''Başı sıkışmış falan.'' Ezgi ağzının içinde birkaç küfür yuvarladı. Daha fazla konuşmak istemediğim için hesabı ödeyip kalktık. Birde bu çıkmıştı başımıza...
Küçüklüğümden beri hiç değişmiyordu. Sanki ben anneydim de o çocuktu. O dışarlarda gezerken ben çalışırdım. Onun tek derdi eve erkek atmak iken ben yiyeceğimiz lokmanın peşindeydim. Hiç umurunda olmamıştım. O eve getirdikleri benimle uğraştığında bile tek derdi daha fazla içmek, daha fazla dağıtmaktı.
Herkese en başından beri ailemi anlatmaktan çekinmemin sebebi buydu aslında. Benim annem acınası kadının tekiydi. Her türlü boka beni kendi elleriyle bulaştırmıştı.
Lanet olsun ki onu da anlayabiliyordum. Sanırım henüz empati yeteneğimi kaybetmemiştim.
Cüzdanımdaki yirmi lirayla bakıştık. Bu kadarcık para hiçbir işe yaramazdı. Sıkıntıyla iç çekerken titreyen telefonum ruh halimi daha da kötüye ilerletmekten alıkoyamamıştı beni. Fakat ekrandaki numarayı okuyunca kaşlarımın çatılmasına mani olamamıştım.
Bilinmeyen numara.
Düşünmeden açtım. ''Alo?''
''Merhaba, Nova hanımla mı görüşüyorum?''
''Evet benim?''
''Aria ajanstan arıyorum sizi. Müsaitseniz bugün sizinle görüşmek istiyoruz.''
Attığım adımlarım durdu. Elimde tuttuğum çantam düşüverdi. Gözlerim heyecanla büyüdü. Bana çalınan kornalar kulağıma işlese de, hiçbiri umurumda olmadı.
''Nova hanım?''
Yüzümü kocaman bir tebessüm kapladı. ''Burdayım.''
''Müsait misiniz?''
Kendime gelmeye çalışıp, ''Tabii ki!'' diye cevapladım sorusunu. ''Tabii ki gelirim. Saat kaçta?''
''Aslında en çabuk ne zaman gelebilirseniz gelin diyebilirim. Üslerimden biri sizinle acil bir görüşme talep etti.''
''Tamam, çabucak gelmeye çalışacağım. İyi günler.'' Ve hızlı bir cevaptan sonra telefon kapandı. Titreyen dizlerimle zorlukla kaldırıma çıkıp yaşadığım şeyi sorguladım.
Şimdi ben, Nova Lina Ballı, ülkenin en gözde ajanslarından birine görüşmeye mi çağırılmıştım? Doğru mu anlamıştım?
Kalp atışlarımın gittikçe hızlandığını hissediyordum. Bir an önce oraya gitmeliydim. Hayatım kurtulabilirdim. Ben kurtulabilirdim. Bir daha para için istemediğim hiçbir şeyi yapmazdım. Annemi tedavi ettirebilirdim. Ezgi'ye yardım edebilirdim. Gerçek arkadaşlarım olabilirdi. Sonunda babama bir mezar taşı yaptırabilirdim.
Hepimiz kurtulabilirdik. Tabii bu görüşmeyi atlatabilirsem. Üstümdekilere üstünkörü bir bakış attım.
Krem rengi kumaş pantolon, üzerinde bebek mavisi bir gömlek. Düzleştirdiğim saçlarım, nude tonlardaki makyajım...
Bence gayet idealdim.
Hızlıca gördüğüm ilk taksiye atladım ve adresi söylerken içimdeki o küçük, solmuş çiçeğin dallarının yukarı kalkmasına engel olamadım.
***
Adımlarım güçlü ve kendinden emindi. Omuzlarım dik, sırtım doğrulmuş, saçlarım gözümün önünden çekilmiş...
Haftalar önce reddedildiğim bu ajansa öyle bir giriyordum ki, tüm gözlerin üzerimde olduğunu bakmasam bile hissedebiliyordum.
Küçüklüğümden beri bu yürüyüşe çalışıyordum ben. O yolda tesadüfen keşfedilen ya da belli bir yaştan sonra kurslara giden kişilerle kıyaslanamazdım bile.
Belki yüzüm güzel değildi. Belki saçlarım yanmıştı. Belki boyum yeterince uzun değil, fiziğim yeterince iyi değildi.
Ama ben tek bir düşünceyle büyümüştüm; Her yerim kusurlu bile olsa tek bir yanım tüm o kusurları örtebilmeliydi.
Kimse beni düşüremezdi. Sendelemezdim ben. En ince topuklularla en kötü zeminlerde yürütün beni, yine sendelemezdim.
Evet çirkindim. Kabul ediyordum bunu. Gerçekten çirkindim. Yolda yürürken yüzü dışında her yerine baktığınız o kız vardı ya, masalarda, arkadaş gruplarında en öne çıkmayan, sadece takıldığı insanlar sayesinde yüzüne bakılan o kız vardı ya; İşte o bendim.
Komik değildim. Eğlenceli değildim. Utangaç değildim Öfkeli değildim. Hiçbiri değildim. Ama buradaydım. Onlar değildi burada olan, bendim.
Bunu o koridoru yavaş ve gösterişli bir şekilde arşınlamaya çalışırken sürekli kendime hatırlattım.
O kız bendim. Tek bir anlık bile olsa, bugün, şu an... O kız bendim.
Bölümleri kısa yapıp daha fazla atmayı planlıyorum. Bunaltmayacak ve etkili bir şekilde. Yorumlar için çok teşekkür ederim. Yazmasam mı diye düşünürken gördüğüm bir bildirim bile motive ediyor.
İyi geceler. Bölümü sevdiyseniz de ne mutlu bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nova
Teen FictionAynadaki yansımama acı dolu bir gülümsemeyle baktıktan sonra hızla silkinip lavabodan çıktım. Çıktığım gibi de başım ve duruşum dik bir şekilde uzun ve gösterişli koridorda yürümeye başladım. Kabul edilmediğim bu ajanstan öyle bir yürüyüşle ayrılıyo...