14. Burası bizim evimiz değil.

En başından başla
                                    

O üstünü değiştirmek için oturma odasından ayrıldığında Jisung ilk defa o gün gerçek gibi hissettiren ve uyandığı için belki de sevineceği bir rüya gördü.

________________________

Flashback

Küçük çocuk, arkasına saklandığı kadının yıpranmış eteğini çekiştirdi. İlk kez geldiği bu ev onun şimdiye kadar gördüğü hiçbir eve benzemese de o, bu evde olmaktan hoşlanmış görünmüyordu. Kısa boyu zaten genç kadının arkasında iyice kaybolurken etrafa korku dolu bakışlar atmaktan başka yapabildiği bir şey yoktu. Bir de ürkek, fazla güçsüz sesiyle genç kadını uyarıyor, zaten gergin olan kadının daha da gerilmesine sebep oluyordu.

"Anne... Gidelim buradan... Lütfen. Ben burayı sevmedim."

Genç kadın gülümsedi fakat yüzündeki gülümsemenin zoraki olduğunu küçük bir çocuk olan oğlu hariç herkes anlayabilirdi. Eteğini tuttu ve dikkatli bir şekilde yere doğru eğilip minik çocukla boylarını eşitledi. Eli onun çenesini nazikçe kavrayıp tombul yanakları okşadı.

"Niye sevmedin tatlım? Burası bizim evimizden daha büyük ve daha güzel değil mi? Burada artık üşümeyeceksin. Hem... ben sana artık çok güzel yemekler de yedirebileceğim. Minik göbüşün" Elini onun karnına götürüp hafifçe gıdıkladı. "Aç kalmadığı için guruldayamayacak."

Küçük çocuk ellerini tutan kadına karşı yine de üzgün görünen yüz ifadesini düzeltmedi. Çocuk da olsa hissediyordu bir şeylerin yolunda gitmediğini. Çünkü bu böyleydi... Çocuklar da her şeyin farkına varır her olumsuzluğu en az yetişkinler kadar hissederlerdi.

"Yine de evimize gidelim... Burası bizim evimiz değil."

"Bebeğim bunu yapamayız." Genç kadın her ne kadar bunu bu şekilde söylemek istemese de sabahtan beri devam eden ısrarlar yüzünden buna mecbur kalmıştı. "Eski evimizi unut tamam mı? Gerçekten bu mümkün değil. Annen senin üzülmeni ister mi hiç? Ben her şeyi senin için yapıyorum. Üzülme olur mu? Burada daha mutlu olacağız."

Küçük çocuk istemese de başını salladı. Annesini üzmek istemiyordu. Ona sarılacaktı fakat son anda bundan vazgeçti. Salona inen büyük merdivenlerden aşağı gelen adam onu ürküttü ve annesinin elini sıktı.

Oğlundaki bu değişimi fark eden genç kadın ona ne olduğunu anlamak için onun baktığı yere baktığında gördüğü adamla hızla ayaklandı. Saygısını korumak adına fazlaca yapılı olan adamın önünde eğilirken çocuk, annesinin arkasında görünmez oldu.

"Sonunda gelebildin. Ben de seni bekliyordum. Bu evin gerçekten bir hizmetçiye ihtiyacı vardı artık. Daha fazla idare edemiyorum." Adam hizmetçi kelimesini söylerken yüzünde aşağılayıcı bir ifade vardı. Sanki iğrenilecek bir şey varmış gibi bakıyordu ikiliye...

Çocuk ise bu konuşmadan tam olarak ne anlaması gerektiğinden emin oladığı için sadece onları dinliyordu.

Genç kadın oğlunun yanında bu şekilde bir konuşma gerçekleşmesini istemese de yeni işini kaybetmenin korkusu yüzünden bir şey söyleyemedi.

"Bir an önce işinin başına geçebilirsin. Evde birkaç hizmetçi daha var da ev çok büyük olduğu için yetmiyor. Bu arada arkandaki-"

"Oğlum."

"Ben konuşurken sözümü kesme."

"Kusura bakmayın, bir daha olmaz." Oysaki kadın içten içe sinir oluyordu. Çaresiz olmasa bir an bile bu adama katlanmazdı. Onun kaba ve acımasız olduğunu anlaması için ekstra zeki olmasına gerek yoktu. Şimdiden kavramıştı bunu.

Who are you? | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin