Gecenin devamında Regulus, Olivia'nın bir aydır bunu kendine sakldığını öğrendi. Artık zamanı geldiği için Sirius ile paylaşması konusunda kendini ikna etti. O sırada oğlanlar da Peter'ı zaman konusunda ikna ediyordu. Hepsi evlerine dağılınca ikili yine baş başa kaldı.

Olivia oldukça güzel bir masa hazırladı. En sevdiği tabakları, en beğendiği masa örtüsünü kullandı.
Sirius eşine arkadan sarıldı ve saçlarını öptü. "Bu masa harika gözüküyor ama evlenen biz değiliz Peter evleniyor. Ve evlendikten sonra bize uğrayacağını hiç sanmıyorum hayatım." Olivia güldü. "Bu masa bizim için Sirius."

Sirius eşinin sandalyesini çekip oturmasını sağladıktan sonra kendisi de karşısına oturdu. "Neden üç servis var?" diye sordu merakla. Olivia gergince boğazını temizledi. "Biraz düşünmeni istiyorum." dedi sakin kalmaya çalışarak. Sirius bir süre sessiz kaldıktan sonra yüzü yıkılmış bir hal aldı.

Kumral cadı karnını tuttu. Onun varlığı bu kadar yıkıcı bir etki yaratmak zorunda mıydı yani? "Sirius... böyle bir tepki vereceğini düşünmemiştim." dedi titreyen sesiyle.

Oğlan dehşetle eşine baktı. Hızla kalktı ve önünde durup diz çöktü. Olivia'nın ellerini tuttu. "Olivia? Nolur ağlama. Eğer Regulus'un bizle yaşamasını istiyorsan yaşasın ama-" Olivia kaşlarını çattı.

"Ne?"

"Ne?"

"Sirius, üçüncü servis Regulus için değildi." Sirius hayretle ona baktı. "O zaman Ja- Bir dakika. Ne?" yüzünde şaşkınlık ve mutluluk dolu bir ifade vardı. "Gerçekten mi?" diye sordu gülerek. Olivia gülümseyerek başını salladı. "Baba mı oluyorum?" diye sordu inanamayarak. "Evet!" dedi Olivia hevesle. Sirius karısının karnındaki ellerini çekti ve yanaklarını tutup onu öptü. Sonra ellerini beline sararak onu iyice kendine çekti.

"Olivia bana dünyaları bahşediyorsun. Teşekkür ederim." dedi titreyen sesiyle fısıldayarak. Olivia ona iyice sarıldı. "Seni seviyorum Sirius. Umarım bebeğimiz de sana benzer." dedi gülerek. Sirius başını salladı "Hayır sana benzemeli. İki tane Olivia'm olursa dünyalar benim olur. Hatta üç daha güzel, dört de olur!" Olivia gözlerini devirdi ama gülümsüyordu. "Yavaş ol şampiyon. Kuluçka makinesi değilim."

...

"Voldemort Hogwarts'taymış. Savaş gerçekten başlamış çocuklar. Acele etmemiz lazım. Çabuk olun ve evden çıkın. Evdekilere veda da edin. Bir daha göremeyebilirsiniz." dedi Moody'nin patronusu.

Olivia'nın hamile olduğu haberini sadece Sirius biliyordu. Savaş tamamen bitene kadar söylemek istememişlerdi. Ve anlaşılan bugün bitiyordu.

Sirius evden çıkmadan önce karısına son kez yaklaştı. Güzel yüzünü öpücüklere boğdu ve karnına indi. İki eliyle okşadı ve bebeği de öptü. "Sonra görüşürüz birtanem." dedi ve karısına döndü yeniden. "Ben de gelmeliyim." dedi Olivia. Sabahtan beri aynı şeyi tartışıyorlardı. "Güzelim. Yine aynı şeyi söylüyorum, siz evde kalmalısınız. Kendini düşünmüyorsan onu düşün." dedi eliyle bebeğe dokunarak. Olivia ofladı ve ona sarıldı. "Seni bırakmak istemiyorum." dedi şekeri alınmaya çalışan küçük bir çocuk gibi. "Hayatım, bir kere daha söylüyorum. Beni bırakmıyorsun. Eve geri döneceğim. Hem birazdan Lily ve Alice gelecek." dedi onu neşelendirmeye çalışarak. "Tanrım, Lily'yi o kadar çok özledim ki biraz daha görmeseydim aşerecektim." Sirius güldü ve çıkmadan son kez eşini öptü.

Evden çıktığında aklı eşi ve bebeğindeydi. Bu savaştan sağ çıkacağına söz vermişti kendine. Onlar için. demişti. Hogwarts'a cisimlendiğinde ölüm yiyenlerin daha kalkanı kıramadığını gördü. Etraftaki tanıdık yüzlere selam verdikten sonra hasret olduğu sesi duydu.

The Secret | Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin