" Ne demek bize ne? Adam ortalıkta yok. " Yoongi onun bacağına vurmasıyla yüzünü buruşturup bacağını ovmaya başladı.

" Kameralarda bir şey gözükmüyorsa intihar etti diye kabulleneceksiniz. Yani başka nereye gidecek sonuçta? " dedi Taehyung yeni kaybın dosyalarıyla ilgilenirken. 

Yoongi kısaca onaylayıp sordu.

" Siz neye bakıyorsunuz? " Namjoon onun sorusuyla elindeki dosyadan başını kaldırıp konuştu.

" Adamın biri karısını öldürüp kaçmış, onu arıyoruz. " 

" Oruspu çocuğu. " diyen Yoongiyle Taehyung Jungkookun kulaklarını kapattı hemen.

" Bunların götüne sokacaksın silahı sonra da ateşleyeceksin mermi ağızlarından çıkacak. Oruspu çocuğu bunları var ya bunları- "

" Sevgilim Jungkookun rüyasına girecek. " 

" Şuna çocuk muamelesi yapmayın adam 23 yaşında. " dedi Yoongi şikayetle.

" Yine de biden küçük. " dedi Taehyung. Jungkook ise sinirden dilini yanağında gezdiriyordu.

" Tanrı aşkına her şeyi duyuyorum! " Taehyung onun dediğiyle Jungkookun kulaklarından ellerini çekip söylendi.

" İyilik de yaramıyor Amerika veledine. " Namjoon görüşürüz dedikten sonra aramayı kapattı. Saate baktığında yemek saati olduğunu görünce ayağa kalktı.

" Hadi yemeğe. "

-

" E nereye gidiyoruz? " dedi Taehyung, üçü yan yana kaldırımda yürüyordu.

" Kuzenim bir restorant önerdi oraya gidiyoruz. " dedi Namjoon önden adımlarken. Girdikleri restoran sokağı ve hepsinin burnuna dolan kokularla derin bir nefes çektiler ciğerlerine.

" Şu köşedeki herhalde. " dedi Namjoon eliyle sokağın sonunu gösterip. Taehyung başını sallayıp onu takip ederken karşı yolun üzerinde gördüğü bedenle kaşlarını çattı.

" Efendim restoranımıza bekleriz. " Seokjin elindeki broşürleri yoldan geçen insanlara vermeye çalışıyordu. Üzerinde pembe bir önlük vardı. Beyaz pantolon, beyaz gömlek giymişti. O mahalleye cidden yakışmıyordu bu çocuk.

Jungkook gördüğü bedenle kolunu Taehyungun omzuna atıp güldü.

" Seninki değil mi? " Taehyung onun dediğiyle sinirlenmesi gerektiğini düşündü ama seninki deyince içi ısınmıştı.

Namjoon onların neyden bahsettiğini anlamazken gördüğü çocukla konuştu.

" Ah kayıp adamın komşusu. " üçlü Seokjinin olduğu yolun karşısından ilerlerken kafalarını çevirmiş onu izliyordu.

Seokjin uzattığı broşürleri reddeden insanlarla dudağını büzüyor, alan insanlara da genişçe gülümseyip eğiliyordu.

" E hadi gidelim. " dedi Namjoon onları kollarından çekiştirirken. Taehyung zorla giderken arkasındaki neşeli bedene bakmayı da ihmal etmemişti.

Sonunda geldikleri restoranla yemeklerini yemeye başlamışlardı.

Seokjin broşürlere bakmayı bile reddeden insanlara ağzının içinden onları taklit ederek karşılık veriyordu. Bu broşürlerin hepsini bitirmesi gerekiyordu. Bitirmeden giderse restoranın sahibi çok pis azarlardı onu.

" Seokjin Hyung! " yan tarafından duyduğu neşeli sesle yanına döndü. Riki ve yanında bir kaç kişi ona bakıyordu.

" Ah Riki, nasılsın? " dedi gülümseyerek. Riki Seokjine nazikçe sarılıp konuştu.

no time to die | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin