"Seven sevdiğine benzer demişler, elbet bir gün." dediğinde bakışlarımı kaçırdım ama dudaklarımda bir gülümseme oluşmuştu yine de. Hislerimizin karşılıklı olduğunu hala konuşamamıştık, ona ne zaman bunu söylerdim bilmiyordum.
"Bak bak, laflara bak. Daha demin üzüm diyordun, kendinle çelişiyorsun be kanka. Demek ki beni seviyor, bana karardığına göre?" diye devam edince Özgür bakışlarını ona çevirdi. "Kaşınma, kaşırım." dedi dik bakışları arkadaşının yüzünde gezinirken. Deniz güler gibi oldu ve arkasını ona döndü, omzunda bir yeri işaret etti.
"Valla şurası çok kaşınıyor, kaşısana." dedikten sonra bir süre bekledi ama Özgür istediğini yapmayınca oflayarak geri dönmüştü. Konuyu değiştirmek için boğazımı temizledim ve dikkatleri üstüme çektim.
"Sen nereye gidiyorsun böyle?" diye sorduğumda yanağıma uzandı ve parmakları arasına alıp sıktı. "Gidiyorsun değil, gidiyoruz." dediğinde kollarımı göğsümde birleştirdim ve "Allah Allah, benim neden şimdi haberim oluyor?" dedim. Kaşlarını kaldırdı ve sevimlice gülümsedi. Şerefsiz, çok güzel gülüyordu.
"Bırakın sporu da hazırlanın, sergiye gidiyoruz." dediğinde Deniz bir "hiğ" sesi çıkarmış ve elini böğrüne yaslamıştı. Kaşlarımı çattım, hem bu nereden çıkmıştı hem de Deniz neden böyle tedirgin olmuştu anlayamamıştım.
"Ne yapacağız orada?" diye sordum ama Deniz beni susturup elini Özgür'ün omzuna yerleştirdi. "Kanka, o kadar oldu mu ya?" dedi ve ofladı. Sinirlenmemek için kendimi dizginlemeye çalışırken Özgür durumumu fark etti ve sonunda ne olduğunu anlatmaya karar verdi.
"Dün bizi tuzağa çekmeleri tesadüf değildi, sergi öncesi varlığımızı kontrol etmek istedi. Birlikte olduğumuzu öğrendiğine göre sergiye gideceğimizi de tahmin ediyordur şu an," dediğinde Denizle bakıştılar.
"E o zaman gitmeyelim, bariz tuzak bu da." dediğimde başını iki yana salladı. "Olmaz, bir senedir bu sergiyi bekliyoruz." dedi. Ofladım ve aparatların olduğu rafa yaslandım. Bu mevzu hiç içime sinmemişti, kötü şeyler olacakmış gibi hissediyordum.
"Babamın en yakın arkadaşının yıllardır hazırlandığı bir sergi bu ama asıl mevzu bu değil tabii ki, sergide uluslararası kaçakçılık yapan karteller olacak ve şifreli bir anlaşma yapılacak. Her eserin ayrı bir yeri, ayrı bir anlamı ve sevkiyatı var. Gitmemiz lazım, bizim için çok büyük bir fırsat bu." dediğinde peki dercesine başımı eğdim.
"Kanka, o zaman önceden ayarladığım biletleri aktif edeyim mi ben?" dediğinde Özgür onu onayladı. "İyi o zaman, kaçtım ben." dedi ve gitmek için kapıya yöneldi. "Saat sekizde senin evin önünde oluruz," diye seslendiğinde Deniz eliyle onaylama işareti yaptı ve çıktı salondan.
"Gökyüzü, kılık değiştirmen lazım." dediğinde başımı eğdim o iş bende der gibi. Elimi saçıma götürdüm ve at kuyruğu yaptığım saçlarımı açtım, diplerim acıdığı için elimle masaj yaparak çıktım salondan ve merdivenlere yöneldim. Arkamdan geldiğini adım seslerinden anlayabiliyordum, bir anlığına aklım aylar öncesine gitti.
"Haklıymışım, seninle çok şey başaracağız. İyi bir yalancısın, karşındakini kolayca alt edebilirsin ama beni asla kandıramazsın," derken sesinde alayın her tonunu belli oluyordu. At kuyruğumu sıkılaştırıp aşağılarcasına ona baktım.
"Asla asla dememelisin, belki bir gün bana inanırsın." dudakları yavaşça yukarı kaydığında kapıya doğru ilerliyordum, arkamdan "belki de inanmak isterim," dedi. Gülümsemem yüzümde yayılırken havluyu omzuma astım ve merdivenlerden çıkmaya başladım. Peşimden geldiğini adım seslerinden anlıyordum, hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğe Aşık Gökyüzü
Teen FictionHayatı kısıtlanmakla geçen Gökyüzü, nadir bir hastalığa yakalandığını öğrenir. Daha önce bir kez olsun yaşadığını hissetmemiştir, hapsedilmiş bir kuş gibidir ve Özgür, ona kanat çırpmayı öğretecektir. Fakat Gökyüzü, sırf özgür olabilmek için çıktığı...