"Paralama artık kendini bu kadar senin bir suçun yok bunu herkes görüyor. Zihni değişebilir kalbi hâlâ aynı Hande bunu da değişmeye kimsenin gücü yetmez. Yapacak bir şey yok."
Doğruldu Leyla tekrar. Elini Hande'nin omuzuna pohpohlayıp, "Herkese kahve yapıyorum" dedi. Hande, anında ablasının cümlesini düzelterek ondan aldığı cesaretle gülümsedi. "Herkese değil abla Zehra'ya meyve yada çay getirebiliriz. Kendisi seçsin." Dönüp yanında oturan, dudaklarını bükerek sahte küskünlük edasıyla onu izleyen kadına baktı. "Ne?"
"Meyve istemiyorum" dedi Zehra. Hande ablasına yardım için ayağa kalkarken eğilip Zehra'nın çenesini tuttu. "O zaman çay ama kaçışın yok yatmadan önce meyve yiyeceksin."
Zehra hiçbir şey söylemedi. Doktoru önermişti nasıl olsa mecbur yiyecekti. Hande'nin peşinden bakarken Havin hanımın sesi dikkatini çekti.
"Zehra, kimseyi dinlemez o ama seni dinler. Kaç gündür uyumuyor bilmiyorum ama gözlerinin altı çökmüş uykusuzluktan, hala da direniyor uyumamak için bunun farkındayım. Bugün ne yap ne et uyumasını sağla olur mu yavrum?"
Başını salladı Zehra. Evet dün de uyumamıştı Hande, bir evvelsi gün onunla beraber uyuduklarında da sabah uyandığında uyanık bulmuştu onu karşısında. Bu gidişle bir yerlerde bayılacaktı. Kendi kendine gülümserken elleri karnının üzerine gitti.
"Sakın halana benzeme bak beni delirtme büyüdüğünde."
Bu söylediğini odadaki kimse duymamıştı. Sessizce karnını okşarken kendi kendine konuşmayı bırakıp etrafı izlemeye başladı. İkizler insanın neşesini yükseltiyordu. Sürekli didişip sonra sarılıyor ve bu döngü hep devam edip duruyordu...
"Hande, sence Kerim nerede olabilir?"
Leyla kahveleri tepsiye yerleştirirken Hande de Zehra'nın çay bardağını diğer fincanların yanına koyup ablasına baktı. Hiçbir fikri yoktu. Uzun zamandır kopmuşlardı Kerim'le ama onu hissedebiliyordu hâlâ. Üzgündü ve tek bildiği şey buydu genç kızın.
Leyla, kardeşinin gözlerinde gördüğü belirsizlikle başını sağa sola sallayıp eline aldığı tepsiyle birlikte mutfaktan çıktı. Hande ise bir süre daha kalabalıktan uzak tek başına sırtını yasladığı tezgahların önünde durup karanlık pencereden bahçeyi izledi.
Nerdesin sen Kerim?
*
Odasındaydı Hande, Zehra ve Kerim'in odası da yan odadaydı. Dönüp duruyordu odada, uyuyamıyordu asla. Son günlerde üst üste çok şey yaşamıştı ve elinde değildi, sürekli eskileri hatırlayıp durmaktan uyuyamıyordu.
Öğürtü sesleri duyduğunda durduğu pencerenin önünden ayrılıp Zehra'ların odasına gitti. Banyonun kapısı açıktı. Zehra klozetin dibine çökmüş öğürüyordu.
Hande panikle yanına oturdu kızın ve saçlarını yüzünden geri alarak avucunu ıslak olan alnına bastırdı.
"Git beni böyle görmeni istemiyorum" dedi Zehra, eliyle koluna bastırıp onu uzaklaştırmaya çalışıyordu ama Hande'nin gitmek gibi bir niyeti yoktu. Hızlıca ayağa kalkıp banyoya bakındı ve havluların içinde olduğunu düşündüğü dolabı açıp oradan küçük bir havluyu aldığı gibi ıslatarak Zehra'nın yanına geri döndü.
"Şununla yüzünü sil lütfen. Soğukluğu iyi gelecek."
Zehra hâlâ ondan uzak durmaya çalışıyordu. Hande kız klozetten uzaklaştığı anda kapağını indirerek sifonu çekti ve elini kalkması için Zehra'ya uzattı.
"Gel hadi yüzünü yıkayalım."
"İnatçısın değil mi?" diye sordu Zehra, sinirlenmeye çalışsa da gülümsüyordu. Hande'nin yardımıyla ayağa kalkıp lavabonun önüne geçti. Hande, musluğu açarak avucuna doldurduğu suyla yüzünü yıkadı. Serin su gerçekten de iyi geliyordu. Zehra, yorulduğunu hissettiğinde başını gerisin geriye arkasında duran kadının omuzuna yasladı.
"Tek ihtiyacım olan şey gece uyanmadan soluksuz bir şekilde uyku uyumak."
"Hadi seni yatıralım o zaman" dedi Hande ve musluğu kapatıp aldığı temiz havluyla Zehra'nın yüzünü kuruladı.
Banyodan çıktıklarında Zehra beline sarılmış öylece duruyordu. Yatağa gitmek gibi bir niyeti yoktu. Başını kaldırarak Hande'nin yüzüne baktı.
"Seninle uyuyabilir miyim?"
O uyuyamıyordu gerçi ama Zehra'yı uyutabilirdi. Bu yüzden de gülümseyerek başını ileri geri sallayıp yatak yerine kapıya yöneldi.
"Odam emrinize amade hanımefendi."
Gülümsedi Zehra, yan odaya geçip Hande'nin de yardımıyla yatağın soluna yattı ama bu sefer de genç kızın elini bırakmadan, "Sende yanıma yatıp bana sarılır mısın?" diye sordu. Aklına Havin hanımın söyledikleri gelmişti bir anda. Onu uyutmadan uyumayacaktı. Hande yanına yatıp sırtından ona sarıldığında Zehra kadının karnının üzerindeki elini tutarak parmaklarını parmaklarının arasına geçirdi.
"Uyuyacak mısın yoksa küçük Baladın'la birlikte size ninni mi söyleyeyim?"
Kıkırdadı Hande. Yüzü arkadan Zehra'nın saçına gömülüydü. Kafasını öperken, "Bu sözünü yorgun olmadığın bir geceye saklayalım ama şimdi uyuyalım. Bende fazlasıyla yorgunum" dedi.
"Bu güzel o zaman iyi geceler Baladın numara bir."
Hande bir kez daha kıkırdadı.
"İyi geceler numara iki" diye okşadı Zehra'nın karnını, ardından ise genç anneyi omuzundan öperek, "Size de iyi geceler annecik" dedi...
Beklemiyordu ama birkaç dakikanın ardından o da huzurlu bir uykuya dalmıştı....
Biraz da evlen benimle'ye bölüm atalım. Akşam ona da eğlenceli bir bölüm yazacağım yeter kasvet şimdilik :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gör Beni / GxG
RomanceHer şeyimi sana verdim, sevdiğim kadını bile... Bazen bana öyle bakıyor ki, beni tanıdığını hissediyorum. Eskisi gibi bakıyor anlıyor musun, şaşırıp kalıyorum, umutlanıyorum. Ama sonra... Sonra yine buz kesiyor o bakışlar, yine hissizleşiyor, yine...
*12*
En başından başla