"Abi böyle deme. Name senin yüzünden yaralanmadı."

"Benim yüzümdendi abi. Aramızda 4-5 adım varken ben olacakları görmedim. Belkide birkaç saniyeyle kaçırdım. Adam Name bağırdığı için bıçak çekmedi. Beni gördüğü için yaptı. Hedefi bendim." Ege son kelimeyi söylerken ağır yükün altında kalmıştı. Son kelimesi onu eziyordu. Bunları bana asla söylemeyeceklerdi. Ege bir bandaj alıp kolunu sardı. Bu olay Egenin yüreğine mertinse beynine işlemişti. Sonra kapı çaldı. Ve ben Nazlıyla odamızdan çıkıp kapıya baktık. Gelen polisti.

"Memur bey, sorun nedir?" Nazlı iyi rol yapıyordu.

"binanın zemin katında 3 kişi kayboldu küçük hanım. Bilginiz var sanıyorduk." Herkes şaşırmış gibi yapıyordu. Korkuyorlardı, Ama ben gülmemek için zor duruyordum.

"Bütün gün evdeydik. Ne zaman kaybolmuşlar?" Mert'in yarı inandırıcı rolü işe yaramıştı. Polis biraz şaşırsa da çok kurcalamayacaktı.
"Dün gece diye tahmin ediyoruz. Eğer kaçırıldıysalar adam balkondan girmiş. Balkon kapısı açıkmış." Bu bizi gerçekten şaşırtmıştı. Dün bizimde balkon kapımız açıktı. Biraz tedirgin olmuştuk.
"Bir adam 3 kişiyi nasıl kaçırmış?" ege korkarak cevap veriyordu. Yanlış bir şey söylemekten korkuyordu.
"O kadarını bilmiyoruz. Arka taraflardaki kameralar devre dışı. Bir şey duydunuz mu çocuklar?" adam bunu sorunca aklıma dün gece duyduğum çığlık geldi. Düşünmeden cevap verdim.
"Biz dün gece balkonda uyuya kalmışız ama hiçbir şey duymadım. Ege sen duydun mu?" egeye çenesini kapalı tutmasını gözlerimle anlatmaya çalışıyordum. Ama Ege zaten bir şey duymamıştı.
"Benim uykum biraz ağırdır. Name duymadıysa ben duymuş olamam. Tek duyduğum. Ses rüzgârdı. Dün gece biraz serindi." Ege doğruları söylemişti. Dün biraz serindi. Polis bir şey bilmediğimizi düşünüp gitmeye karar verdi.
"Tamam çocuklar. Bir şey olursa söyleyin. Başka kayıp vakası istemeyiz." Kapıyı kapatınca rahatlamıştık. Herkese hızlıca koltuğa oturmasını istedim.
"Ben dün gece 2 çığlık sesi duydum. Ayrıca yan balkonda birileri vardı. Biz uyurken onlar anca yemek yiyordu sanırım." Tek solukta söylemiştim. Peşimizde bir katil vardı ve bunu çöze bilecek sadece dördümüz vardık.
"Aşağıda dün Ozan amca nöbetçiydi. Bence ona soralım." Mert'in burada 2 yıldır olduğunu düşününce burayı en iyi onun tanıdığı aşikârdı. Bizde aşağıya inip Ozan amcayla konuşacaktık. Aşağıya inmeye başlamıştık ki aklıma bilmece geldi. Kapıyı yine kapattım. Herkes bana anlamsız gözlerle bakıyordu.
"Katil cebime bilmece bıraktı." Bunu kısık sesle söylemiştim. Sanki kelimeler beni yutmadan ben onu yutuyordum.
"Okusana ne bekliyorsun" Nazlı aceleciydi. Bu onun yapısında vardı. Heyecanlıydı.
"tamam, iyi dinleyin:
Aşağıdaki kuyu, dibi çok doldu.
Kaldı 4 kişilik alan, aman dikkat olmayın kapan.
Ayrılın 2 ye güzelce, eğleniriz herhalde."

Katil resmen bizimle dalga geçiyordu. Ama başka çaremiz yoktu. Bize bir yeri söylemeye çalışıyordu. Bizde en mantıklı şeyi yapacaktık.
"Bize o eve de bakın diyor." Mert çok mantıklı bir fikir üretmişti. O eve bakıp zorlama varmı diye kontrol etmeliydik. Bu yüzden yalan uydurmak zorunda kaldım.
"Ben polise ufacık bir yalan söylemek istiyorum." Ben yine fikir kutusuydum. Herkes buna karşı olsa da...
"Olmaz. Tek gidemezsin. Adam ilk seni alacağını söyledi." Ege azından kaçırmıştı. Onun konuştuklarımız duyduğuna emin oldum. Ege de bunu fark etmişti. Söylediklerine pişman olmuştu.
"Nasıl yani? Sen nereden biliyorsun?" bağırarak söylemiştim. Ege bunu biliyorsa başından beri yanımızda olmalıydı.
"Ya, yani Nazlı ve Mert de balkondaydı ama o seni seçti. Bu yüzden öyle düşündüm." Söylerken kekelemişti. Hiç inandırıcı olmuyordu.
"Tamam, boş verin. Ben Mertle kapılara falan bakarız. Name sende Egeyle polise git ne söyleyecekseniz söyleyin. Guruba yazarız." Sonunda Nazlı biraz mantıklı konuşup bizi ayırmıştı. Evden koşarak çıkıp merdivenleri hızlı, hızlı indik. Zemin kata ulaşınca yollarımız ayrıldı. Polisler bahçedeydi. Ben Egeyle birlikte polislerin yanına doğru koşmaya başladım.
"Çocuklar bir şey mi öğrendiniz? " polis bir umutla bize bakarken ilk konuşan ben oldum.
"Ben polis olmak istiyorum. Bir şey öğrendim bile." Polis bana sıkkın gözlerle baktı ama elindeki tek ipucu bendim. Başka bir şey yapamazdı. Sıkkın, sıkkın cevabımı kabul etmek zorunda kaldı.
"Peki, ne öğrendin?" biraz meraklı gözlerle bana bakarken Ege gerçekten mantıklı bir şey söyleyip beni kurtardı.
"Ben dün Nameyle balkon masasında uyuya kalmışım. 3. Katta olduğumuz için hafif sesler duydum. Rüzgâr sesi sanıyordum ama yazın ortasındayız. Hava serin olsa da rüzgârlı değildi. Bir şeyin yerdeki yapraklara bastığını duydum. Aşağı inerken kapı koluna baktım. Zorlama izi görmedik. Adam balkondan girmiş ve bizim gibi balkonda uyuyan öğrencileri kaçırmış. Arkadaki kameralar söylediğiniz gibi devre dışı. Adamın 2 buçuk metrelik yükseklikten düştüğü yaprakların sesi rüzgâr sesine benziyor. Uzakta olduğumuz için sesleri karıştırdık." Polis egenin söylediklerinden etkilenmiş gibiydi. Bize güvenmesi kısa sürdü.
"Peki, çocuklar yanımızda durup gözlem yapabilirsiniz. Bizden daha dikkatlisiniz. Sizi polis olarak görürsem beni unutmayın." Adam çok saftı. Hemen duygulanıp bizi yanlarına aldı.
"Ege ben eve çıkıp geliyorum." Ege başıyla onayladı. Merdivenleri çıkarken guruba yazmaya başladım.
*Name: polis bizi yanına aldı jkfkusrdhb
*Nazlı: Bizde Ozan Amcayla konuştuk. Olay 2 den sonra olmuş. Nöbet değişim saatiymiş. Kimse bir şey anlamamış.
*Mert: Birde o saatte kimse dışarıda değilmiş. Yan komşu ve 4. Kat dışında herkesin ışığı kapalıymış.
*Ege: Bodruma baksak mı?
*Name: Geri zekâlısın yemin ederim.
*Mert: Abi Name tehlikeye girer.
*Name: Ben ne alaka? Evde su içen masum ben...
*Nazlı: Adam ilk senin yanına geldi sonuçta.
*Ege: Ben çenemi kapalı tutayım bence.
*Mert: neyse ne yapıcaz şimdi?
*Nazlı: Hayaletler değil de bir katil peşimizde jkfkusrdhb
*Ege: Mert şom ağızlısın abiiiii
*Name: Lütfen. Mert hep böyle arkadaşlar. Jkfkusrdhb
*Name: Nazlı siz birliktesiniz dimi?
*Nazlı: Hayır mert üst katlara bakıyordu. Siz?
*Name: Evdeyim ben. Ege bahçede. Mert nerede?
*Ege: Mert abi neredesin?
*Ege: Mert korkutma lan
*Name: Mert komik değil.
*Nazlı: Yukarıda yok!!
*Nazlı: Mert eğer şakaysa komik değil.
*Name: Bodrum kapısı açık
*Ege: Mert yapmadım de. Sana söylediklerimi düşün. Tehlikeye atma hem kendini hemde bizi!
*Name: Ben bodruma bakıyorum.
*Ege: Name yapma.
*Nazlı: Name hiçbir yere gitmiyorsun.
*Ege: Name yapma bunu. Oraya geliyorum. Nazlı hemen bodruma in!
*Nazlı: 4. Kattayım. Sen daha yakınsın Ege.
*Ege: Name bir şey yaz şuraya!!!
Mert ve Nazlı bodrum merdivenlerine varmışlardı ki arkalarından Mert ve Name çıktı. Ege Namenin boynuna sımsıkı sarıldı. Nazlı ve Mert gülüyordu.
"Bir daha böyle bir şaka yapma." Egenin sesi titremişti. Bu bir şaka olsa da yaşanabilirdi. İhtimali çok yüksekti. Name kendini suçlu hissetse de anlamıştı. Ege Name için tüm dünyadan vazgeçebilirdi...

Bir Katilin DostuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin