Jimin ise, ne kadar da yakın arkadaşlarmış, diye düşündü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jimin ise, ne kadar da yakın arkadaşlarmış, diye düşündü. Oysa ki onun yanında hiç de öyle davranmamışlardı. Kendi de pek ihtimal vermemişti. Taehyung Jungkook'a göre çok daha sessiz ve korkunç duruyordu. Aralarındaki daha çok, abi kardeş ilişkisi gibi duruyordu.

Sağından gelen ayak sesleriyle o anki düşüncelerinden sıyrılıp koridora döndü. Nihayet ki Jungkook peşindeki Taehyung'la içeri girebilmişti.

Taehyung koltuklardan birine yayılırken diğeri de aynadan gömleğinin yakasını düzeltiyordu.
"Hazır mısın?"
"Ah, çantamı almam lazım, bir dakika."
İkili, daha önceden kararlaştırmışlar gibi kollarını göğsünde bağlamış; misafir odasına doğru koşan çocuğu izliyordu. Şimdi, ikisinin de kusursuz yüzünde farkına varmadıkları muzip bir gülümseme takılıydı.

——

"Bıraktığın için teşekkür ederim."
"Sorun değil, birlikte yaşayacaksak her gün benimle gelmeye alışmalısın."
"Tabii, düşüneceğim."

Sahne aldığı mekanda hafta sonları barmenlik yapmaya başlayacaktı. Dün gece teklif etmişler ve denemek için yarın gelebileceğini söylemişlerdi.

Birkaç saattir yakın zamanda işten ayrılacak olan barmenden genel geçer şeyleri öğrenmekle uğraşıyordu, yorgunluktan ağlayacak kıvama gelmişti. İş arkadaşından kısa süreliğine hava almak için izin isteyip, büyük bir istekle, kendini o boğucu mekandan dışarı attı. Hava kararmaya başlamıştı. Telefonunu cepinden çıkarıp üzerinde küllük duran, cilası çıkmış sehpanın üzerine koydu. Jungkook'u arayıp aramamak arasında gidip geliyordu. Hem fena mıydı? Soğukta otobüs beklemek zorunda kalmayacak, rahatça işine gidip gelebilecekti. Yattığı oda da kendi odasından daha büyük ve konforluydu, istediği gibi düzenleyebilirdi. Bu, ve bu gibi düşünceler yeterince mantıklı geliyordu. Taşınmamak için hiçbir karşıt sebep yoktu. Bir tek ev arkadaşlarıyla iyi geçinmeliydi. Evdekilerin suyuna gitmeliydi, bir de tamamen evsiz kalmakla uğraşmak istemiyordu. Oturduğu dairenin boşalttığı gibi doldurulacağına adı gibi emindi. Tanrım Itaewon'da yaşıyordu.

Kendini kısa çaplı bir hülyaya kaptırdı. Hülyasında:
'Jimin kıyafetlerini camdan aşağı atan Jungkook ve Taehyung'a ifadesiz gözlerle bakıyordu. Bir yandan eşyalarını nakliye arabasına sıkıştırmakla uğraşırken bir yandan da eski ev sahibini evi tekrar ona vermesi için ikna etmeye çalışıyordu.' Aklına dolan sahneyle yüzünü buruşturdu. Bir ürperme gelmişti. Düşüncelerin korkunçluğundan mı, yoksa havanın soğukluğundan mı bilemedi.

Evet, daha da kafasını iğrenç düşüncelerle bozmadan Jungkook'u aramalıydı.

Telesekreterin devreye girmesiyle telefonu kulağından çekip cebine koydu. Daha fazla üşütmeden içeri girmeliydi. Herhalde bunu yapabilirdi, değil mi?

——

Son arayışının ardından yaklaşık iki saat geçmişti. İş arkadaşlarına tek tek selam verdi. Önlüğünü çıkarıp askıya astıktan sonra derin bir nefes alarak kapıdan çıktı. Bitirmenin verdiği rahatlamaydı bu. Tam telefonunu çıkarıp Jungkook'u çaldıracakken korna sesini duymasıyla karşısında farları yanan arabaya döndü. Işıklardan dolayı başlarda yüzün kime ait olduğunu seçemese de sonradan Jungkook olduğunu anlamıştı. Yüzünde beliren koca gülümsemeyle arabaya koştu.

Arabaya bindikten bir süre sonra kısa ve sık alıp verdiği nefesi dikkatini çekmişti. Oysaki koşmak bile sayılmazdı, neydi nefesinin bu kadar hızlanmasını sağlayan? Şaşkın gözleri çoktan ona bakmakta olan irislerle buluşunca kendini bir garip hissetti.

"Aslında ben de tam seni arayacaktım, hyung."
"Kusura bakma, bugün klinik biraz yoğundu."

——

Eve varana kadar hiç konuşmamıştık. Bu sessizlik evin girişine gelene kadar kendini korudu.

"Hoş geldiniz!" Taehyung'la Jungkook'un sarılması bitince Taehyung belimden hafifçe itekleyerek beni salona kadar geçirdi. Önde olduğum için ilk oturdum, onlar da yanıma dizildiler. Taehyung ve Jungkook tarafından özel alanım işgal edildiği için gerilmeden edemedim. Her seferinde yanımda bitmeleri gözümden kaçmasa da Taehyung bunun üzerine düşünmeme fırsat vermeden söze atıldı.

"Öyleyse, buraya kadar gelmen burada kalmayı kabul ettiğin anlamına mı geliyor?" Kararlılıkla başımı salladım.

"Evet. Teklifinizi biraz düşününce gerçekten herkes için yararlı olacağı kanaatine vardım. İsterseniz evin temizliğini de ben üstlenebilirim. Beni iş yerime kadar bırakacağınızı söyleyince, iyiliklere karşılık sadece yemek yapmak, biraz rahatsız hissettim."

Taehyung dizinde duran elini çekip bacağıma koydu. Yüzündeki gülümsemeyi izlerken gözlerim ister istemez gözlerine kaydı. Bunun farkındaymışçasına gözlerini üzerimden çekmeden konuşmaya başladı.

"Önemli değil yapmak zorunda değilsin." Bu kararlılığım nereden geliyordu bilmiyordum ama başımı hayır anlamında sallayıp elimi bacağımda duran elinin üzerine koydum.

"Her iyiliğin bir karşılığı olmalı. Hem iyilik yapan iyilik bulmalı, derdi annem. Lütfen, biraz da benim size yardım etmeme izin verin." Taehyung'un gülümsemesi tekrar yüzüne geldi ve ellerimiz birbirine kenetliyken diğer eliyle de saçlarımı karıştırdı.

"O zaman yarın evinden eşyalarını alması için nakliyeyi arayalım."

"Teşekkür ederim!"

——

Yanımda üstümdekilerden başka kıyafet bulunmadığı için Jungkook'un verdiği pijamayı giyip tekrardan yanlarına, salona gittim.

Yürürken çıkardığım seslerden olsa gerek ikisi de yüzlerini televizyondan ayırıp beni süzmeye başlamıştı.

"Bu pijamayı en son on dokuz yaşındayken giymiştim. İstediğim üniversiteye girebildim diye Taehyung almıştı."

Tavşan dişleri tekrar ortaya çıkmıştı, gözlerindeki ilgiyle sevdiği adamın gözlerine bakıyordu.
"Hatırlıyor musun?"

"Birlikte ilk yaşamaya başladığımız zamanları nasıl unutabilirim ki."

VminKook / Except UsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin