"ben de korkuyorum." dedi bana destek çıkarak, rahatsızlığımı anlamıştı. gözlerimiz buluştuğunda ise  gelen bağırma sesiyle birlikte hızlıca gemi dışına kaydı gözlerim.

"beomgyu!" diye bağıran sesler birbirine karışıyordu, kalbim heyecanla çarparken öne doğru kayarak gemi girişinden görünmeye çalıştım fakat başaramadım.

taehyun'ın sesi doldu kulaklarıma, "nerdesin? beomgyu!" kalbimin çarpıntısı hiç olmadığı kadar artarken, "burdayım!" diye bağırdım hızlıca.

geminin içinden gelen bağırış seslerinden dolayı kimsenin bakışı bana dönmemişti, askerler diğer kişilerle ilgileniyorlardı.

fakat çok fazla ses çıktığı için sesim dışarıya ulaşmamıştı, bu sefer huening kai'nin bağırışını işitmiştim. "beomgyu hyung!"

umutla "huening kai!" diye bağırdım var gücümle. fakat bana dönen düşman askerlerinin bakışlarıyla nefeslerim hızlandı. sustuğumda ise dikkatleri benim üzerimdeydi.

sesim ulaşmıyordu hedefine, silik bağırıyordum sanki. boşa yayılıyordu sesim, havaya karışıyordu. yeonjun, soobin, san, huening kai ve taehyun. bağırıyorlardı bana, onları duyuyordum fakat ulaşamıyordum.

"beomgyu, nerdesin? lütfen gel bana, seni bekliyorum. sana ihtiyacım var!" diye çaresizce tüm gücüyle bağıran taehyun ile birlikte dudaklarımı birbirine bastırdım, yanında olmak istiyordum.

"taehyun!" diye bağırdım tüm gücümle, düşman askerleri üzerime doğru gelirken, "til!" diye haykırdım neredeyse.

fakat susma sebebim, üzerime gelen askerlerden birinin ağzımı sıkıca eliyle kapatması olmuştu. diğeri ise silahını tutuyordu bana doğru, dışarıdaki sesler kesilmişti.

bakışlarımı gemi dışına çevirdiğimde ise bu gemide çalışan düşman görevlileri dışında kimseyi görmedim.

beni duymamışlardı, seslenişlerim sonuçsuz kalmıştı.

taehyun'a seslenişim ilk defa cevapsız kalmıştı.

sustuğumu gören yabancı bakışlar emin olmak istercesine bakmıştı bana, boş ve soğuk bakışları karşısında kaşlarım çatıldı.

gözlerimin önüne gelen taehyun ve gözleri ise içimi titretti, sıcağa büründü tüm bedenim.

güvende hissederken kaşlarım eski halini aldığında bakışlarım düzlüğünü korudu. karşımdaki iki beden ise arkadan gelen seslerle beni bırakmak zorunda kaldı.

arkalarını döndüklerinde başımı hızlıca arkama yasladım ve yumdum gözlerimi, şimdi onları düşlerimde görüyordum.

"beomgyu, arkadaşların endişeli." yan tarafımdan gelen sesle açtım gözlerimi fakat döndürmedim başımı ona. "fakat biri delirmiş gibiydi, seni bulmadan gideceğine emin misin?" diye sordu.

dudağımın tek kenarı kıvrıldı, "beni bulmadan adımını atmayacak, eminim." ardından aklıma gelen şeyle birlikte kalbimle eş zamanlı olarak nefeslerim de hızlandı.

"savaşın ortasındayız beomgyu, haklısın. her an herkes yaralanabilir, ama sana izin vermem anladın mı? gerekirse her yeri yakarım, herkesi tek tek sorgularım. tüm sokakları tek tek dolaşırım, vatandaş demem yargılarım. senin tek kılına zarar gelmemeli."

this i love, taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin