1. BÖLÜM

255K 2.1K 1.9K
                                    


KEYİFLİ OKUMALAR...

"Günaydın kızım. Kahvaltı hazır, Araf Bey seni bekliyor başlamak için."

"Yemeyeceğim Hatice Teyze. Midem almıyor."

"Kızım, kızacak şimdi Araf Bey. Gel in, konuşmayacaksan yine konuşmazsın."

Aynadan baktığı Hatice Hanım' a döndü Sude. Elindeki tarağı kenara koyup bitkin bir halde gülümsedi karşısındaki kadına.

"Peki."

Hatice Hanım genç kıza gülümseyerek odadan ayrıldı. Araf masada oturmuş, bir yandan telefonda konuşuyor bir yandan sevgilisinin masaya teşrif etmesini sabırsız bir şekilde bekliyordu.

"Geliyor Araf Bey. İstediğiniz başka bir şey var mı?"

Araf başını iki yana salladıktan sonra "Huzur." diye söylendi kadının duyamayacağı bir ses tonuyla. Sude merdivenlerin başında belirdiğinde bakışlarını üstünde sabitledi. Genç kız her seferinde sinirlerini sınamaktan vazgeçmiyordu. Üzerindeki kısacık siyah gecelik vücudunun neredeyse hiçbir yerini kapatmadığı gibi, güzel vücudunu bir güzel sarmalamıştı. Aralarına mesafe koymak ister gibi masanın diğer ucuna oturan kadına bezgin bir bakış atarak seslice ofladı.

"Günaydın bebeğim."

Genç kız adamın bitmek bilmeyen çabasından, sürekli karşı çıkmaktan yorulmuştu. Ona boş bakışlar göndermekle yetinip sessiz kaldı. Hoş, Araf' da bir cevap beklemekten vazgeçmiş gibiydi.

"Bugün geç geleceğim, otelde biraz işim var. Beni bekleme, uyuyabilirsin."

Genç kız otel kelimesini duymasıyla dolan gözlerindeki yaşları geri gönderdi. Buna alışmıştı, ağlamak yersizdi, yine de her duyduğunda kırılmasını engelleyemiyordu.

"Beklemiyorum zaten!"

"Sesini alçalt Sude! Sabah sabah delirtme beni!"

Araf' ın bağırışı son damlaydı Sude için. Aniden boşalan sinirleriyle, hıçkırarak ağlamaya başladı. Araf bir anda ağlamaya başlayan kızla afalladı, içinden okkalı bir küfür savurdu kendine. Masadan kalktı, yavaş ve çekingen adımlarla kadına yaklaşıp sandalyesinin önünde diz çöktü. Çekindiği tek kadındı Sude, aşık olduğu tek kadın. Saçının bir teline zarar verecek adamı yaşatmayacakken, ona zarar verenin kendisi olduğunu bilmesi canını yakıyordu. Kadının güzel yüzünü kapattığı ellerini indirip avcunun içine aldı, öptü defalarca.

"Ağlama. Ne oldu şimdi birden yavrum?"

Kadın kızarmış, ıslak gözlerini adama çevirip öfkeyle baktı:

"Ne oldu öyle mi? Dalga mı geçiyorsun sen benimle!"

"BAĞIRMA!" Adamın bağırışıyla korkup geri çekildi kadın, adamın ellerini ittirdi. Yerinden kalkıp yavaş adımlarla odasına yürüdü.

Araf yanından kalkıp giden kadının arkasından üzgün gözlerle baktı. Zorluyordu onu konuşması, içini dökmesi için. Ama Sude kaçıyor, çoğu zaman ağlıyor ya da adamı sinirlendirmeye çalışarak öfkesini çıkarıyordu. Yiyecek iştahı kalmamıştı, Hatice Hanım' dan siyah kabanını isteyip evden sessizce çıktı.

Sude odasının camından bahçeye çıkıp adamların getirdiği arabaya binen adamı izledi. Gitmişti. Ya şirkete, ya o boktan yere gidecekti. Ağzından kaçan hıçkırıkla ağlaması şiddetlenen kadın yatağa girip yorganı kafasına kadar çekti. Ağlamak, uyumak, ağlayarak uyuyakalmak. Bu aralar en çok tekrarladığı aktiviteleri olmuştu. 1 ay önceki hayatında biri gelip ona bunları yaşayacağını söylese gülerdi. Ama şimdi elinden ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu.

ARAF (+18) Where stories live. Discover now