"Dilara senin stajın nereye çıkmış?"
Listede adımın karşısında yazan bölümleri defterime not alırken Sude'ye cevap verdim. "Bölüm 94/B. Ama dördüncü hafta üç günlüğüne Bölüm 53'te olacakmışım." Bölüm 94/B, Onkoloji Hastanesi'ne aitken; Bölüm 53, Genel Cerrahi'deydi. Sude yüzünü asarak "Hadi ya... Seninle hiç aynı yerde olamayacağız. Belki rotasyonda aynı yere çıkarız diye ümitlenmiştim bende." dediğinde elimi omzuna koyup hafifçe sıktım.
"Olsun. Çıkışlarda beraber döneriz yurda." Sude gülümseyince bende gülümsedim. "Peki! Başka arkadaşlar bulup beni satmak yok ama!"
"Saçmalama! Öyle bir şey olmayacak."
Sude de kendi bölümlerini yazdıktan sonra koluma girdi. Beraber okuldan çıkıp yurda gitmek için metroya doğru yürümeye başladık.
"Heyecan var mı?"
Elimi hızla atan kalbimin üzerine koyup "Tabi ki de heyecanlıyım. Ben çocukluğumdan beri bunu bekliyorum!" dediğimde Sude de gülümseyip "Senin kadar olmasa da bende!" dedi.
Hemşirelik benim çocukluk hayalimdi. Herkes gibi doktor veya öğretmen olmak isteyen bir çocuk olmamıştım ben. Benim hayalim güler yüzlü bir hemşire olabilmekti. Herkese mutluluk dağıtan sıradan bir hemşire... Ve işte hayallerime adım adım yaklaşıyordum. Sakin ve emin adımlarla...
İlk stajımın onkoloji de oluyor olması beni biraz geriyordu aslında. Her ne kadar güçlü görünüyor olsam da son derece kırılgan bir insandım ve o klinikte terminal dönemdeki hastaları görmek... onlara karşı gülümseyebilmek... Sanırım başta biraz zorlanacaktım. Ama insan buna nasıl alışabilirdi ki? Gün geçtikçe onlara karşı daha mı rahat gülümseyecektim? Ah, cidden bunu başarabilecek miydim?
Sude'yle staj konusundaki heyecanımızı konuşurken yurda ne ara geldik anlayamamıştım bile. Odamıza girdiğimizde çantamı kenara bırakıp kendimi yatağıma attım.
"Yorulmuşum!"
Sude de kendini yatağa atarken onaylamaya benzer bir şekilde mırıldandı. "Daha staj yokken bu derece yoruluyorsak, staja başladığımızda ne yapacağız bilemiyorum cidden!" Yatağımda ona doğru dönüp "Hiç sorma! Acaba yürüyüşe filan mı başlasak? Belki faydası olur." dediğimde delirmişim gibi bana baktı.
"Kızım ben daha yemek yemek için üç kat aşağı inmeye üşenen kızım ve sen bana gelmiş yürüyüş yapalım mı diyorsun? Ah, beni şu pencereden aşağı at daha mutlu olurum! Cidden!"
Sude balık etli sayılabilecek bir kızdı. Ama hafif kilosuna rağmen çok güzel bir yüzü vardı. Sarı saçları ve özellikle mavi gözleri ile mükemmelliğin küçücük kusurlu bir haliydi. Ama sanırım sevgilisi Emre'nin gözünde hiçbir kusuru yoktu. Ah, pardon tek kusuru çabuk parlayan biri olmasıydı aslında. Ama parladığı gibi çabuk sönmesi de onu çekilebilir kılıyordu.
Uzun saçlarını yatağına serip tavanı incelemeye başladı. "Sanırım ben biraz paniklemeye başladım. Kendimi şu an dünyadaki minicik minniminnacık, felaket derecede değersiz bir insanımsı varlık gibi hissediyorum." Ah tabi ya! Birde ani ruhsal değişimleri de vardı, değil mi?
"Ne oldu durup dururken Sude?"
Sude yüzünü bana çevirip konuşmaya başladı. "Kızım bir halt bilmiyorum! Tamam biliyorum. Ya da bilmiyorum. Aslında biliyorum! Aman pof! Ya kızım pratiğim neredeyse sıfır! Dönem boyunca elime sadece bir kez iğne aldım. İlk gün ne yapacağız? Yahu ben hasta olarak bile hastanede bulunmadım!"
Aslında Sude bu konuda biraz haklıydı. Sınıf mevcudunun üç yüz kişi olması pratik yapma olayını baya kötü etkilemişti. Her ne kadar bizi pratik derslerinde gruplara bölseler de pek etkili olmamıştı. Bir uygulamayı sadece bir kişi yapabiliyordu. Ve bu herkes için kötüydü. Mesela ben elime bir kez bile sıvı seti almamıştım. Neyin nasıl takılacağını bilmek onu yapmakla aynı şey değildi sonuçta.
Derin bir iç çekip hem onu hemde kendimi rahatlatmaya çalıştım. "Kimse anasının karnından hemşire olarak doğmadı Sude. Oluruna bırak. İlla bir şekilde öğreniriz. Hem stajlar bunun için var, değil mi?"
"Stajlar pratiklerimizi geliştirmek için var, pratikleri öğrenmek için değil." Bir kere de bozma beni!
Sude aniden yatağında doğrulup oturdu. "Neyse ne! Bunların gözümüzü korkutmasına izin vermeyeceğiz. Her güçlüğe göğüs gereceğiz. Hastalarımızın o hasret oldukları güler yüzü ve ilgiyi biz onlara vereceğiz. Biz herkesin imrendiği o harika hemşirelerden olacağız. Çünkü biz bu mesleği gerçekten seviyoruz. Biz bu mesleği isteyerek seçtik. Ve hemşirelik istemeden yapılmaz. Biz yapacağız. Olabilecek en harika hemşireler biz olacağız! Çünkü biz bu mesleğe gönül verdik!"
Sude'nin sözleriyle gaza gelip bende yattığım yerden doğruldum. Ellerimi yumruk yapıp iyice sıktım. "Biz hayallerimizi gerçekleştirmek için buradayız. İki üç kıçı kırık endişe bizi bu yoldan geri döndüremez. Sadece kısa bir sürede oradaki ortama uyum sağlayabiliriz. Evet, bunu yapabiliriz. Çünkü biz gerçekten bunu istiyoruz! Ve eğer insan isterse her şeyi yapabilir!" Sude beni alkışlayıp "Heyo!" gibi saçma sapan sesler çıkarttıktan sonra "Hadi bu kadar gaza gelmek yeter. Açım ben. Her ne kadar üç kat aşağı inmeye üşensem de hayatta kalmak için bir şeyler yemeliyim." dediğinde beni yataktan çekeleyerek kaldırdı.
Yemekhaneye inerken aklımda tek bir düşünce vardı.
"Ne olursa olsun, hiçbir şey beni bu hayalimden vazgeçiremeyecek!"
Arkadaşlar eski okurlarım bilir. Bu hikayemin eski ismi "Sevdim" di. Ama hikayemi kaldırmıştım. Hikayeme tekrar başlama kararı aldım. Otuz bölümü hali hazırda yazılmış duruyor. Ama acele etmeden sakin sakin paylaşacağım bölümleri. Çünkü bu bölümlere eklemeler, çıkartmalar yapacağım. Kurgu üzerinde de biraz oynayacağım. Kafamda finaline kadar her şeyi oluşturdum aslında. Bu yüzden hikaye ilerlerken sıkıntı yaşayacağımı düşünmüyorum. Umarım sizde severek okursunuz hikayemi. ^^
17 Mayıs 2015 Pazar (23.39)
İkinci yayımlanma tarihi. 24 Eylül 2015.
YOU ARE READING
Seni Bana Getirdi (Sevdim) [TAMAMLANDI]
RomanceHerkesin hayatta en az bir amacı vardır. Benim amacım iyi bir hemşire olabilmek... ve yöntemim gülümsemek... Herkesin aksine gülümsemekten bir an bile vazgeçmeyecek bir hemşire olacaktım. Hastalarıma gülümseyerek iyi gelecektim. Tek amacım buydu...