Ona el sallayarak kendi arabamın kilidini açtım ve Felix'i arka koltuğa, çocuk koltuğuna oturttum.
Kemerini bağladıktan sonra kapısını kapatıp sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdım.

~

Felix'e söz verdiğim gibi onu bir hamburgerciye getirmiştim. Her ne kadar onu Lunaparka götürmek istesemde bana benimle gitmek istemediğini söylememişti. Sanırım kendi yaşıtında birisi ile daha iyi eğlenirdi.

Umarım Mingi o kedi çocuğu alırdı ve Felix de onunla arkadaşlık kurardı. Böylece biraz yakın arkadaş edinmiş olurdu.

Felix hamburgerini ısırdığında yüzünğ burşturmış ve ağlamaya başlamıştı. Hızla oturduğum yerden kalkıp önüne gidip yere diz çöktüm ve onu kendime çevirdim.

"Bebeğim ne oldu? Tadı mı kötü?"
Ağzını açıp dişini gösterdiğinde arkadaki dişinin çürüdüğünü gördüm. Ah lanet şey, nasıl da farketmezdim onu?

"Uh meleğim, dişin çürümüş." Minik gözlerini kocaman açıp büyük irislerini bana dikti. "Ölcek miyim ben sahip?"

"Ah hayır bebeğim ama doktora gitmeliyiz."
Başını hızla iki yana sallayıp dudaklarını birbirine bastırdı. Doktorları sevmiyordu.

"Bebeğim ama korkmana gerek yok canın hiç acımayacak." Tek kaşını kaldırıp bir elini dudağından indirdi. "Söz ver?"

Göz devirip gülümsedim. Ardından minik elini tutup öptüm. "Söz bebeğim, hatta yanında duracağım ve aynı bu şekilde elin tutacağım tamam mı?"

Gözleri parıldarken başını sallamış ve eğilip yanağımı öpmüştü. "Seni seviyorum sahip!"
Gülümsedim ve kollarımı minik bedenine sardım.

"Burdan sonra doktora gidelim sonrada eve geçer film izleriz tamam mı?" "Ne izleyelim? Sünger bob?" "Onu 20 kere izledik? Frozen izlemek ister misin?"

Gözlerini kocaman açıp bana baktı. "Şu burnunda havuç olan şey mi?" "Evet meleğim o" "Wow bende onu çok merak ediyorum sahip. Olur o zaman onu izleyelim."

Başımı sallayıp ayağa kalktım ve ona yemeğine dönmesini söyleyip yerime geçtim. Telefonumdan özel diş doktorumu arayıp yarım saat sonraya yer aldığımda, Felix'te yemeğini bitirmişti.

"Doydun mu bebeğim?"
"Doydum sahip."
"Felix bana dışarda hyung demelisin, sahip dersen insanlar yanlış anlayabilir."

Dudağını büzüp yalandan gözlerini doldururken, bu bakışlara hayır diyemeyeceğimi en iyi o biliyordu.
"Ama ben sana sahip diye seslenmeyi seviyorum sahip!" Minik bir kıkırtı bırakıp ayağa kalktım. Ceketimi üstüme giyerken, Felix'in ince hırkasını alıp onun sandalyesine ilerledim.

Hırkasını giyindirirken dikkatle beni izliyordu, her zaman yaptığı gibi. "Sahip diye seslenmem benim için sıkıntı değil meleğim, ama evde seslen sadece olur mu? Ya da yanımızda insanlar yokken."

"Peki sahip."

Onu kucağıma alıp yere indirirken masaya parayı bırakıp Felix'in minik elini kavradım. "Aman tanrım! Bu çok tatlı... bir tane resim çekebilir miyiz?"

Yanımızdan gelen genç bir kızın sesi ile o tarafa döndüm. Tek kaşımı kaldırıp bakarken bir tanesi Felix'in yanına eğilmiş ve saçlarını okşamaya başlamış öbürü ise bana bakıyordu.

CatLix ~hyunlix~ ✓Where stories live. Discover now