Kitabı okurken her ne kadar odaklanmaya çalışsam da başaramıyordum. Her cümlede kendimden bir şeyler buluyordum ve pek de iç açıcı konular olduğunu söylenemez. Aklıma sürekli olarak silah ve dövüş becerilerime geliyor. Dövüşmeyi hiç istemiyordum ve sevmiyordum da. Sade ve özgür olabileceğim bir hayat benim için yeterdi. O zaman neden bu yeteneğe sahiptim?
Karamsar düşüncelerle bir kapının önünde durdum. Çoktan uyumuştur diye düşünerek içeri girdim. Ama yatakta kapıyı açmamla bana dönen bir çift siyah gözle karşılaşmıştım. "Hala uyanık mısın?" İlerleyerek hırkamı üzerimden çıkarttım. "Hoşgeldin. Bugünlerde geç geliyorsun." Neden söylüyor bunu? "Yapacak işlerim var." Yatağımın kenarına oturdum. "Çok yorgunum." Ona bakmıyordum ama gözleri benim üstümdeydi. "Gömleğinde kan var." Elimi karnıma götürdüm. ve kan olan yeri sıktım. "Ne demek istiyorsun?" Telefonundan bir şeyi bana gösterdi. "Bunu sen mi yaptın? Mağdur silahlarını bıraktıkları halde vuruldukları yazıyor. Tam gözlerinin ortalarından. İnanmak istemiyorum ama böyle bir şeyi sadece sen yapabilirsin." Sesi üzüntülü gibiydi ama aklım yerimde değil şu an. "Ne olmuş yani?"
"Ne mi olmuş? Bunu neden yapıyorsun?" Ayağa kalkarak önümde durdu. "Sen karşılık vermeyen birini vuracak birisi değilsin." Ona baktım. "Sen benim kim olduğumu sanıyorsun? Söyledim ya ben katilin tekiyim. Onlar kendilerini kurtarmak için dostlarımı vurmuşlardı. Şimdi bedelini ödüyorlar." Üzülmüş gibiydi. Ama ikna olmamıştı. Konuşmaya devam etti. "Evet. Güçlü olan bunu söyler. Ama herkeste senin yeteneğin yok." yetenek ha? Alayla devam ettim. "Yetenek mi? En iyi şekilde öldürme yeteneği mi?" Sinirlerim bozulmaya başlamıştı.
"Neden bunu söyleyip duruyorsun? Sen diğer insanlar gibi değilsin. Yeteneksizler nasıl hisseder bilmiyorsun." Sesini yükseltmişti. Ama bana karşı bunlara söylemeye hakkı yoktu. "Yeter be!" Kalkarak yanına doğru ilerledim. "Onlara dokunmayalım da bizi öldürsünler mi? Olay mantık değil. Her şey güçle alakalı. İçinde yaşadığım dünya bu! SEN NE ANLARSIN Kİ!"
Biraz sesi alçaldı. "Haklısın bilmiyorum. Senin dünyanda şimdiye ölmüş olurdum. Ama şunu söylemeliyim ki kendin gibi davranmıyorsun. Sen ne benim ne Skip'in ne de Shorter'ın tanıdığı kişisin." Bunu cidden söylemiş miydi? Sinirle hırkamı tekrar elime aldım ve çıkışa yöneldim. Arkamdan bağırdı. "Nereye gidiyorsun?" Durdum. Ona bakmadan konuşmaya başladım. "Yeteneksiz insanların nasıl hissettiğini bilmediğimi söyledim. Peki sen benim nasıl hissettiğimi biliyor musun? Bu yeteneği hiç istemedim. Hayatımda bir kez bile!" Son cümlemi ona son kez bakarak söyledim ve odadan çıktım.
Düşünememe en ufak bir fırsat vermeden hemen ikinci bir anı zihnimi doldurdu.
Bir kütüphanede oturmuş kitap okuyordum. Dün geceden beri biraz daha iyi hissediyordum. Duyduğum adım sesleri ona aitti. Fark etmemiş gibi yaparak önümdeki kitaba odaklandım. Tam karşımda durdu. "Burada olduğumu biliyordun. Bilmiyormuş gibi yapma" cevap vermeden kafamı çevirdim. Karşımdaki sandalyeye oturdu. "Dün akşam için özür dilerim. O sözleri söylememliydim." Ona bakarak söylenmeye başladım, "japonlarda hemen özür diliyor." Sadece gülümsedi. "Ne de olsa öyle bir toplumuz." Bende gülümsedim. Ayağa kalkarak hırkamı elime aldım. "Hadi gel yemek yiyelim." Biraz ilerleyerek hemen yanıma geldi. Kütüphaneden çıktıktan sonra yakınlardaki bir hot dog satıcısının yanına götürerek iki tane aldım. "Buyur. Amerikan sosisli natto'su." İç çekerek eline aldı. Eh ne o amerikan yemeklerini seviyordu. Ne de ben japon yemeklerini.
En sonunda anı bittiğinde kitabıma kapanmış ağladığımı fark ettim. Etrafımdakiler bana bakıyordu. Aldırmadan olduğum yerden kalktım ve çıkışa yöneldim. Doğru düzgün düşünemiyordum bile. Şu an tek istediğim yalnız kalmaktı. Ama yine aynısı yapıyordum. Olduğum kişiden kaçıyordum. Bu umutsuzluk beni her defasında bitiriyordu. Anılar arasında boğulurken zorlukla nefes alıyordum. Ve bu sessiz çığlıktan beni kurtarabilecek tek kişi yoktu. O anda bu his yüzüme bir tokat gibi çarptı. Yapayalnızdım ve kendimle yüzleşmekten korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ash ve eiji: ikinci buluşma
FanfictionAsh bıçaklandıktan sonra kendini bir hastane odasında bulur. Ama ne neden vücudunun bu kadar sızladığını Ne de ismini hatırlıyordur. Kafası kim olduğu ile ilgili sorularla dolarken Polisler onu yeni bir isimle yeni bir lise hayatına başlatır Ash Ba...
Korku
En başından başla