Sabaha karşı uykuyla uyanıklık arasındayken bir ses duydum. Güneş doğmak üzereydi. Oda hala karanlıktı. Doğrulup sessizce etrafa göz gezdirdim. Daha görmeden orada olduğunu anlamıştım.
"Burada ne işin var?"
"Uyandırmak istememiştim."
Başucu lambasını açıp oturdum.
"Saat sabahın körü."
"Biliyorum."
İfadesizce karşımda duruyordu. Ona karşı kaba olmak istemiyordum ama öfkeliydim. Nedenini bilmiyordum.
"Nathan kalmamış."
"Neden kalsın ki?"
"Ben de gideyim."
Bir şey demedim. Böyle soğuk davranmak benim de hoşuma gitmiyordu.
Kapıyı arkasından sessizce kapattı. Kırıldığını anlamıştım. Ama düzeltmek için bir şey söylemedim. Söyleyebilirdim ama söylemedim. Ben de kırılmıştım. Bunu anlaması gerekiyordu.
Sabah erkenden uyandım. Kahvaltı yapıp eşyalarımı topladım. Çıkış yaptım. Eve kadar otobüsle gittim. Annem evde değildi. Her zamanki gibi. Ama kapının önünde kocaman bir buket vardı. Bir sürü kırmızı gül. Üstünde de bir kart vardı.
"En kısa zamanda iyileşmen dileğimle. Nathan."
Kibar biriydi. Çiçekleri içeri alıp vazoya koydum. Hemen banyoya girdim. Düşünceler beynimde uçuşuyordu. Nathan'la birbirimizi uzun zamandır tanımıyorduk. Daha önce pek konuşmamıştık. Hiç böyle yakın olmamıştık. Her zaman gözümün önündeydi. Böyle biri olduğunu hiç bilmiyordum.
Banyodan çıkıp saçlarımı kuruttum. Üzerime eşofmanlarımı giyip mutfağa indim. Annem gelmişti.
"Elena."
Bir şey demeden öylece bana bakıyordu. Gerçekten endişeli görünüyordu.
"Ne kadar endişelendiğimle ilgili uzun uzun konuşmayacağım. Nerede olduğunu bilmek hakkım değil mi? Tanrı aşkına. Ben senin annenim."
"Üvey annem."
Yüzü kıpkırmızı oldu. Elleri titriyordu. Kontrolü kaybettiğini görebiliyordum.
"Bunca zaman sana baktım. Seninle ilgilendim. Baban gittiğinde..."
"Babamı bu işe karıştırma."
"Ama her şey onunla ilgili. O bizi terk etti. Ben önemli değildim ama sen onun öz kızısın."
Mutfağa gitmeye çalıştım ama izin vermedi.
"Konuş benimle. Benden nefret ettiğini biliyorum. Ama sana iyi bir anne olabilmek için çok uğraştım. Seni sorumluluğum altına almak hayatımda yaptığım en güzel şeydi."
"Ah yapma ama. Benden nasıl da tiksindiğini biliyorum. Bir an önce reşit olmamı ve bu evden defolup gitmemi istiyorsun. Başına açtığım onca beladan dolayı taşınmak zorunda kaldık. Hem de 2 kez. Bunlardan hoşnut olduğunu söyleme bana."
"Sen benim kızımsın. Senin için her şeyi yaparım."
"Ben senin üvey kızınım. Ve sen hiçbir zaman benim annem olmayacaksın. Benim annem öldü."
"Biliyorum. Çok üzgünüm."
"Üzgünmüş."
Merdivenleri çıkıp kapımı çarptım. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bu evden gitmeliydim. Ama nereye gideceğimi bilmiyordum. Reşit değildim. Param yoktu. Kimse bana iş vermezdi. Okulu bitirmem gerekiyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Efendileri : Vampirler ve Kurtadamlar
VampireTüm Hakları Saklıdır© Yayımlanma Tarihi: Nisan 2015