Mekana geldiğimizde ilk önce doğanın daha sonrada bir o kadar da güzel duran masanın büyüsüne kapılıp etrafı süzdüm. Sade bir akşam yemeği için fazla abartılıydı.
Biz mekana ayak basar basmaz etrafımızda dönen çalışanların yoğunluğu şimdiden başımı döndürmüştü, hepsi teker teker hoş geldin deyip içlerinden bir tanesi de bizim yemek yiyeceğimiz masaya kadar eşlik etti. Erkekler bir sırada bayanlar ise karşıda olacak şekilde karşılıklı oturduk. Feride ablanın eşi pastanede olduğu için o tek kalmıştı büyüğümüz olarak Mehdi onu masanın baş kısmına tekli bir şekilde oturttu, daha sonra yerine geçip karşıma oturdu.
Yanımızdaki garson hızla mutfak kısmına gidip bize Adisyon getirdi. Eda bana yaklaşıp eli ile köfteleri gösterip "buranın bak bu köftesi çok güzel" dedi kafamı onaylarcasına sallayıp diğer seçeneklerine baktım. Balık akçaabat köfte ve daha bir sürü seçenek içinden en çok dikkatimi fiyatları çekiyordu. Normalde olsa bu mekanın yanından bile geçemez bir durumdayken şimdi bunları yemek bana birazda israf gibi geliyordu. Tahminimce zaten getirdikleride tabiri caiz ise bir cimcik denecek cinsten geliyordu, yani doymak imkansızdı.
Mehdi elindeki Adisyonu bırakıp bana seslendi. "İstersen sana güzel bir yemek önerebilirim" dedi kafamı tamam anlamında sallayıp yemek kısmını Mehdiye bıraktım. Çünkü bana kalsa bu fahiş fiyatlı şeyleri kendim sipariş etmeyi içim el vermiyordu.
Mehdi garsona birşeyler söyleyip son olarak da bizim siparişi alıp gitti. Ortamdaki muhabbet birden koyulaşmış bana ise sadece onları dinlemek düşmüştü.
Bakışlarımı istemsiz bir şekilde Feride ve Batuhan abiye değdiriyor tepkilerini ölçüyordum, arada birbirine kaçık bakışlar atan BatFer çifti ortamda konuşulan konu yüzünden dikkatlerini dağıtıyordu.
"Yemekler gelmeden önce sana etrafı gezdirmek istiyorum " dedi Mehdi sandaliyesini biraz geriye çekip ayağa kalkıp. Önce etrafa bakıp daha sonra yanıma gelmiş olan Mehdi'nin bu isteği ile ayağa kalktım. Mehdi elimi tutmuş denize yakın yürüme alanına doğru götürmüştü. Biraz daha ilerlediğimizde orman desen orman olmayan fakat boyum kadar rengaren bir çiçek bahçesine gelmiştik. Mehdiye bakıp heyecanla "Mehdi burası çok güzel " dedim Mehdi gülümseyip "henüz değil dedi" bu bahçeye girmek için sabırsızlanan bedenim, bunun etkisi ile ayaklarım bir anda hızlı adımlar atmaya başlamıştı.
İçinde kaybolmak için her şeyinizi vereceğiniz cinsten olan bu gönlüme taht kurmuştu adeta. Burnuma dolan ferah çiçek kokusu ruhumu arındırmıştı.
Adımlarını arkamda hissettiğim Mehdi bana yaklaşmış ve yanıma gelmişti. Adımlarımız durduğunda sarı çiçekten kopartıp kulağımın ardına koydu. "Şimdi bu bahçe çok daha güzel. " Dedi.
"Burası neden bu kadar sakin"
"Çünkü burası bir evin bahçesi "
"Nasıl yani"
"Gel benimle " deyip elimden cekiştirdi biraz daha çiçeklerin arasında kaybolduktan sonra önümüze bahçesinin aksine küçük bir ev çıktı bu bahçesinin cam önlerinde de saksıda küçük çiçekler vardı. Sağ tarafta iki ağaca bağlı hamak diger tarafta da içi boş olan köpek kulübesi vardı,
"Burası çok, Mehdi burası cennet " dedim daha sonra aklıma buranın bir sahibinin olduğu gelince içim burkuldu kim bilir buraya sahip olan insan ne kadar şanslıydı.
"Mehdi, sahibi gelirse kızmaz mı?" Mehdi o gülüşünü hiç bozmadan elleri ile yüzümü okşadı
"Sahibi kızmaz fakat biraz daha burada kalırsak, masadaki aç kurtlar kızabilir" buradan gitmek istemeyen yanım yüzüme yansırken Mehdi'nin söylediğinin doğruluğu ağır basıyordu gitmemiz lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Sokak
ChickLit"Sende onun gibisin" dedi baktığım yere yani o yıldıza bakıp "Sende onun gibi bu zifiri karanlığı aydınlatabilen en büyük en güzel yıldızsın. " "Oysa yıldızlar parlamaktan hiç korkmazlar. Peki ya sen karanlığını aydınlatmamdan korkmuyor musun." C...
İstediğin yüzük olsun
En başından başla