Beyaz At

6 1 1
                                    

Mars gezegenine benzeyen bir ovadayım.
Yer yüzü ufak tefek inişli dağlar mevcut
Gökyüzü lacivert yıldızlar çok parlak parlıyor.
Yaşadığımız yer bir tepenin üzerinde kutu gibi duruyor.
İçi 2 kişilik sade oda gibi kendimi yurt odasında kalır gibi hissediyorum. Karşılıklı kutular arasında ahşaptan köprüler var. Orada beğendiğim bir çocuk var. Okul balosu gibi bir organizasyon yapılacak ve beni davet etmesini istiyorum. Bir akşam odamın camından bakınırken ormanın içinde bir beyazlık fark ediyorum. Gecenin geç saatleri dışarı çıkıp altından su akan köprülerden geçip ormana doğru yürüdüm. Biraz ilerledikten sonra kısa çalı ağaçların arkadasında bir beyazlık gördüm. Aslından onu göreceğimi hiç beklemiyordum. Beyaz bir At çok güzeldi. Kocaman gözleriyle bana bakıyordu. Ona doğru yavaş adımlarla yaklaşmaya başladım. O sırada arkamda bir çıtırtı duydum. O sırada Beyaz At hızlıca kaçtı. Arkamdaki beni Baloya davet etmesini istediğim yakışıklı çocuktu. Beni dışarı çıkarken görmüş ve merak edip arkamdan gelmişti. şaşkınlık ve korku arasında olduğum için panikleyip ona sarıldım. Bana iyi olup olmadığımı sordu. Aslında gayet iyiydim ama biraz korktuğumu söyledim. Hadi gel geri dönelim bu saatlerde burası korkutucu olabilir dedi. Birlikte yukarı doğru yürümeye başladık. Beni davet edecek gibiydi ama utangaç bir yapısı olduğu için konuyu açamadığını biliyordum.
Adrenalinin vermiş olduğu cesaretle benimle baloya gelir misin cümlesi ağzımdan uçuverdi. Birbirimize bakım gülmeye başladık. Evet gelirim dedi kahkahalarının arasından...  benim odamın önüne gelmiştik sarılıp yanağına bir öpücük kondurup içileri girdim. Benden daha utangaç olduğu belliydi. Kızarmış şekilde odasına döndüğüne eminim.
Ertesi gün için uyumama gerekiyordu. Yatağa yattım ve Beyaz atı düşünmeye başladım. Bu şekilde uyumuşum. Oda arkadaşım sabah radioda çalan şarkıya eşlik ederek hazırlanıyordu. En yakın arkadaşım olmalıydı yoksa bu sese uzun süre katlanamazdım. Kendi kendime gülümseyip bende hazırlanmak için yataktan kalktım. Nasıl akşam olduğunu hatırlamıyorum ama balo akşamıydı. Üzerinde beyaz parlak bir elbise vardı. Saçlarımı dağını bir örgü örmüştüm. Camdan baktığımda insanları eşleriyle birlikte el ele ışıklar saçan camdan salona doğru yürüdüklerini görebiliyordum. Bir an gözüm yine ormana takıldı. Bir beyazlık aradım ama yoktu. Yakışıklı çocuk beni almaya gelmiş olacakki kapım çaldı. Heyecanla kapıyı açtım ve merhaba dedim. Birlikte sessizce kalabalığa doğru yürümeye başladık. Cam salonda bir grup eğlenirken bir grup komik hareketler yapıp fotoğraf çekiliyordu. Bir anda kendimi o komik grubun içinde buldum ve eğlenceli pozlar verdim. Yakışıklı çocuk beni uzaktan izleyip gülüyordu. Bir koşu onuda kapıp parıltılı standın üzerine fotoğraf çekilmeye getirdim. Bir kaç hatıra fotosu sonrası atıştırmalıkların olduğu standa yürüdük. Dün gece neden dışarıda olduğumu sordu.
Gerçeği söylesemi bilmedim ve hava almak istediğimi söyledim. Korkmuş gibi olduğumu bir şey görmüş gibi mavi gözlerimim kocaman açtığımı söyledi. Buna biraz güldüm çünkü tam olarak öyledim. Bir çıtırdı duyduğumu tam oraya doğru giderken arkamdan gelen çıtırtıyla irkilip onu gördüğü anlattım. Durumdan memnun memnun sırıtıyor. Elimden tutup dans edem kalabalığa sürükledim. Dans edemem demesin rağmen elinden hadi zıpla bir kaç hareket yap bak etrafımıza bak herkes eğleniyor utanma dedim. Bir kaç utangaç hareket yapıp sonra yine duruyordu. Kulağına yaklaşıp hiç buralarda bir at görüp görmediğini sordum. Biraz şaşkın baktı sonra dikkatli baktığımı görünce hiç görmediğimi söyledi. Gruplar yavaştan dağılmaya başladı ve bizde odalarımıza doğru yürümeye başladık. Ona biraz hava almak istediğimi söyledim ve şelaleye doğru yürüdüm. Peşimden gelmedini bekledim ama gelmedi. Bende köprüden akan suya düşen parklar gökyüzü ışıklarına bakıyordum. Bir anda yasımamda arkamdan geçen  beyaz flu gördüm. Arkamı döndüğümde yine o beyaz atın çalılarım arasına girdiğini gördüm. Peşinde gitmeye başladım. Uzaklaşıyordum. Müzik sesleri artık çok az duyuluyordu. At bir yerde durup bana bakmaya başladı. Hayal mi  görüyordum yoksa gercek mi. At doğru yürümeye başladım. Korkmaması için önce elimi uzattım ve koklamasına izin verdim. Kokladıktan sonra onu sevmeme izin verdi. Bem beyaz ve parlak tüyleri yumuşacıktı. Aramızda sevgi ve güven gibi bir bağ oluştu.
Tam ortamın sessizliğine alışmışken bir an arkamdadan tekrar ses geldi. Arkamı döndüğümde karşılaştığım manzara hem korkunç hemde ilginçti.
Çünkü arkamda üç At adam vardı. Ve bunların süt çikolata olan rengi hoşlandığım o çocuktu...
                                       ~Son~

Chegaste ao fim dos capítulos publicados.

⏰ Última atualização: Jul 04, 2023 ⏰

Adiciona esta história à tua Biblioteca para receberes notificações de novos capítulos!

RüyalarımOnde as histórias ganham vida. Descobre agora