~Deniz~
Yıllar önce yaşanan o kazadan sonra alkollü araba kullandığı için babamı, polisler alıp götürdüğünde içime büyük bir korku dolmuştu. Annem zaten gitmişti, bir de babamı kaybetme gerçeğiyle yüzleşmiştim. Hayatta en büyük korkularımdan biriydi bu, çünkü babam olmadan ben bir hiçtim. O beni sözleriyle yerin dibine soksa da benim iyiliğim için bunu yapıyor sanıyordum. Bana güç veren şeyin babam olduğunu düşünüyordum. Yanıldığımı çok sonradan anladım. Keşke babam sadece birkaç gün değil, bir ömür kalsaydı o dört duvarın arasında..
Belki benim hakkettiğim yer de demir parmaklıkların arkasıydı. Belki ben de hiç çıkmamalıydım oradan. Zaten kimse inanmıyordu bana, Leyla bile.. Bundan sonra yaşamak ne haddime? Nasıl aklarım kendimi? Bir kere yapıştı yakama bu kara leke, babamdan hiç farkım yok artık. Tam onun gibi oldum. Tam olmaktan korktuğum bir adam oldum.
"Deniz Bey, konuşmak zorunda değilsiniz." diyerek genç bir kadın içeri girdi. Sesi ne çok tanıdık ne de çok yabancıydı. "Memur Bey, ifade almadan önce izninizle müvekkilimle baş başa görüşmek isterim." dediğinde sorgu odasındaki polis dışarı çıktı. "Avukat Elif Orhan." diyerek kimliğini çıkarıp gösterdi ve karşıma oturdu. "Bir şey anlattın mı?" kafamı hafifçe hayır anlamında salladım. "Güzel.. Şimdi bana en başından anlat. Ne oldu?"
"Bilmiyorum."
"Bana bak.. Ben neden buradayım, senin için neden çabalıyorum? Sen bana yardım edeceksin, ben de gerçekleri ortaya çıkaracağım.." dedi çok yumuşak bir ses tonuyla.
"Ben bir şey yapmadım."
"İnanıyoruz sana. Ama seni savunabilmem için anlatman gerek her şeyi." yüzüne bile bakamıyordum. Gördüğüm tek şey sol elindeki yüzüktü. "Bak.. İzmir'deydim. Duyar duymaz ilk uçağa atlayıp geldim. Sana olan güvenimi boşa çıkarma. Tamam, seni sevmiyorum. Hiç gözüm tutmadı. Ama bizimki değer veriyor sana."
"S-sizinki?"
"Leyla." dediğinde içimde kelebekler uçuştu. "Üvey kardeşim." o an kafamı kaldırıp ona baktım.
"Gerçekten mi?"
"Bugüne kadar aramız hiç düzelmedi. Kabul ediyorum, hatalı taraf benim.. Ben ona ablalık yapamadım. Ama şimdi ufak da olsa onu mutlu edebilmek için bir fırsat geçti elime. Hadi, söyle.. Mira'ya ne oldu?"
"Kendini attı aşağıya.." tepkisini ölçtüğümde bana inandığını fark ettim. "Konuşuyorduk biz merdivenin yanında.. Tekrardan aramızda bir şeylerin olmasını istediğini söyledi. Hayatımda artık birinin olduğunu, Leyla'yı sevdiğimi anlatmaya çalıştım. Ama biliyorum.. Onun amacı intihar etmek değil, bir ömür boyu vicdan azabı çekmemi sağlamaktı. Böyle olsun istemezdim.. Y-ya-yaşıyor mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT | ZeyKer
FanfictionLeyla ve Deniz. İstanbul'da bir Lise. Bir olay yeri, bir soğuk kelepçe. Bir katil, bir kurban. Leyla'nın acı kaderi ve Deniz'in ona ihanet eden arkadaşları. Katil kim, kurban kim? İkisi de tanıdık.. Çok geçmemiş birbirlerini sevmelerinin üzerinden...
12. Yalanın Batsın, Yalancısın
En başından başla