53.Bölüm:'Bekleyeceğim'

En başından başla
                                    

"Seni öldüreceğim. Anka'yı da bu şekilde bitireceğim." dedi Yılmaz. Kahkaha attım.

"Bizi ayrılıkla korkutamazlar. Ölümden korksaydık aşık olmazdık." dedim, şarkı sözünü mırıldanarak.

Cebinden bana ait olan cüzdanı çıkardı. İçinden de Asena'mın fotoğrafını. Fotoğrafa bakıp gülümsedi. "Güzel kadın. Onun güzel tenine zarar vermek istemediğimden sizi tek tek öldüreceğim. Benim olmasını isterdim." Ellerimin bağlı olmasını ya da altımda sandalye olmasını umursamadan ayağa kalkıp Yılmaz'a kafa attım. Yere düşmüştü. "Kes lan sesini!" Kollarımdan biri tutup çekince arkamı dönüp karnına tekmeyi savurdum. "Tutsanıza!" dedi Yılmaz'ın sağ kolu olduğunu düşündüğüm şerefsiz. Kimse bana yaklaşamıyordu.

Ensemde hissettiğim sızı ile arkama döndüm. Yine enjektörü saplamışlardı. Hemen ardından karnıma değen sert cisimle iki büklüm olmuştum. İlk darbeydi ve sonrası da gelmişti.

Tekrar ayağa kalkacağımı düşünerek ayaklarımı da bağlamışlardı. Birkaç demir sopa darbesiyle yıkılacağımı düşünmüş olmalılar. Beyinsizler.

Yılmaz, Asena ile konuşmaya gitmiş ve şimdi de dönmüştü. Giderken yüzü gülüyordu ama şimdi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sırıtmaya başladım. "Ne oldu?" dedim. "Lafları ağzına tıktı değil mi?" Gülümsemem genişlemişti. "Güzel laf giydirir, benim sevdiğim kadın." Yumruklarını sıkmıştı.

"Anka'dan korkuyorsun." deyip kahkaha attım. Yüzümdeki yaralar sızlayınca daha küçük çaplı güldüm. Yüzüme sert bir yumruk yiyince gülüşlerim çoğaldı. Ağzımda biriken kanları tükürüp yüzümü Yılmaz'a çevirdim.

"Ben ölürüm ya da ölmem ama senin kellen gidecek. Abinden daha kötü bir ölüm yaşayacaksın." Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Yerdeki demir sopayı eline aldı.

"Seni, beni öldür diye, yalvartacağım." dedi, kızgınlıkla.

"Yaşamak için yalvarmadım, ölmek için de yalvarmam." dedim, gülümseyerek.

💪

Kaç saat veya kaç gün geçtiğinden bihaberdim. Ama az zamanım kaldığını biliyordum. Vücudumdaki herbir nokta sızlıyordu. Asena'yı çok özledim. Çok ağlamış mıdır? Ağlamasın, ölürüm.

Sağ gözümün üzerindeki baskı nedeniyle gözümü açamıyordum. Kolumu kaldıracak halim yoktu ama yine de kimse yanıma yaklaşamıyordu.

"Sana verilen süre doldu. Artık gitme vaktin geldi." dedi Yılmaz. Yanındaki adamın elinde bomba düzeneği vardı. Bana yaklaşıp sandalyenin altına yerleştirmeye başladı.

"Asena ile konuşmak istiyorum." dedim. "Telefon ile konuşmak mümkün değil." dedi adının Asım olduğunu öğrendiğim, sağ kol. "Video da olur. Son kez Asena'ya bir şeyler söylemek istiyorum." dedim. Sessiz kalmıştılar. Başımı kaldırıp ters ters baktım. "Duymadınız mı lan beni? Asena için video çekeceğim. Hemen şimdi." Sesimi yükselttiğim için boğazım ağırmıştı. Bir şey söylemeden çıktılar.

Beş dakika sonra elinde kamera ile biri girmişti. "Çok uzun sürmesin." dedi. "Tamam. Başlattıktan sonra siktir ol. Yalnız kalmak istiyorum." Başını aşağı yukarı salladı. "Yüzüme su dök. Şu kanları temizle de öyle git." Yaklaşıp yerdeki suyu aldı. Dışardan biri şu konuşmaları duysa ve karşımdaki itin bana itaat ettiğini görse kaçırılan kişinin ben olduğuna inanması mümkün bile değil.

Yüzümü silip geri çekildi. "Beş dakika içinde geri gelirim." deyip çıktı. "Gel zaten çok özlerim." dedim. Kamera başladığını belli edince karşıma baktım.

Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna' Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin