"Hem öyle acele etmeyin, Berkan'la ilk defa bu şekilde konuşucaz! Yani geçen sefer hayranıyla tanışmış bir futbolcuydu ama şimdi benle sürekli mesajlaşan biri. Flört sayılırız! Aradaki fark dağlardan bile fazlaa. Çok karizmatik be adam." ona Sema da ben de gülmüştük.

Ne demiştik, Lorin şansı ver rabbim.

"Ben bi kenara otururum, işiniz bitince de gideriz. Kimseyle muhattap olasım yok."

Sema ve Lorin aynı anda tchlayarak biri sağıma biri soluma geçip koluma girmişlerdi.

"Canım istersen, Mert Hakan'ın kardeşi olarak bu tesiste başıboş dolaşma he?" Lorin'e cevap vericekken Sema lafa atladı hemen, "Lorin haklı, hem ya İcardi ya da Barış Alper seni sıkıştırırsa? Hiih, ya Kerem 'O gün sizin evinizdeydik, şimdi bizim' diyerek sana posta koyarsa!"

"Bence Yunus abim veya biz yanında yokken tek kalma."

Öyle dramatik ve içten konuşuyorlardı ki anlık dediklerine kapılıp, yutkundum. "Öfff, ne saçmalıyorsunuz siz be, kim kime posta koyuyor alo?" yükselmemle ikisi de kahkahayı patlatmıştı.

"Bu sefer karşında sadece 'küçük aslancık' olmıyacak. Hatırlatıyım da. Koca koca aslanlar olucak." Lorin, o gece Kerem'le atışırken kullandığım kelimeyle bana laf sokuşturmuştu. "Aman neyse ne, ben vazgeçmeden, giriyor muyuz, gidiyor muyuz?" dediğimde ikisi de gülerek "Giriyoruz!" diye kıkırdamışlardı heyecanlılardı.

Tesisin kapısında durduğumuzda, Sema görevlilerle konuşup kimliklerimizi gösterirken telefonumun kamerasından kendime kısaca baktım, çok sıkmayarak fakat boynumu veya saçlarımı da göstermeyerek, salaş bir şekilde yaptığım şalımı düzeltip karşıdaki camdan da yansımama bakarak üzerimdeki siyah Bapei düzelttiğimde Sema "Hadi gelin kızlar." diyerek içeriye giriş yapmamızı sağlamıştı.

Lorin ve Sema'nın yanında bir tık oğlan çocuğu gibi giyinmiştim. Lorin, fiziğini kullanmayı iyi biliyordu. Beyaz mini eteğinin üzerine toz pembe, kırmızı küçük çilek desenli aşırı aşko ve tatlı duran bir cropla kombin yapmıştı. Fresh bir görüntüye sahipti.

Sema ise tayt ve bol sweat kombiniyle, oldukça soft duruyordu. Benim kızlar bir harika! Kızları inceledikten sonra birkaç saniyeliğine kendimi baştan aşağı süzdüm kenardaki camlardan yansımama bakarak.

Siyah bape, yarısına kadar fermuarı kapalı olan bapeden gözüken beyaz oversize tişört, altına oversize kot pantolon ve reflektörlü beyaz jordanlarım. Zincirlerimi de unutmazsak, bir bütündüm. Tabii bir de siyah salaş duran şalım. Güldüm, abimlerin bana 'Serseri' diyişi gelmişti aklıma. Yok yok, ben kendi tarzımı oldukça seviyorum.

Belki de beni serseriden ayıran tek şey, sevimliye kaçan suratım ve yaptığım doğal duran makyajım olabilirdi açıkçası.

Hem olsun, Serseri olayım. Ben bir Yandaş değil miyim?

Sema karşısındaki sadece sima olarak tanıdığım adamla konuşmuş ve adam bize de hoşgeldiniz diyerek elimizi sıkmıştı.

"Tamamdır Okan hocam, ben kameramı hazırlayayım. Hemen onlar antrenman yaparken çekmeye başlıyayım ben." adam onu onaylıyıp "Benim birkaç işim var, size yolu gösterirler." diyerek bizden uzaklaştı.

Yolu göstermesi için yanımızda bıraktığı kızla Sema konuşmaya başlamıştı, bense Lorin'e yaklaşıp "Ben çok sıkıldım Lori" diye mızmızlanmaya başlamıştım bile.

"Ya, sus bakiyim. Ben daha Berkan'ımla konuşmayı bırak, uzaktan bile görmedim adamı!" söylediğinin arkasından bana gözlerini belerttiğinde oflayıp "İyi be bir şey demedim." diyerek omuz silktim.

Kumralım, Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now