"Neyse," diyerek toparladı ortamdaki garip havayı. "Benimle gel."

San, kendisine uzatılan eli nazikçe kavrayıp oturduğu yataktan kalktı yavaşça.
İkili beraber evin uzun koridorundan geçti el ele, koridoru boylu boyunca kaplayan gömme dolabın aynasındaki Chan da onlarla geldi.

Wooyoung bu sefer kaçırmamıştı gözlerini aynadan, daha doğrusu Chan'dan.

Salona vardıklarında Chan duvardaki aynadaydı, yerde bağdaş kurmuştu ve yüzündeki acı dolu ifade ile bakıyordu ikizine.

"San... Bunu yapmak zorunda değilsin..." derken sesi zapzayıf çıkmıştı.

San ise ikizinin gözyaşlarına aldırmadan kocaman gülümsedi ona, aynaya yaklaşıp yere çöktü, parlak kahve saçları okşadı nazikçe.

"Bir hata yaptım güzelim, bunu telafi etmem lazım. Üzgünüm ama senin bu aynalarda hapsolmana daha fazla izin veremem. Biraz özgürlük ikimize de iyi gelecektir."

"San... B-ben seni çoktan affettim..."

Evet, San affedilmişti biricik ikizi tarafından. Fakat o, kendisini affedemiyordu.
Bu yüzden kendisini sabırla bekleyen mor saçlının yanına adımladı ve ikizini yalnız bıraktı aynada.

Wooyoung yanında duran güzel bedenin beline attı bir elini ve diğer elini de gözyaşlarından dolayı ıslanmış pürüzsüz yanağına çıkardı.
Dudakları birbirlerini bulduğunda o da ağlamaya başlamıştı, dilleri arasına karışan o tuzlu tat sonsuza kadar işlemişti içine.

Yavaşça ayrıldıklarında Wooyoung, ince beli okşamaya devam etti bir süre.

"Kaybettiğim yansımam dediğin, senin diğer yarındı ve sen onu öldürdün. Ve şansa bak, onu öldürdüğün yerde de ben seni öldüreceğim."

San kıkırdadı hafifçe, karşısında hüzünle ağlayan bedenin sesinin böyle ciddi çıkması elbette hoşuna gitmişti.

"Benim için bu kadar uğraşa girmene gerek yoktu," dedi sırıtarak. Sonra birkaç saat öncesinde Wooyoung'u bağladığı sandalyeye çıktı yavaşça.

Wooyoung, San'ın narin boynuna geçirdiği kalın halata baktı sessizce. O halat birkaç saat öncesine kadar kendi bileklerine bağlıydı fakat Chan arkadan çözüvermişti halatı.

Şimdi de ölüme giden ikizinin boynundaki halatı çözmenin planlarını yapıyordu sessizce ağlarken. Hızlı olması lazımdı ama kendisinde o gücü bulamıyordu.
Chan aylardır aynalarda hapsolmaktan çok yorulmuştu ve dinlenmeye ihtiyacı vardı artık...

"Senden nefret edecek kadar çok sevdim seni," dedi Wooyoung.

"Seni seviyorum," dedi San.

Sonra tek bir hareketle altındaki sandalyeyi devirdi, asılı kaldı havada, yüzündeki ufak gülümseme hiç bozulmadı.

(...)

Wooyoung orada kaç saat geçirdiğini bilmiyordu.

Ölü sevgilisinin asılı bedeni gitmesini engelliyor gibiydi.

O bembeyaz boynunun etrafındaki halat kesip kanatmış, morartmıştı değdiği narin teni. Wooyoung gözlerini alamıyordu sevgilisinin boynundan.

Aradan belki saatler, belki günler geçti. Wooyoung bilmiyordu. Bildiği tek şey, ikizlerin artık sonsuza kadar bu dünyadan ayrılmış olmasıydı.

Kapı bir anda yumruklanmaya başladığında kendine gelebilmişti. Dışarıdan sesler geliyor, tanıdık çığlıklar kaplıyordu her yanı.

Wooyoung donmuş gibiydi, evin kapısı kırıldığında bile tepki verememişti.

"Wooyoung! Zalgo aşkına! Wooyoung!"

"Hyung..?"

Hongjoong ağlaya ağlaya eve daldığında gördüğü o korkunç manzara ile duraksadı, şoka girmişti resmen.
Saatlerdir ağladığı için saçlarıyla aynı kırmızı tonuna bürünmüş güzel gözleri kocaman kocamandı, bir San'a bakıyordu bir Wooyoung'a.

Hangisinin daha kötü göründüğüne karar verememişti...

Hongjoong'un bir anda yere yığılan zayıf bedenini çevik bir hareketle kavrayan da onun hemen arkasındaki Seonghwa'ydı. Mingi de gelmişti, başka kimse yoktu.

Wooyoung, Mingi'nin kolları arasında evden dışarı çıkarken merak etti diğerlerinin nerede olduğunu.

Siz de merak etmişsinizdir, ben söyleyeyim hemen: Yunho dikişleri patladığı için hastaneye yatırılmıştı.
Jongho hâlâ baygındı, hatta kaldığı oda Yunho'nun odası ile yan yanaydı.
Yeosang da hastanedeydi onlarla, iki savunmasız bedeni yalnız bırakmak istemeyecek kadar korkuyordu.

Arabaya bindiler, bir sürü olay gelişti.
Karakollar, hastaneler, morglar, cenazeler...

Ama Wooyoung hiçbir şeyi takip edemedi, anlayamadı.

Aklı San'da kalmıştı.

lost reflection ❦ woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin