Ağlamaktan gözlerim bulanıklaştı. Elimle beraber artık kalbim de acıyordu. Mutfağın nemi nefesimi kesiyor, gözyaşlarım aktıkça akıyordu. Son olarak tek hatırladığım gözlerimi silip, belimden tutan bir çift el oldu...

Gözlerimi açmak istiyordum fakat kirpiklerimi kıpırdatacak halim bile yoktu. Direniyordum. Birden kapının önünde annem belirdi.

"A.. Annee"

Bakıyordu ve ağlıyordu. Gözüm bulanıklaşıyordu, yüzünü tam göremiyordum. Ama oradaydı. Kolları neden kanıyordu?!

"Annee..."

Yerini teyzem aldı. Bana bakıp gülümsüyordu. Yine ne yapmıştı anneme! Aah lanet olsun, hiçbir yerimi kıpırdatamıyordum. Kahkaha atmaya başladı. Küçükken kaybettigim can yoldaşım Malto elindeydi. En sevdiğim oyuncaktı. Her gece uyuduğum, gördüklerimi anlattığım... O gece onu da kaybetmiştim. Çok üzülmüştüm. Hatta babamın cenazesinde bile o eve girmeyi fırsat bilip günlerce aramıştım onu.

Önce Malto, ardından teyzemin birer birer yok olmasıyla herşeyin bir halüsinasyon olduğunu anlamam bir oldu. Aklıma olanlar geldi. Gözlerimi kırpıştırdım. Yanımdaki bu yüz çok tanıdık geliyordu. Neredeydim ben? Yavaş yavaş her şey yerine oturmaya başladı ve ufaktan sesler duyuyordum.

"Yok bir şey. Bak geçti. Hadi aç gözlerini."

Bu sesin yanağıma dokunmasıyla daha iyi hissediyordum. Aman Allah'ım... İnşallah bu da bir halüsinasyon olmazdı. Ses Demir 'indi.

"Hadi bak ben yanındayım, olacağımda."

"De... Demirr"

"Evet benim, bak yanındayım. "

"Neredeyiz biz?"

"Hastanedeyiz. Eline gerekli her şey yapıldı. Ağlama artık. 1-2 haftaya kapanırmış yara."

"Acımıyor zaten."

Yataktan doğrulmaya çalıştım, ama sadece çalışmakla kaldı. Demir belimden tuttu ve arkama yaslattı. Vücudumu ilaçlardan dolayı olsa gerek hâla tam olarak hissetmiyordum. Yılların acısını çıkarmış olmalıydım, azıcık da kan tutmuştu.

"Anneni aradım defalarca, duymadı. En sonunda açtı ama ses vermedi."

"Annem açtımı???"

"Açtı ama on aramayı geçmişti büyük ihtimalle."

"Yani en sonunda açtı?"

"Annenden bahsediyorum. Şuan 12. aramada açmasına şaşırmış olman gerekmiyor mu?"

Gülümsedim.
"Sen bir şey söyledin mi?"

"Durumu anlattım, tepki vermedi. 2 saat geçti hala yok. Başının belada olmadığına emin misin?"

"Imm. Demir , annem beni terk etti. Bir hafta oldu."

"Ha ben... Özür dilerim gerçekten. Sandım ki-"

"Gerek yok Demir, ben iyiyim. "

Saat ilişti gözüme. 23:10.

"OMG! Sanırım gitmem gerekiyor. Merak etmiş olmalılar."

Ayakkabılarımı giydim ve terlemiş olan saçlarımı bilekliğimle sıkıca topladım.

"Gerçekten çok teşekkür ederim. Sen olmasaydın şuan bitap olurdum."

"Gerek yok. Böyle durumlarda bana haber verebilirsin. Şimdi gidelim de merak etmesinler."

"Sorun değil. Arkamdan bekleyen bir ailem yok aslında."

Babamın da olmadığını anlamış olacaktı ki konuyu değiştirmeye yeltendi.

"Sen merak etmişlerdir deyince..."

"Mete ve Asel. Komşularımız. Annem gittiğinden beri onların denetimindeyim."

Dolgun dudakları hafif büzüldü. Bekledim, bir şey söylemeye çalışır gibiydi. Ama sonra susmayı seçti. Hastane kapısı açılır açılmaz sıcak hava yüzümüze vurdu. Yaz artık kendini hissettiyordu. Arabasına bindik ve evimi tarif etmem dışında neredeyse hiç konuşmadık. Sessizliği bozmak istedim.

"Sen nerede oturuyorsun?"

"Cihangir 'de."

"Gidiş geliş zor olmuyor mu?"

"Çok değil. Biraz uykumdan ödün veriyorum." Gülümsedim.

"Neyse saat on iki olmuş bile. Bugün için çok teşekkür ederim. "

"Ben teşekkür ederim. Gidebilirsin değil mi tek başına?"

Başımı onaylarcasına salladım. Şuan her şey hayal gibiydi. Ama yaşadıklarım normal göstermişti. Eve girdim ve yorgun bedenini hızlı adımlarla yatağıma kavuşturdum...

Sınavların ardından uzun bir bölüm oldu. Artık daha sık yazacağım. Diğer bölümde Derin'i neler bekliyor? Eğer okuyup beğeniyorsanız , istek ve merak ettikleriniz varsa yorum ve oylarınızı esirgemeyin... Sizler ilham kaynağımsınız...^_^

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 03, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KarekökWhere stories live. Discover now