap verdi. Sırıtarak, "Tuvalete git gel, anlatacağım." dediğimde gözlerini devirerek cevap vermeden yoluna devam etti. Biraz daha merak edip kurcalamasını isterdim halbuki. Tüh.
Cebimdeki telefonun titreyişini hissettiğimde bugün milyonuncu kez dar cepten çıkarttım. Keşke bir üstümü değişseydim en azından. İflahım kesilmişti telefonu çıkartacağım sokacağım diye.
Ekranda bir kere daha Gizli Numara yazısını görünce bu sefer merakıma yenik düşerek cevaplayıp, "Alo?" dedim. Hiçbir karşılık gelmedi. Sapık filan olsa nefesini dinletirdi ama öyle bir ses de alamadım.
Bir kere daha denemek adına, "Kimsiniz?" dediğimde kısık bir gülüş duydum. Kaşlarım çatılırken, "Gece gece iş mi arıyorsunuz kendinize? Bir yürüyün gidin." diye söylenip kapatmaya hazırlanırken derinlerden gelen bir ses, "Çok yakında görüşeceğiz Psikolog Hanım." dedi ve telefon yüzüme kapandı. Korku içime peydahlanırken hızla çarpan kalbimle ekrana bakakaldım. Gelen ses herhangi bir insanın gerçek sesi olamazdı. Sanki ses değiştirme programı kullanılmış gibi sesin üzerine ses eklenmişti. Günlerdir bir şeyleri kuruntu yapıyordum ama bu normal değildi. Kimse birini işletmek için sesini değiştirmekle uğraşmazdı. Bu hiç normal değildi.
Elimdeki telefonu sıkıca tutarak odama yöneldim. Burak'ı uyandırıp ona bahsetme ihtiyacıyla yanıp tutuşuyordum ama çalan kapı zili adımlarımı yarı yolda kesti. Önce arkamı dönüp uzaklaştığım kapıya daha sonra neredeyse ulaştığım odamın kapısına baktım. Zil bir kere daha evde yankılanırken gözlerimi kapatıp sert bir nefes verdim. Gerisingeri dış kapıya doğru yürüdüm.
Delikten baktığımda Naile'yi görünce oyalanmadan açtım. Topuklularının bantlarını çözerken, "Sen salona geç bende geliyorum." diyerek tekrar odama yöneldiğimde, "Merve biraz konuşalım mı?" deyişi beni bir kere daha durdurdu. Cümleyi kuruşundaki yorgun tını kaşlarımı çatmama sebep oldu. Bedensel bir yorgunluktan ziyade mental bir yorgunluk gibiydi.
Tekrar ona dönerken, "Bir şey mi oldu?" dedim, merakla. El çantasını vestiyere bırakıp salonu göstererek, "Bir gel." diye karşılık verdi ve önden ilerlemeye başladı. Biraz önceki korkum yerini endişeye bırakırken onu takip ettim. Arkamdan açılan bir kapı sesi duyduğumda omzumun üzerinden bakıp Vesile'yi koridorda görünce önüme döndüm. Burak hâlâ uyuyor olmalıydı.
Naile üçlü koltuğa oturup dirseklerini dizlerine koyarken ellerini yüzüne yasladı. Odaya giren Vesile, "Oo ne güzel olunmuş." dedi, enerjik bir sesle ama Naile onu duymazdan gelerek başını kaldırıp bana baktı.
"Neden bana söylemedin?" Kaşlarım daha çok çatılırken, "Neyi?" diye cevap verdim. Vesile ve ben ayakta durmuş yukarıdan ona bakıyorduk. Soruma cevap vermek yerine, "Üstelik abimlerin de söylemesine engel olmuşsun." dediğinde bilinmezliğin ortasında kaybolduğumu hissettim. "Güzelim neyden bahsettiğine dair hiçbir fikrim yok." Dudaklarını birbirine bastırıp başını yana eğerken bana hayal kırıklığıyla baktı. "Doruk abimlerle konuşmuş. Kavga etmemizden bir gün önce." Soğuk bir rüzgâr kalbime çarpıp geçerken kaşlarımın kendiliğinden gevşediğini hissettim. Ben bu konuyu unutmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Rengi: Mavi
RomanceBu kitap "aşk" ile ilgilidir, askerliğe dair ayrıntılı anlatımlar içermemektedir. *** Şu an dünyada yazılmış̧ kaç̧ roman vardır? Milyonlarca. Peki yazılmamış̧ kaç̧ roman vardır? Her bir insanın hayatı sayfalara dökülmemiş̧ birer roman sayılamaz mıyd...
29 | RANDEVU
En başından başla