"siktir et sen tendürtüyötü," dedi birdenbire. Gözleri bir anlık dudaklarıma kaydı. "öpsene beni."

Kaşlarım çatıldı.
"ne diyorsun sen be?" dedim sinirle. "siktir git."

Elimi geri çekmeye çalıştığımda telefonu kapatmıştı. Elimi öyle sıkı tutmuştu ki geri çekememiştim.
"tamam. Tamam..." dedi sakinleştirmeye çalışır gibi.

Biraz ondan uzaklaşıp elimi yaklaşmaması için uzatmıştım.
"mesafemizi koruyalım." dedim. Kaşları çatıldı.

"ne mesafesi amına koyayım? Ben virüs müyüm?" dedi sinirle.

Yutkundum.
"farkın yok." dedim.

Diliyle dudaklarını ıslatırken sakin tuttuğu ses tonuyla konuştu.
"tamam. Yaklaşmıyorum. Tut hadi elimi." Gözlerimi devirdim. Hep yanış anlıyordu. Kafası hep böyle şeylere mi çalışıyordu?

Sinirle uzattığı elini tuttum. Fazlalık olan pamuğa çantamdaki su şişesinden su döküp kurumuş kanları temizledim. Parmakları elimi sıktığında aynı şekilde dişlerimi sıkmıştım. Güldü. Bilerek yapıyordu.

Kan bulaşmış olan pamuğu merdivene koydum. Biraz yırtılmış olduğu eklem yerlerine bakarken yüzümü buruşturmuştum.
"neden dövdün?" dedim sinirle.

"adamı test etmek için gitmiştim. Bir vurayım dedim, gevşek gevşek konuşunca da dayanamayıp azını kırdım. Bence çok iyi yaptım. Ellerime sağlık." dedi kendisine onay vererek.

Tendürtüyötlü pamuğu acımadan yırtılmış olan eklemeli yerine bastırdım. Gözlerimi gözlerine diktim.
"keşke... Elini kırsaydın." dedim.

Gözlerini kıstı.
"o kadar sağlam değildi." tendürtüyötten hiç etkilenmemiş gibi tüm dikkatini yüzüme vermişti. Bana tüm yaptıkları hafızamdan silinseydi, bana âşık olduğunu düşünebilirdim.

Gözlerimi devirirken pamuğu biraz daha bastırıp geri çektim. Sargı beziyle elini sarmaya başladım.
"vay be... Bu defa da hemşirem oldun. Şu söylediğin yemin var ya... Onu ancak ben üstünde gerçekleştirebilirim," göz kırptı güven vermek ister gibi. "merak etme... Evlenmeden olmaz."

Alayla kahkaha attım. Gözlerini kıstı. Başımı olumsuzca sallarken gülmemi bastırmak için dudaklarımı birbirine bastırmıştım.
"nasıl bir hayal dünyasına sahipsin bilmiyorum ama inan bana bende hayallerini gerçekleştirecek bir güç yok."

"sıkıntı yok. Evlenmeden de olur." dedi bu defa.

Dişlerimi sıktım.
"küfür etmiyim diyorum ama... Gerçekten bazen bilerek anlamazlıktan geliyorsun Doğan."

Başını olumsuzca salladığında konuşmaya devam etmiştim.
"ben... Senin çektiğin o saçma video yüzünden o gözlere maruz kaldım. Bunca yıldır neden söylemedim sanıyorsun? Korktum. O tiksindirici sözler ve gözlerden korktum. Kime anlatıyorsam, sanki umrunda." bunu ona söylemeyecektim fakat kendimi tutamamıştım.

Kaşları çatıldığında elini tamamen sarmıştım. Tam konuşmak için azını açmıştı ki fakat ben tekrar konuştum.
"sana yemin ediyorum ben o adam beni taciz ettiğinde bile o kadar utanmamıştım."

Eli dizimin üstünde kaldığında ellerimi tamamen elinden çekmiştim. Yüz ifadesi birdenbire sertleşti.
"ne?" ne diyeceğini bilemez gibiydi.

Kuruyan dudağımı ıslatırken gülümsemiştim.
"ben bursluyum Doğan. Beni okuldan atmak tek bir hatamı bekliyorlardı..." Omuz silktim. "bilmiyorum. Taciz edilmemin benim hatam olmadığını düşünürdüm, demek ki öyle değilmiş. Babanın beni okula geri alabilmek için temiz olup olmadığımı merak ettiğini biliyor muydun?"

Güldü. Fakat bu onda görmüş olduğum en sinirli gülüştü.
"benim babam mı?" dedi sorar gibi. Gülümsemesi aniden sokarken dişlerini sıktı. "bilmiyordum..." dedi.

Yutkunurken başımı sallamıştım. "zamanı geri alamayız." demiştim. Ayağa kalktım.

Çantamı omzuma attım. İki adım ilerlediğimde benim gibi merdivenden kalkıp kolumdan tutmuştu.
"Menekşe.." yutkunduğunda ona döndüm. "bir şey demeyeceğim. Sadece her şey için, gerçekten özür dilerim."

Derin bir nefes aldığımda konuşmaya devam etmişti.
"biliyorum... Zamanı dediğin gibi geri alamam ama bundan sonrasını iyi geçirebiliriz," gözlerime derin derin bakıyordu. Başımı sağa yatırırken konuşmasına devam etmemesi için yalvarır gibi bakıyordum. "zaman... Sana sadece zaman lazım. Ama ben de Doğan Akgünsem, kendimi sana affettirmesini de bilirim."

Başımı salladım.
"sana başarılar Doğan Akgün." dedim arkamı dönerken.

Tekrar kolumdan tuttuğunda bu defa gözlerimi devirmiştim. Arkamı dönmemiştim ama ilerlememiştim de.
"bari seni bırakmama izin ver."

"iyi tamam." dedim. Bir türlü rahat bırakmayacağını adım gibi biliyordum.

Eliyle geçmem için lacivert motoru gösterdi. Kaşlarım çatılırken kaskı bana uzatmıştı. Aniden kaskı almamla düşürecekmiş gibi olmuştum. Beklediğim gibi hafif değildi.

Düşürmemem için kaskın altından tutu. Ardından kaskı başıma geçirmişti. Kaskın iplerini bağlayarak başımdan düşmemesini sağlamıştı.

Geri çekildiğimde elimle motosikleti gösterdim.
"arkana mı bineceğim?" diye sormuştum.

Kaşlarını kaldırırken gözlerini kıstı.
"önden daha iyi olur." demişti göz kırparak.

Kaşlarım biraz daha çatılırken elimle kafamdaki kaskı gösterdim.
"bak yemin ediyorum acımadan geçiririm bir tane suratına." dedim sinirle.

Bölüm sonu. 🌺>

DİLHUN (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin