O kıyamamıştı ne kadar sinirli de olsa, kafası bulanık da olsa yapamamıştı bu yumruğa yumruk demek bile saçmaydı. Belki fiziksel olarak zarar veremezdi ama o da konuşucaktı, susmaya niyeti yoktu.
''Sen çok mu farklısın. Her arkadaşım dediğimde itiraz etmedin. Bir iyi davrandın bir kötü, bana olan davranışlarınla Namjoon hyunga olan davranışların arasında hiç fark yoktu! Ne yapmamı bekliyordun? Senin yanındayken, bu kadar yakınındayken sana sarılamadığım her an canım acıdı benim. Eğer beni reddetseydin o zaman asla toparlayamazdım anladın mı?!''
Jinyoung ne diyceğini nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. O da aynısını yaşamıştı, biliyordu bu duyguyu.
Ani bir cesaretle Jackson'ı kollarının arasına aldı. Galiba uzun zamandır en huzurlu hissettiği andı bu. Jackson başta şaşırsada o da karşılık verdi, bu sansı asla kaçıramazdı.
Jackson bu hissi çok sevmişti ve aylardır hayalinde olan şeyi gerçekleştirmek için dudaklarını Jinyoung'un dudaklarına doğru götürdü. Tam o sırada Jinyoung onu itti.
''Bu kadar kolay kurtulucağını mı sandın benden ha! İlk önce bana çektirdiklerinin bedelini ödemelisin! Öyle kolay öpmek yok.''
Ve bir yumruk daha. Jackson'da sinirlenmişti tabii biraz da sarhoştu ve karşılık verdi.
''Sen çünkü bana hiç çektirmedin değil mi bütün acıyı çeken sensin gerizekalı.''
İki sarhoş neden kavga ettiklerini bile bilmiyorlardı bir anda birbirlerine girdiler. Az önce olanları unutmuş birbirlerinden hırslarını alıyorlardı. İkisi de yorgundu bu yüzden güçlü yumruklar savuramıyorlardı yine de diğer taraf da yorgun olduğundan etkisi büyüktü.
Bir anda gelen sesle ayrıldılar birbirlerinden. Polis arabası sesi miydi o? Hadi canım bir bu kalmıştı başlarına gelmeyen. Polisler arabadan inip yanlarına geldi.
Bu iki adamı bütün kore tanıyordu tabi pürüzsüz ve ışıl ışıl yüzleriyle. Jacksonun bir gözü şişmişti kaşından ve dudağından kan akıyordu. Jinyoung'un da ondan farkı yoktu burnu kanıyordu iyi bir yumruk yemiş olmalıydı ayrıca yüzünün çoğu yerinde morluklar vardı. Bardaki kavgadan kalan bir sürü iz. Bu halde kimse onları tanıyamazdı.
''Bu saatte ne yapıyorsunuz siz burada.'' Dedi, polislerin içinde en rütbelisi olduğu belli olan.
''Memur bey bu adam beni dövdü şikayetçiyim ondan alın bunu içeri.''
Dedi Jackson. Jinyoung hemen araya girdi.
''Tek dövülen sensin sanki bu mükemmel yüzümün halini görüyor musun? Hepsi senin yüzünden oldu.''
''Ben naptım be eğer ben olmasaydım yüzün kalmazdı ortada, seni koruyan bendim.''
''Ya ne demezsin sonra da kendin dövdün.''
Polisin bu iki sarhoşun kavgasını dinlemeye niyeti yoktu.
''YETER! Derdinizi karakolda anlatırsınız! Alın bunları!'
''Hayır! Banane gelmiyorum ben, beni asla götüremezsiniz.''
Dedi Jackson ve yere yattı. Polisler bir kaç kez kaldırmayı denese de başaramadı. Bir polis iki elinden tuttu bir polis de bacaklarından ve arabaya taşımaya başladılar. Jackson çırpınsa da kurtulamadı, yorgundu hareket etmek onun için çok zordu.
''Bırakın beni istemiyorum gelmek falan. Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?! Ben Jackson'um Jackson Wang!''
Polisler buna alayla güldü, kimse onun bu yüzle Jackson olduğuna inanmazdı hatta kendisi bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hausemate •PJM•
Fanfiction-Bir ev için asla böyle birşey yapmam! +O kadar emin olma derim 🌌🌌🌌🌌🌌🌌🌌🌌 Selam ben Seul-min. Bir anda aklıma gelen bu kurguyu hemen yazmaya başladım ve Bo-Ra admin de hemen fikirleriyle dahil olduu🌟Romantik Komedi tarzında bir kurgu olmasın...
26.Bölüm🌇
En başından başla