Bu sırada bizim tak taklarımıza kapımın tıklatılması sesi karıştı. Yekta'ya durumu haber verip kapıyı açtım. Karşımda yine içkili Julia'yı bulmayı bekliyordum ama bu sefer de Egemen'le karşılaştım. Sarhoştan ziyade aşırı derecede ayık görünüyordu ve elinde sıkı sıkıya kağıt-kalem tutuyordu.
"Egemen? Saat yarım oldu..."
Egemen odaya girdi ve kapıyı kapattı. Julia'nın dün uyuduğu koltuğa oturdu ve "Yardımın lazım." dedi. Yorgun olmam ve saatin geç olması umurunda değildi, normalde olurdu. Demek ki gerçekten mühim bir durum vardı.
Yanına oturdum ve "Sorun ne?" diye sordum.
Elindeki kağıda resmen dehşet içinde baktı ve "Ben şarkı yazdım." dedi. Sonra kendi dediğine o da inanamıyormuş gibi o da afalladı.
"Beste mi yaptın? Daha önce deseydin piyanoda bakardık."
"Hayır hayır... ben şarkı sözü yazdım!"
Dehşetinin sebebini anlayarak, bu sefer de ben şaşkınlıkla "Ama sen söz yazmazsın ki! Yazmaktan nefret edersin!" dedim.
"Biliyorum. Bu sefer içimden geldi ve yazdım. Nasıl oldu bilmiyorum... Çok uzun zaman önce şarkı yazmaya çalışmıştım, onda da yardım almıştım. Olmayınca da bırakmıştım, çok iyi söz yazarları var sonuçta, senin gibi mesela. Ama işte bir anda yazmak istedim. Umarım çok berbat değildir."
"Ver bakalım şunu..." deyip kağıdı elinden çekip aldım. Sözlere göz gezdirdim. "Birkaç kelimeyi düzeltirsek gayet güzel bir şarkı olacak. Dokunaklı... Üstelik bir hikayesi de var. Ben beğendim, Egemen! Ellerine sağlık."
"Cidden mi?" diye sordu, kendinden hiç emin değildi.
"Sana yalan söyleyecek değilim herhalde!"
"Yani... doğru."
"Bestesi var mı?"
"Evet." deyip şarkıyı mırıldanmaya başladı.
Durakladığında "Off Egemen! Çok iyi olacak!" dedim. "Şimdi kafamda kuruyorum da... Bak önce yaylılar girecek tamam mı, giriş yaptıktan sonra bateri ve gitarlar... Uff... Durdun durdun, en sonunda kedi olalı bir fare tuttun resmen! Listelere ilk sıradan yerleşeceksin!"
"Haydi canım?"
"Valla canım! Bestesine de dönünce bakarız beraber ama sen o konuda benden zaten daha iyisin."
Konuşmaya devam edecektim ki Egemen beni eliyle durdurdu.
"Aslında ben senden başka bir konuda yardım isteyecektim."
Şimdi daha da meraklanmıştım. Nişan gecemde gecenin bir yarısı Egemen şarkı sözü yazıp kapımı çalıyor ve benden yardım istiyordu?!
"Tamam..."
"Ben bu şarkıyı... birine yazdım. Yani... onu düşününce... bir baktım, yazmışım!"
Umarım Cansu değildir, umarım Cansu değildir, umarım Cansu değildir...
"Kime yazdın?"
Egemen durakladı. Derin bir nefes aldı. Kağıda baktı. Nefesi verdi. Sanki söylemesi çok zordu. En sonunda bana değil, kağıda bakarak cevap verdi.
"Julia'ya..."
Oh...
İçim o kadar rahatlamıştı, o kadar sevinmiştim ki bir anda gülmeye başladım. Tabii karşımdaki aşırı derecede hassas Egemen beni yanlış anladı.
"Helen? Dalga geçme... Bu benim için çok özel... Yani... onun kalbini kırdım. Aslında birbirimizin kalbini kırdık. Ve ben bu durumu düzeltmek, sonuca bağlamak istiyorum. Çünkü ben artık böyle yaşayamıyorum. Düzensizliğe alışkın, yıllardır bekar olan bir adam olarak bile daha fazla katlanamaz hale geldim. Ben galiba Julia'yla beraber kurduğumuz bir düzen istiyorum. O maskeli balodan sonra işler öyle bir sarpa sardı ki... Hem ne yaptığımı bilmiyordum, hem de tuhaf bir şekilde mutluydum. Bir süre sonra başta tatlı gelen belirsizlik bizi tüketti. İpler o Sean denen kılıksız sümsük yüzünden koptu, o zamandan beri de aramız kötü. Bu sırada ben kafamı biraz topladım. Aslında toplamak için tamamen dağıtmam gerekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizin Yuttuğu Ev I - II
General FictionKış çok soğuk geçtiğinde, rüzgarlar sert estiğinde deniz kudururdu. Kuduran denizin dalgaları evin duvarlarına vururdu, zarar verirdi. İçimden 'Deniz evi götürecek!' derdim. Daha fazla haklı çıkabilir miydim? Denizin yuttuğu ev işte, bizden geriye k...
34. Amantes Sunt Amentes (Kısım II)
En başından başla