__Derya'cım bu konulara girmesek. Herkesin özeli kendine kalmalı bence...
  

__Öff be... Çok sıkıcı olduğunu daha önce söyleyen olmuş muydu sana?

__Çoook...

__Demin sana acıyordum ama galiba enişteye yazık olacakmış asıl...

  İkili karşılıklı bir süre gülüştükten sonra, istemeyerekte olsa önlerindeki yemekleri kaşıklamaya koyuldular. Derya ağzına attığı son lokması bittiğinde aklına gelen soruyu sordu hemen.

__Peki düğün ne zaman?Karşılıklı  dökelim şöyle kurtlarımızı...

   Yaren tam arkadaşına cevap verecekken, Nur araya girip,

__Kimin düğünü?

   Normalde bu saatte yemeğe gelmeyen Nur kızların yanından geçerken Derya'nın sorduğu soruyu duymuş, kendini tutamayıp muhabbete bir anda dahil olmuştu.

Sorusuna yanıt alamayınca da elinde tuttuğu yemek tepsisi Yaren'in yanına bırakıp, ikilinin ona çevirdiği hayret dolu bakışlarına aldırış etmeden sandalyesini çekip yanlarına oturmuş sorusunu tekrarlayarak beklemeye koyulmuştu.

__ Kimin düğünü?

   Nur, Mete'nin son zamanlarda  Yaren'e çok  tuhaf davrandığının farkındaydı. Önceleri onu kızdırdığı için son derece memnunken, sonradan içine bir kurt düşmüştü. Bu adam bu kızla neden durduk yere bu kadar uğraşma gereği duyuyordu.

   Bunun üstüne çok kafa yormuş, sonunda da gölgeciklerinin ona fısıldadığı vesveseye takılıp kalmıştı. Yoksa Mete aşık mı olmuştu bu kıza?

Bu düşünce aklına düştüğünden beri, sürekli beyninin içinde dönüp duruyor kalbine bir atım bile huzur vermiyordu.

Şimdi tüm bunların üzerine Derya'nın sözlerini de duyunca iyice kontrolünü kaybetmişti genç kız.

Yoksa üstüne para verseler oturup onlarla yemek yemeye tenezzül etmezdi.

Derya ilk şaşkınlığını atlatır atlatmaz, karşısında vereceği cevabı sabırsızlıkla bekleyen Nur'a bakıp,

__Yaren ...

Deyip kıkırdamaya başladı. Nur'u biraz süründürmek istiyordu. Sonra önünde duran elmasından kocaman bir ısırık kalıp çiğnemeye koyuldu.

   Nur Derya'nın yarım bıraktığı cevabı alma umuduyla Yaren'e çevirdi bakışlarını. Fakat genç kız hiç bir şey olmamış gibi yemeğini yemeğe devam ediyordu.
__Kiminle evleniyorsun?

  Yaren sabırsızca vereceği yanıtı bekleyen kıza yüzünü dönüp uzun ve manalı bir bakış attıktan sonra,

__Siz tanımazsınız... Fakat bu kadar üsteleyip sorduğunuz için söyleyeyim... Adı Hamza...

   Nur duyduğu cevapla derin bir oh çekti. Mete olmadıktan sonra kim olduğu zerrece umurunda değildi aslında. Fakat dişli bir rakibinden kurtulmuş olmanın mutluluğu içinde, kendi menfaatine uygun olan bir dilekte bulundu keyifle.

__Allah bir yastıkta kocatsın...

  Yaren kızın bu haline gülümsemeden edemedi.

__Amin...

__Düğün ne zaman?

__Daha net bir tarih konuşmadık...
Kısmet...

__Çok uzatmayın bence...

  Derya atıldı hemen.

__Evlenmek öyle kolay iş değil Nur hanım... Hep paraya bakıyor...
Sahi  enişte ne iş yapıyor? Mangırı var mı?

__İç mimar... Paran var mı diye hiç sormadım...

__İki gönül bir olunca, samanlık seyran olurmuş...

  Baksen şu Nur'a nasılda destekleyici bir arkadaş olup çıkmıştı bir anda. Derya sırf onu biraz daha kızdırmak için, Yaren'e göz kırpıp

__O dediğin gazoz ağacı, para yoksa ne mutluluk ne de huzur kalıyor insanda... Yaren'cim çulsuzun tekiyse hiç o topa girme bence... Talibinde çok zaten... Şöyle iş güç sahibi biriyle...
 
   Nur oltaya gelmişti hemen. Aşk insanı nasıl da sazan balığına döndürüveriyordu.

__Niye sevenlerin arasını bozmaya çalışıyorsun?Hem Yaren'de çalışıyor ayrıca... İyi de kazanıyor...

  Derya kendisine bu zamana kadar bir selamı bile çok gören bu kızdan hıncını son ana kadar çıkarmak istiyordu.

__Maaşlı çalışanla, patron bir olur mu hiç?...

   Yaren her ne kadar ikilinin bu tatlı atışmalarıyla bir hayli eğleniyor olsa da bu durumu daha fazla uzatmak istemedi.

__Bir karar verdik... Bu saatten sonra artık  dönmek olmaz...Size afiyet olsun... Ben gidip işime koyulayım...

   Nur son derece şen çıkan sesiyle,

__Teşekkürler... Kolay gelsin Yaren'cim...

   Ne Yaren'cim mi demişti o? Yaren kadar Derya'da dumur olmuştu bu hitaba. Hey aşk sen nelere kadirsin böyle.
   Evet ikisi de Nur'un Mete'ye olan ilgisini biliyorlardı. Fakat duygularımın ne denli derin olduğundan bihaberdiler.

  Genç kızın  Mete'ye duyduğu aşkı platonik kelimesiyle tanımlamak oldukça yetersiz kalırdı.

    Zira o daha Mete'yi hiç görmeden aşık olmuştu. İnsan hiç görmediği birine aşık olabilir miydi ki? Olurdu tabii. Mete'ye kör kütük aşık birinden  her gün onu dinlerse olabiliyormuş demek.

  Bu kızın adı Sibel'di. Nur'la  aynı mahallede oturuyorlardı. Nur'dan bir kaç yaş büyük olan Sibel Vedat beyin önceki sekreteriydi.
  Genç kız Mete ile bir dönem küçük bir kaçamak yaşamış, fakat sonrasında kullanılmış bir mendil gibi buruşturulup bir köşeye atılmıştı.

   Başlarda ballandıra ballandıra anlattığı aşk hikayesinin hazin sonu gururuna dokunduğu için, yediği kazığı kendine saklayan Sibel, hayırlı bir kısmet bulduğu an evlenip işinden de doğup büyüdüğü bu şehirden de ansızın çekip gitmişti. Nur terk edilenin hep Mete olduğu yanılgısıyla genç adama olan hayranlığına bir de mağduriyetini eklemiş, kendince adamın yaralarını sarma isteğiyle  dolup taşmıştı.
   Sibel'in bıraktığı sekreterlik pozisyonu için hemen başvurmuş, işe alınması için gelinden gelen gayreti de göstermişti.
   Sonunda istediğini elde eden genç kız için, Mete'yi kendi gözleriyle görmek, sesini duyup onunla konuşmak, gerçek üstü birşeymiş gibi gelmiş tatlı bir rüyanın içinde gibi hissettirmişti ona.
    Yazıkki, ne kadar çabalarsa çabalasın, Mete ona hiç bir zaman Sibel'in anlattığı gibi bakmamıştı. Bu soğuk hallerini hain Sibel tarafından kırılan kalbine yoran Nur, sabırla Mete'nin kendisini ve pek tabii ona beslediği derin duygularını fark edeceği günü bekler olmuştu.

Beklerken de Mete'nin gözüne girmek için elinden geleni yapıyor, kendi işlerinin yanı sırada küçük patronu nerede yardıma ihtiyaç duyarsa istisnasız orada bitiveriyordu.
   Mete'nin tüm huysuzluklarına bitmek bilmeyen kaprislerine hiç şikayet etmeden katlanıyor, karşılığında aldığı küçücük bir teşekkür yahut yarım bir tebessümle mutluluktan havalara uçuyordu.
  

 
  

  
   

 

 
 
   
  

YARENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin