romeo and juliet

En başından başla
                                    

En azından Harry böyle düşünüyordu.

Zamanla ona olan beğenisi garip bir hal aldı. Louis hatırlamasa bile Harry onunla her selamlaşmalarını, kitaplarını düşürdüğünde Louis'nin ona centilmence yardım edişini ve bazen Harry'yi arkada görüp onun için kapıyı açık tutuşlarını hatırlıyordu.

Çünkü Harry tam olarak bunlardan dolayı Louis'den hoşlanmaya başlamıştı.

Yine de etraftakilerden onun ne kadar oyuncu olduğuna dair söylentiler duyması uzun sürmedi. Ancak, bilirsiniz, Harry ona çoktan kapılmıştı.

Kendisi dışında herkesle ilgilenen Louis'ye kapılmıştı.

Louis'nin kendisinin kalbini kırabilme ihtimali onu yıldırmadı ve kişiliğiyle çok zıt olsa da, o gece, Okula Dönüş partisinde Louis'nin teklifini geri çevirmedi.

*

"Romeo ve Juliet, ha?" Bir köşeye öylece pusmuş oğlanın elindeki kitabı işaret etti Louis. "Umutsuz bir romantik olduğumu söyleyeceksin, değil mi?" Harry kıkırdayarak kitabı havada hızlıca salladı.

Louis izin alırcasına bir genç olana bir de kitaba baktı. Harry onaylarcasına kitabı ona doğru uzattı. Öylesine bir sayfa açıp gözlerini kıstı Louis. "Öğrenciler nasıl ayrılırsa ders kitaplarından, öyle koşar seven sevdiğine giderken." Kelimeler kitabın etrafında dönüyor gibi olsa da okumaya çalıştı.

"Okula nasıl canı sıkkın giderse öğrenciler, öyle ayrılır seven sevdiğinden." Harry kitaba bakmaya ihtiyaç duymadan Louis'yi tamamladı.

"Harry idi, değil mi?" Louis kitabı bir kenara koyup tokalaşmak için elini uzatırken sordu. "Ve sen de.. Louis olmalısın." Bir süre düşünür gibi yaptıktan sonra kıkırdayarak söylendi.

Kısa bir sohbetin ardından gittikçe yakınlaşmaya başladılar. Louis'nin arsızca ettiği iltifatları Harry kızararak karşılıyor ve onun bir sonraki hamlesini bekliyordu. Açıkça birbirleriyle flört eden ikiliyi gören herkes göz ucuyla onlara bakıyor ve işine geri dönüyordu.

Louis, Harry'nin masasına konuk olduğu andan itibaren ipin ucunu kaçırmamış olsaydı muhtemelen bu kadar açık sözlü olamayacaktı. Durmadan Harry'nin ne kadar güzel göründüğünü söyleyip genç olanı kıkırdatıyordu.

Oysaki Harry'ye layık olduğunu bir an için bile düşünmemişti.

Neyse ki, diye düşündü. Neyse ki en azından sarhoşken dürüst olabiliyorum.

"Tanrım, gözlerimi senden alamıyorum." Louis, genç olanın kulağına doğru fısıldadı. Harry çakırkeyifliğin verdiği rahatlıkla kıkırdayarak ona karşılık verdiğinde karşısındaki oğlanın beline doladığı ellerini fark etti.

Etraftaki insanların bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. "Neden seni daha önce fark edemedim?" Hayal kırıklığı içinde sordu Louis. "Beni utandırıyorsun." Yanakları neredeyse alev alacaktı.

"Bu kadar güzel olacaksan bunu sürekli yapmam gerekecek, Harry." Elinin tersiyle yanağını okşarken konuştu. Harry alt dudağını ısırarak oğlandan yükselen yoğun alkol kokusunu görmezden gelmeye çalıştı.

"Çok sarhoşsun, Louis." Onun temasından uzaklaşmamaya dikkat ederek kolları arasında arkasını döndü. Şimdi bedenleri birer puzzle parçası gibi birleşmişti. Louis özenle Harry'nin saçlarından yanağına düşen bir tutamı kulağının arkasına itti.

"Evet, sadece sarhoşken doğru kararlar aldığımı söylerler." Küçük bir kıkırtıyı dudaklarının arasından kaçırarak Harry'nin belini okşadı. Harry oğlanın dokunuşuyla ürperse de daha önce böyle hissetmediğinden sessiz kaldı.

like a bolt out of the blueHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin