Issız bir yere sürmüştü arabasını.Artık gözyaşlarım nefes almamı bile etkiliyordu.Şehirden çok uzakta bir evin önünde durduk.
''İşte senin yeni hayatın madde.Herşey hayal ettiğin gibi olsun'' dedi ve sırıttı.
Bir kez daha nefret etmemi sağladı yüzündeki o gülümseme.Arabanın kapısını açtı ve kolumdan tuttuğu gibi beni arabadan çıkardı.Yürümüyordum ben, sürükleniyordum. Geride bıraktığım masumiyetim ve gücümle öylece yeni hayatıma sürükleniyordum.
Evin önüne geldiğimizde ağzımdaki bandı çıkardı,ellerimdeki ipi çözdü ve zile bastı.Şehirden bu kadar uzakta bir yerde bağırmanın boşuna olduğunu biliyordum. Gerçi şehirde bile işe yaramamıştı ki. Gözlerimin yandığını hissediyordum. Üst üste dayanılmaz acılar yaşamıştım. Ben bunları nasıl kaldıracaktım bilmiyordum.
Kapıyı kırklı yaşlarda kısa boylu,zayıf bir kadın açtı.Üzerinde hizmetçi kıyafeti vardı.Sırtındaki belirgin kamburuyla başını öne eğmişti.Göz göze gelmemeye çalıştım ama yapamadım.
''Hoşgeldiniz efendim''dedi cılız sesiyle.
''Sultan, bu kız yeni madde.'' dedi beni işaret ederek. ''Onu hazırlayın. Bu akşam bizimle yemek yiyecek'' Kolumdan tutup içeri çekti.
''Hayır yemeyeceğim seni aptal!'' diye bağırdım ama umursamamıştı bile.
''Peki efendim siz nasıl isterseniz'' diye araya girdi kadın.
Daha sonra da yüzünü bana doğru çevirdi. Yaşlanmış derisi ve göz çevrelerindeki çizikler o iri yeşil gözlerinin güzelliğini söndürememişti.
''Siz benimle gelin hanımefendi'' dedi biraz kırılgan biraz sitemli bir ifadeyle.
''Gelmiyorum anlıyor musun beni?Hiçbir yere gelmiyorum!''
Koluma sıkıca yapıştı adam. Kemiklerim bir an olsun kırılacak sandım. Canım inanılmaz derecede yanıyordu.
''Bundan sonra ben ne dersem onu yapacaksın. Tek bir hatanla mahvederim seni.'' Babamı öldürürken attığı bakışlarla aynıydı bu bakışlar. En az o an ki kadar acımasız ve zalimdi.
''Daha ne yapabilirsin ki? Bana daha ne yapabilirsin?'' diye çıkıştım.
''Bunu öğrenmek istemezsin'' dedi ve kolumu itti.O kadar kuvvetliydi ki kendimi yerde buldum.
''Senden nefret ediyorum'' dedim ve kalkmayı denedim.Kadın elini uzattı ve bana yardım etmeye çalıştı.
''Bırak beni istemiyorum.Bırak!''
''Sultan, onu hemen götürüyorsun karşımdan.'' diye bağırdı adam, şiddetli bir şekilde.
Gözlerine bakarak söylediğim son sözler
''Senden intikamımı alacağım'' oldu.
Kadın önde yürüyordu bende arkasından.Tanımaya çalışıyordum etrafımı.İntikam almak istiyordum ve bunu başarabilmek için her şeyi bilmeliydim.Her kapıyı her pencereyi.Bir gün işe yarayacaktı tüm bunlar.
''Yanlış yaptın.'' dedi kadın.
''Neyi yanlış yapıp neyi doğru yaptığımı sana soracak değilim.''
''Ona karşı yanlış yapamazsın. Canın yanar'' diye sözlerine devam etti.
''Benim canımı zaten yeteri kadar yaktı. Bundan sonra ben onun canını yakacağım.'' Bunu hiç olmadığım kadar istiyordum. İçim nefret ile dolup taşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyazdan Yoksun
Teen FictionBeyaz bir renk midir sadece? Saflığın ve temizliğin simgesidir beyaz.İnsana güven verir,içini ısıtır.Ama bir sorun vardır.Üzerine vurulan her fırça darbesi bellidir beyazın hayatında. Darbelerden sonra yeni bir renge kavuşur. Sanmayın ki bu sadece b...