Her şey normal rutininde ilerliyor benim varlığım dışında. Geçmişim hakkında hiçbir şey bilmediğim yeni bir güne uyandım. Küçük evim, çiçeklerim ve ben. Gözlerimi bu yeni ama yabancı hayata hastanede açtım ve taburcu olduktan sonra kendimi bu evde buldum. Birileri benim için evin adresini ve anahtarını hastaneye bırakmıştı. Bir miktar para ve bir evin anahtarı bir de evin içindeki çiçekler, ben bunlarla ne yapabilirdim ki. Zor günlerim oldu başımın ağrısından nefes alamadığım günler, yalnızlıktan kafayı yemek üzere olduğum günler, hayat mücadelesi vermek için paraya ihtiyacım olduğu günler. Bir süre evden hiç çıkmadan idare ettim ama sonrasında anladım ki geçmişim kayıp olmasına rağmen bir gelecek için çalışmam gerekiyordu.
Evimin olduğu mahallede bir kitapçıda çalışıyorum. Bir çok iş denedim garson oldum tezgahtar oldum bebek bakıcılığı bile yaptım. Son iki aydır bu şirin kitapçıda satış sorumlusu adı altına bir çok görevde çalışıyorum. Sanırım çalıştığım 7 aydaki süreçte en sevdiğim işim bu oldu. Kitapçının sahibi Ekrem bey ile iyi anlaşıyoruz, bana anlayış gösteriyor beni seviyor ben de onu seviyorum iyi bir adam.
Başlarda herkes ismimi sorarken ne diyeceğimi bilmiyordum ama garsonluk yaptığım dönemde lakap olarak gelen "İsimsiz" kelimesi artık benimle bir bütün olmuştu. insanlarla tanışırken şaşırsalar da ısrar etmeden kabul etmelerini sağlayacak kadar tecrübe edindim. Merhaba, ben İsimsiz.
YOU ARE READING
İSİMSİZ
General Fictionİnsanların sahip olduğu isim hayat çizgisinde ona rehberlik edermiş. Belki de bu yüzden belirsiz bir hayata sahibim. Hayatımı iki döneme ayırıyorum bir isme sahip olduğum ve olmadığım. Merhaba, ben İsimsiz.