Siz: Bilmem, Bilinmeyen olarak senden böyle cümlelere alışmıştım ama Rüzgar olarak bunları demen tuhaf geldi.
Siz: Sonuçta yüz yüze bakacağız ve senin Bilinmeyen olduğunu biliyorum şu anda.
Rüzgar: Bu cümleleri sana kurabilmek için ne kadar beklediğimi tahmin edemezsin, Gamze'm.
Siz: Diyecek bir şeyim kalmadı.
Siz: "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarırmış" demişler, boşa değilmiş.
Siz: İkna oldum.
Siz: Neyse,
Siz: Karşımda pataklamam gereken bir çocuk var.
Siz: Okulda görüşürüz, olur mu?
Rüzgar: Olur Gamze'm,
Rüzgar: Ama fazla pataklama çocuğu.
Siz: :)
Rüzgar: Anladım ben.
Rüzgar: Okulda görüşürüz, Gamze'm.
Siz: Görüşürüz, Rüzgar.
Telefonu kilitleyip yanıma bıraktım. Kucağımda yatmış, uzun kirpikleri ardından bana bakan Emir'i kollarından tutup yatağa yatırdım ve gıdıklamaya başladım.
Küçük elleriyle beni durdurmaya çalışması onu daha da çok gıdıklamam için beni teşvik ediyordu. "Gamze, Emir! Kahvaltı hazır," diye seslenildiğinde durdum ve nefeslendim. Emir, durmamı fırsat bilip yerinden doğruldu, yataktan inip koşarak odamdan çıktı. Gülerek yataktan kalktım ve banyoya geçtim.
İhtiyaçlarımı giderdikten sonra elimi yüzümü yıkadım ve odama geri döndüm. Üstümü değiştirdim, saçlarımı tarayıp topuz yaparak odadan çıktım.
Mutfağa geçip sandalyelerden birine oturdum. "Günaydın anne."
" Günaydın, Gamze'm."
"Hadi beni Emir uyandırdı, sen neden erken uyandın?"
"Bir saatliğine işe gitmem gerekiyor."
"Emir ne olacak?"
"Nehir ablana bırakacağım sanırım." Nehir ismini duyunca Emir sevincini belli eden bir el çırpışı yaptı. Tabii ki arkadaşına gideceği için çok mutlu olmuştu.
Kahvaltımı bitirdikten sonra çantamı hazırladım. Annem beni okula bırakacağı için acele etmiyordum. Zaten erkendi, derse daha bir saat vardı.
Emir'i aşağıya indirdim ve Nehir ablaya teslim ettiğimde arkadaşına sevinçle sarıldığını gördüm.
Yeniden yukarıya çıktım. Annemle birlikte evden çıkıp arabaya bindik. Kemerimi taktım ve sırt çantamı kucağıma aldım. Araba hareket ettiğinde radyoyu açtım, sesi hafifçe artırdım ve telefonuma baktım.
Siz: Okula erken gelmeye ne dersin?
Siz: Ben şu an yoldayım mesela.
Biraz bekledim. Çok geçmeden Rüzgar çevrimiçi oldu ve yazmaya başladı.
Rüzgar: Diğerleri gelene kadar yalnız kalmak istemiyorsan, gelirim.
Rüzgar: Ama on beş dakika beklemen gerekecek.
Siz: Sorun değil, ben de ancak okula varırım.
Siz: Okul bahçesinde buluşalım, olur mu?
Rüzgar: Olur tabii, Gamze'm.
Gülümseyerek telefonumu kucağıma koydum. Annem şüphelenmesin diye başımı çevirdim ve camdan dışarıyı izlemeye başladım.
Her defasında "Gamze'm" demesi hoşuma gidiyordu. Sevmediğim ismimi bana sevdirmişti. Yıllardır sadece Ebrar ismimi kullanırdım ama onun sayesinde Gamze ismini sevmeye başlamıştım.
Düşüncelere dalmışken okul bahçesine vardık. Kemerimi çözüp annemin yanağını öptüm ve arabadan indim. Sırt çantamı tek omzuma atıp telefonumu elime aldım, bahçedeki çardaklara doğru yürüdüm. Bir arabadan gelen ses duyduğumda başımı kaldırdım, Rüzgar'ın arabası gelmişti.
Çardaklardan birine geçip oturdum, çantamı masaya bıraktım ve arkama yaslandım. Saatime baktım. Rüzgar ile mesajlaşmamın üzerinden on dakika geçmişti. Gelmesi an meselesiydi.
Vakit geçsin diye şeker patlatmaca oyununu oynamaya başladım. Oyuna daldığım sırada adım sesleri duydum. Başımı kaldırdım, Rüzgar gelmişti. El salladığımda yönünü çevirip bana doğru ilerlemeye başladı.
"Günaydın, Gamze'm."
"Günaydın."
Yanıma oturdu, o da çantasını masaya bıraktı. Tam konuşacakken telefonlarımıza art arda gelen bildirimler bizi susturdu. Telefonumu elime aldım, gruptan mesaj gelmişti.
Muhabbet Kafesi ☕️
Yaman kişisi gruba +90 232 *** ** ** kişisini ekledi.
Yaman: N'aber lan, en sevdiğim karaktersizler?
**+90 232 *** ** : Karaktersiz senin olmayan kardeşindir.
Yaman: Haspam!
Yaman: Pişman etme seni gruba aldığıma. İzmir'e dönene kadar uslu dur.
Numaraya tıkladım ve Ege'nin numarası olduğunu fark ettim, hemen kaydettim.
Ege: İzmir'e döneceğimi kim söyledi?
Yaman: Nasıl yani?
Yaman: Rüzgarım, ne diyor bu?
Rüzgar: Kaydını bizim okula aldırmış.
Yaman: Şerefsiz! O yüzden habersiz geldin değil mi?
Yaman: Rüzgar veya baban öğrenirse kaydını aldırmazlar diye.
Yaman: Çakal.
Ege: :)
Ege: Başıma gelecekleri bildiğim için habersizce yaptım.
Yaman: Tufan amcanın imzasını nasıl yaptın peki?
Yaman: Velinin imzası gerekiyor diye biliyorum.
Ege: Babamın imzasını yıllardır taklit ediyorum, kardeşim.
Yaman: Oha.
Yaman: Oha.
Yaman: Akıllıca.
Yaman: Artık Sayısal 11. sınıf olarak bizim okuldasın yani?
Ege: Yes!
Yaman: Aman, eksik kalsaydın keşke.
Yaman: Niye geldin ki?
Ege: Kıskanma lan.
"İçimden bir ses, Yaman ve Ege'nin tartışmalarının en çok bizim işimize yarayacağını söylüyor," dedim Rüzgar'a bakarak.
"Bana da öyle geliyor."
🍓🍰
Bölüm Sonu.
Kırk ikinci bölümümüzü nasıl buldunuz?
Bölümün gecikmesi için lütfen kusura bakmayın; bir türlü yazamadım. Daha erken yazıp yayınlasaydım, bayram günü de bir bölüm gelecekti ama şu anda o durum biraz sallantıda gibi.
Şimdiden herkesin Kurban Bayramı'nı kutluyorum. Bayramınız mübarek olsun. Dilediğim, bayramınızı sevdiklerinizle geçirmeniz.
Rüzgar ve Gamze arasında biraz daha diyalog yazmak için bu bölümde daha fazla yer verdim. Tabii, Ege'nin gelişi Yaman'ı panikletince onlara da yer vermeden olmazdı.
Yaman ve Ege'nin atışmalarını sabırsızlıkla bekliyorum.
Yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın.
💌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saman Sarısı | Texting
General FictionGözlerini kırpmadan bana bakarken dudaklarımda yavaşça bir tebessüm oluştu. Bağdaş yaptığımız bacaklarımız birbirine değerken dayanamayıp konuştum. "Böyle susarak birbirimize bakmaya devam mı edeceğiz?" Dudağının kenarından başlayan gülümseme tüm du...
S.S. - 42.Bölüm
En başından başla