"Kızım.. Erkencisin bugün."

"Evet.. Uyuyamayınca ben de alışveriş yapmaya gideyim dedim."

"İyi yapmışsın. Hadi gel içeri."

Hyun Won'u fark ettiğinde kısa bir süre durdu. Bu mahalledeki kavgalı olduğu bir kadının oğluydu Hyun Won. Ama o aileden bir tek Hyun Won'u sevdiğini söylüyordu büyükanne. O yüzden onunla konuşmama, arkadaş olmama da izin veriyordu.

"Sen de gelsene. Kahvaltı yaparız birlikte."

"Teşekkürler büyükanne ama benim gitmem gerek. Belki başka zaman."

"Tamam. Güle güle! Kendine iyi bak."

"Akşam görüşürüz." diyerek el salladım Hyun Won'un arkasından ve poşetleri de alarak eve girdim. Evin içi dışardan oldukça serindi. Kendimi büyükannenin minik koltuğuna atıp derin bir nefes aldım.

"Bak benim evim seninkinden daha serin." diye söylenmeye başladı kapıyı kapatırken. "Benimle kal diyorum ama istemiyorsun."

''Seni rahatsız etmek istemiyorum büyükanne. Zaten biliyorsun hep burada ve restorandayım. Eve sadece uyumaya gidiyorum.''

''Hadi bakalım. Öyle olsun.'' dedi bana tatlı bir bakış atarak. Poşetlerin içindekileri boşaltmaya kalktığında yanına gidip yardım ettim.

''Yine mi bunu okuyordun?'' Senin Sayende kitabımı eline alıp incelerken elinden hızlıca çekip koltuğun üstüne attım.

''Evet. Yani öylesine göz attım sadece.''

''Buraya geldiğinden beri 10 kere okuduğunu gördüm kızım. Hatta daha fazla.''

''Biz bugün Hyun Won ile festivale gideceğiz. Sahilde olan.'' diyerek konuyu değiştirmeyi başarmıştım. ''Sen de gelmek ister misin?''

''Aman aman yok. Beni oralara sürüklemeyin. Siz belki yalnız olmak istersiniz hem.''

Sesindeki imayı fark ettiğimi anladığında kocaman gülümseyerek bana baktı. Beni Hyun Won ile yakıştırdığını biliyordum. Hatta o kadar emindi ki Hyun Won'un benden hoşlandığından, her seferinde bizi tek bırakmak için elinden geleni yapıyordu. Ama ben nedense Hyun Won'a karşı öyle bir şey hissetmiyordum ve ondan da öyle bir şey göremiyordum. Sanırım bunların hepsi büyükannenin hayal dünyasıydı.

''O zaman ben kahvaltıyı hazırlıyorum büyükanne. Belki hazırlarsam gelmeye ikna olursun.''

''Deli kız!''

Büyükanne bu minik ve herkesin birbirini tanıdığı kasabada bana en çok yardım eden ilk ve tek kişiydi. En yakın arkadaşım olmuştu bir nevi. Eşi, çocukları yoktu. Tek başına yaşıyordu. Restoranında bana bir iş vererek para kazanmamı bile sağlamıştı. Daha sonrada beni bir arkadaşının evine yerleştirmişti. Küçük bir evim vardı ama bana yetiyordu. Tek odalı, yeteri kadar sığabileceğim bir salonu ve bahçesi vardı. Zaten buradaki evlerin çoğu öyleydi. Tek katlı ve küçük. Ben de çalıştığım için çok fazla kullanmıyordum evi. Günümün yarısı büyükanne ile geçiyordu. Hatta daha fazlası.

Kendimi büyükanne'ye karşı çok minnettar hissettiğim için her işinde ona yardım etmek beni çok mutlu ediyordu. Hem kendimi oyalayıp zaman geçirmiş oluyordum hem de büyükanne yalnız hissetmiyordu.

~~

Bahçeye kurduğumuz iki kişilik masada büyükanne ile karşılıklı oturup çaylarımızı yudumluyorduk. Yolun hemen yanında olan masamızda büyükanne yanımızdan gelip geçen herkese selam veriyordu. Kasabadaki çoğu kişi onu çok seviyordu ve ünlü restoranın sahibi olarak anılıyordu. Ne kadar havalıydı ama değil mi?

Senin Sayende 2 // BTS ✅tamamlandı✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin