" Ege ya ! "
" Kalktın mı bebeğim ? "
Beni öpmek için bana dönmesini umursamadan kızıma yöneldim. Önünden mama tabağını alıp lavabonun içine koydum. Tabi bu mutfağın büyük ölçüde batmış olmasını değiştirmiyordu.
" Ay mahvolmuş her yer. "
" Ben temizlerim güzelim. Sen sadece beni öp. "
Kaşlarımı çatsam da dediğini yapmak için yanına gittim. Yanağımı uzattımda önüme geçerek dudağımı öptü. Kenarına son bir öpücük kondurarak işine geri döndü.
" Ben Melek'i yıkayayım, sonra da kahvaltıyı yaparız. "
" Tamam, zaten o zamana kadar kahvaltı hazır olur. "
Oyuncağını önünden aldığım için huysuzlanan kızımı kucağıma alıp banyoya ilerledim. Suyu açıp ısınmasını beklerken fark ettim nasıl bir öküzlük yaptığımı. Adam bana kahvaltı hazırlıyordu ama ben ona teşekkür etmek yerine ona kızmıştım. İstediği öpücüğü bile zoraki vermiştim. Suyu açık bırakıp geriye döndüm ve Melek'i mama sandalyesine oturttum. Hala tavadakilerle uğraşan Ege'yi kendime çevirip yüzünü ellerimin arasına aldım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Elindeki kaşık yere düştüğü halde ayrılmadık birbirimizden.
" Allahım kesinlikle yeni eve çıkmalıyım. "
Nefes nefese geri ayrıldığımızda bu sefer kızmak yerine gülüyordum. Ege Ceren'e benim yerime cevap verince yüzüme bir gülümseme yerleşti.
" Senin yok diye kıskanma lütfen ! "
" Neyini kıskanacağım be ! Fırsatını buldukça öpüşüyorsunuz. "
Ege ve ben kahkahalara boğulurken o somurtuyordu. Tam banyoya gitmek için kızıma yönelmiştim ki Ege kolumu yakalayıp beni durdurdu.
" Bu ne içindi ? "
" Öpücük mü ? " diye sordum bildiğim halde. Başını onaylarcasına salladı. Ellerimi tekrar yanaklarına koyup yeni çıkmaya başlamış sakallarını okşadım.
" Çünkü kahvaltıyı hazırladın ve öpücüğü hak ettin. "
" Akşam yemeğini de ben hazırlasam beni öper misin ? "
" Uslu bir çocuk olursan... "
Yüzü mutlu bir ifade alınca içim sızladı. Bunca zaman belki de boşuna hem kendimi hem onu üzmüştüm. Suçluluk duygusu içime tekrar sızmaya başlayınca geriye çekildim.
" Düşünme. Düşünüp hem kendini hem beni üzme, lütfen ! " Gözleri ile bana yalvardığını görmemek için kızımı alıp banyoya ilerledim. Melek ise uslu uslu bizi izliyordu. Sıcak suyu ayarlayıp onu içine soktuğumda kahkaha atmaya başladı. Şampuan şişesini elime aldığımda arkamda bir hareketlilik hissettim. Başımı arkaya doğru çevirdiğimde Ege'nin arkamda, bizi izlediğini gördüm.
" Ne oldu ? "
" Çoğu şeyi kaçırdım ama kızımın yıkanmasını kaçırmamak istedim. İzleyebilir miyim ? "
Zamanı geriye almak mümkün olsaydı o anda alırdım. Ege bana böyle bakmaya devam ederse ağlamaya başlayabilirdim. Gözleri ikimizin arasında gidip geliyordu ve garip bir şekilde hem mutlu hem üzgün görünüyordu.
" Tabi ki izleyebilirsin, " dedim kendimi toparlar toparlamaz. Birkaç adım daha yaklaştı ve sanki önemli bir şey yapıyormuşum gibi dikkatle beni izlemeye başladı.
" Peki bende sana yardım edebilir miyim ? "
Öyle bir ses tonuyla sormuştu ki bu soruyu. Ona hayır demek imkansızdı. Şampuan şişesini ona verip biraz geriye çekildim. Eline biraz şampuan döküp, özenle Melek'in saçlarına yaymaya başladı. Ben bu adamın çocuklardan nefret ettiğini nasıl düşünmüştüm ? Şu anda çocuğuyla ilgilenen adam, ilgili bir babadan daha fazlası gibi gözüküyordu.
" Gözleri yanmaz değil mi ? "
Şofbeni alıp Melek'in köpürttüğü saçlarını durularken güldüm. Güldüğüm için kaşlarını çattı. Aniden elimi tutup çevirdiğinde şofbenden fışkıran su üstümü baştan aşağı ıslattı. Bir an şaşkınlıkla kalakalsam da sonunda kendimi toparlayarak suyu ona çevirdim. Melek ikimizin bu haline kahkahalarla gülüyordu. Sonradan fark ettim ki benimde yüzümde bir gülümseme vardı.
" Üstüm sırılsıklam oldu ! "
Sesini kızgın tutmaya çalışsa da yüzündeki sırıtma onun kızgın olmadığını ele veriyordu.
" Pek şikayetçi değil gibisin ? "
Şofbeni tekrar kızımın kafasına tutarak duruladım. Elimle yüzünü de silerken boğulacakmış gibi elimi tutup bana yardımcı olmaya çalışıyordu. Melek'in bu tepkisi de benim her seferinde gülmeme neden oluyordu.
" Islatan sen olduğun sürece şikayetçi olmam tabi ki. "
Melek'in vücudunu da yıkadıktan sonra havlusunu alarak sardım. Ege ise banyoda kalıp orayı hallediyordu.
" Gel giydirelim, sonra ben hallederim burayı. "
Başıyla onaylayarak peşimden geldi. Kıyafetlerini giydirirken Melek hiç olmadığı kadar uysaldı. Ege ile çok iyi anlaşıyordu ve bu gerçekten şaşılacak bir durumdu. Neredeyse beni unutacak derecede eğleniyordu onunla. Bu durum kıskanmama değil mutlu olmama neden oluyordu. En azından kızım babasız büyümeyecekti. Ege'nin telefonu çalmaya başlayınca başımı onun olduğu tarafa çevirdim. Ekrana hiç bakmadan telefonu kapadı ve kızıyla ilgilenmeye devam etti. Dudaklarımdaki gülümsemeyi saklamak için arkamı dönerek banyoya ilerledim.
" Ben mutfağa gideyim. Artık yemeği yememiz lazım. Zayıflamanı istemiyorum. "
Geri dönerek ellerimi belime dayadım. Az da olsa fazlalık kilom vardı ve ben onu vermeye uğraşıyordum. Ege ise zayıflamamı istemiyordu öyle mi ?
" Zayıflamam lazım. "
" Ben seni her halinle severim. "
Yutkundum. Bütün sinirim anında buharlaşıp uçmuştu. İşte ben bu yüzden ona sinirli kalamıyordum. Eski haline tamamıyla geri dönüş yapmıştı.
Melek'in yanından ayrılarak yanıma ilerlemeye başladı.
" Ya aslında, " dedikten sonra kendini toparlamak ister gibi elini saçlarına götürdü. " Biz evlensek ya ? "
Çok çok gecikti farkındayım. Ama yaz geldi ve bölümler artık daha sık gelmeye başlayacak, şüpheniz olmasın :d Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorum olarak belirtirseniz sevinirim. Motive edici yorumlar yazmama yardımcı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIRAKMA BENİ
Teen FictionAşık olmak için 3 saniye yeterken, unutmak için 3 sene yetmemişti...
16. Bölüm
En başından başla