Diğerleri de ondan farksızdı. Hepsinde bi düşünce karmaşası vardı. Burak haklı olabilir miydi? Gerçekten hata mı yapıyorlardı?
"Nasıl güvende olsun onun yanında? Asıl onlar birlikte olmaya devam ettikçe Umut durmayacak Burak. Her seferinde oyunlarının seviyesi kötüleşecek. Bu işin nereye vardığını söylemeyi bırak düşünmek bile istemiyorum."
Demişti Erim.
"Peki Efdal ve Rüya ayrıldığında Umut'un Rüya'nın peşini bırakacağı ne malum Erim? Ayrıca Rüya'yı Umut'un oyunlarından koruyacak biri varsa o da Efdal. Biliyor musun, bugün Rüya'nın uyanma sebebi bile Efdal. O olmasaydı, Umut'un planını asla deşifre edemezdik. Umut'u en iyi tanıyan o ve ne yapacağını o bizden daha bilir. Bunun sayesinde bugün Rüya uyandı. Bu arada, belki siz bilmiyorsunuz ama Efdal her gün buraya geldi. Vazgeçmeden, bıkmadan her gün geldi."
Duydukları ile bir şok daha yaşamıştı odadakiler. Ne yani Efdal her gün burada mıydı? Nasıl görememiştiler onu? Öğrenecekleri şok edici başka bir şey daha kalmış mıydı? Arkalarından bunca olay dönmüştü ve hiçbirinin ruhu duymamıştı.
Hiçbirinden çıt çıkmıyordu. Konuşamıyorlardı çünkü söyleyecek bir şey bulamıyorlardı. Hepsini kafasında aynı düşünce vardı. Yaptıkları aslında çok mantıksız geliyordu şu an. Rüya'yı Efdal'den ayırmak onu daha kötü etkilerdi, bunu yeni yeni anlamaya başlamışlardı.
Efdal'in ise hiçbirinin yüzüne bakmaya yüzü yoktu. Çok utanıyordu çünkü kendisini suçlu hissediyordu. Burak ne derse desin onlara hak veriyordu. O da Rüya'nın hayatından sonsuza kadar çıkmayı düşünmüştü.
"Haklıydılar Burak. Ben gerçekten özür dilerim, onu koruyamadım. Ama bir daha bunun olmasına gerçekten izin vermeyeceğim."
Erim sinirlenerek öne atıldı.
"Yani işimizi yine sana güvenerek şansa mı bırakalım? Bunu mu istiyorsun bizden?"
"Hayır Erim lütfen öyle söyleme. Ben artık gerçekten ona bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Yaptığım saçma şeylerin farkındayım. Bir daha olmayacak, yemin ederim."
Tüm bunlar olurken yatakta çektiği ağrıyla savaşan Rüya daha fazla dayanamamış, sesini fazla çıkaramasa da araya girmişti. Olanları anlayamıyordu, bu kavganın sebebini bilmiyordu. Ve şu an bunu öğrenmek de hiç istemiyordu. Şu an istediği tek şey sessizlik ve başındaki kahrolası ağrının def olup gitmesiydi.
"Yeter, ... kesin şunu."
Rüya'nın konuşmasıyla herkes ona dönmüştü. Efdal ise hemen yatağın yanına gelmiş, endişe akan sesiyle diğerlerine fırsat vermeden konuşmuştu.
"Noldu Rüya? Iyi misin, bir yerin mi acıyor?"
"Bir şeyim yok, sadece... odadan çıkıp beni yalnız bırakır mısınız? Lütfen.."
Efdal diğerlerine dönüp odadan çıkmalarını söylerken Rüya onu da bölmüştü.
"Siz çıkın, ben onun-"
"Hayır Efdal, sen de."
"Ama-"
"Lütfen Efdal, yalnız (yutkunma) olmak istiyorum."
"Peki, nasıl istersen. Bir şey istemediğine emin misin?"
"Başım çok ağrıyor... Hemşire-"
Konuşurken nefes nefese kalan Rüya'yı daha fazla konuşturmadan sözünü kesti Efdal.
"Tamamdır güzelim, ben söylüyorum hemen."
Sonra diğerlerine dönerek konuştu ve odadan çıktı.
"Hadi çıkın siz de. Ben hemşireyi çağırmaya giderim."
Çok heyecanlıydı Efdal. Bir sürü sebebi vardı bu heyecanının.
Rüya sonunda uyanmıştı ve onunla konuşmuştu. Onun sesini duymuştu.
Bundan sonra beraber olabileceklerdi ve mutlu olacaklardı.
Ona anlattığı hayalleri gerçekleştirmek için bir fırsatı vardı.
Tekrar yaşama sevinci ile dolmuştu.
Evet, bunlar Efdal'in çocuksu heyecanının bazı sebepleri ve aynı zamanda gelecek plânlarıydı.
Peki kaderin de planları Efdal'inkiyle aynı mıydı?
Bunu henüz hiçbirimiz bilmiyoruz. Onu da okuyup göreceğiz, öyle değil mi?
••••
Bu bölüm birazcık kısa oldu kusura bakmayınnnn
Beğenmeniz dileği ileee
Görüşmek üzereee
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFDALYA
General Fiction"Burada kimse yok ki Rüya." Can'ın sesini duyduğumda bunu çoktan fark etmiştim. Ama daha 1 saniye önce ordaydı. "Ama daha şimdi oradaydı. Nereye gitti ki?" Omzuma değen ellerle ani bir ürkmeden sonra ellerin sahibine döndüm. "Canım bak orada kimse...
37.Bölüm-Heyecan
En başından başla