MAVİŞ -Bölüm 2

Start from the beginning
                                    

Cevap vermeye fırsat bulamadan aşağı kata çekiştirdi beni. İşte bağrış sesleri,müzik,kahkaha sesleri... İçeri  girdiğimde buranın hiç bana göre olmadığını fark ettim fakat yeni Mavi'ye göre tam benlikti. Sonunda içimdeki seslerden kurtulacaktım. En azından bir süreliğine...

"Bu arada ben Cennet." Cennet'e doğru bakıp gülümsemeye çalıştım. "Mavi bende" 

Koluma girip beni boş bir masaya  yürüttü .Tam karşıma oturup incelemeye başladı beni.

"Çok güzel bir kızsın Mavi, ama eminim ki güzelliğinin farkında değilsin, benim huyumdur bence her kadın güzel, o yüzden herkese güzelsin derim ama sen bir başkasın kızım, hele gözlerin..."

Bir çırpıda söylediği sözlere karşılık sadece soğuk bir tebessüm vermiştim ona. Tebessüm  denilirse tabi buna. Gözlerini kısarak gözlerime baktı.

"Sana bir şey yapmışlar, senden  hayatın renklerini çalmışlar ,görebildiğim kadarıyla canlı bir kızmışsın ,önceden yani" Söylediklerini bitirip saatine baktı."Ayy, kusura bakma Mavi benim sahneye hazırlanmam lazım, sanırım söylemeyi unuttum. Ben bu barda şarkı söylüyorum da."

"Anladım, sorun değil gidebilirsin sen" Hızlıca sarılıp vedalaştı. "Umarım tekrar karşılaşırız güzel gözlü ve yaralı kız."

"Umarım" dedim sessizce.

Onun gidişini izlerken masaya başka birinin oturduğunu fark ettim. O tarafa doğru döndüğümde orta yaşlı ,sarışın bir adam gördüm.Sarı saçları,  sarı sakalları vardı,ela gözleri sinsice parlıyordu.

Elindeki içkiyi yudumlayıp konuştu. "Senin gibilerini burada görmek şaşırtıcı"

Kaşlarım tehdit edercesine çatıldı. "Benim gibilerini?"

Biraz daha yaklaşınca ela gözleri benimkilerdeydi. "Senin gibi el değmemiş kadınları..."

Yumruğumu sıkıyordum .Sakinim, sakinim. Hayır Mavi ,adamı boğazlamak istemiyorsun.

Onunla ilgilenmiyormuş gibi yapıp sahneye baktım .Cennet çok güzel şarkı söylüyordu.

"Yaşın kaç senin?" Sorusuna karşılık ona döndüm tekrar... Daha fazla kalamazdım bu masada.

Kalkmak için bir hamle yaptığımda masadaki elimi sertçe tuttu .Adam sarhoştu!

"Bir soru sordum değil mi Maviş?"

Maviş Maviş Maviş... 

Beynimde defalarca yankılandı bu kelime.

Boğazım düğümlenmişti."20" dedim sadece. Bir yandan da kendime lanet okuyordum. Vur yumruğu suratına bas git Mavi neyi bekliyorsun? Yoksa korkuyor musun? Hani hiçbir şeyden korkmazdın sen?

Hızla oturduğum yerden doğruldum. Ve arkama bakmadan çıkışa doğru yürüdüm. İnsanlardan nefret  ediyordum. Yürürken  şahit olduğum konuşmalar  midemi bulandırıyordu.

Arkamdan bağırdığını duydum sarhoş adamın "Adım Emir, Seninki ne  Maviş?"

Olduğum yerde kaldım .İnsanların sesleri vızıltı gibiydi artık. O kelimeyi bir kere kullanmasına izin vermiştim ama onu sadece babam diyebilirdi bana. Gözümden akan yaşa lanet okudum.

Ağlamayacaktım, söz vermiştim kendime...Bana bütün duygular yasaktı.

Arkamı dönüp o iğrenç insana baktım. Ela gözleri beni süzüyordu .Hızla ona doğru  ilerleyip tam karşısında durdum. Gerçek Mavi buydu ,korkusuzdu. Bunu o da görecekti.

"Bir daha" dedim üstüne basarak. "O  kelimeyi kullanamayacaksın ,çünkü..."Yumruk yaptığım elimi sıktım. Hala gülüyordu. Yumruğumu  sertçe çenesine geçirdiğimde yüzü darbenin etkisiyle yana döndü ve çenesini tutarak dilinde bir küfür savurdu." Çünkü  çeneni kırdım." dedim gözlerimi  kısarak .Çenesini tutarak yaklaştırdı yüzünü yüzüme. "Elin kuvvetliymiş"

Sırıtarak söylediği bu söze karşılık elimi bir kez daha vurmaya hazırlamıştım ki o anda  hiç beklemediğim bir şey oldu. Bir el kolumu havada yakaladı. O anda bir çift siyah  gözle karşılaştım. Ben  tepki veremeden beni çekiştirmeye başladı.

"Ne yapıyorsun? Bırak!" diye bağırdım .Ama sadece tepkisiz bir şekilde beni sürüklüyordu. Kolumu  kurtarmak için hamle yaptığımda arkasını dönmeden bağırdı ."Boşuna  uğraşma Mavi, kurtulamazsın benden.."

O anda merak etmiştim bu siyah gözlü, adımı bilen adamın  kim olduğunu...Razı gelmiştim beni sürükleyişine....

Zaten hayat beni hep bir yerlere sürüklememiş miydi? Küçük yaşlarda annem  tarafından terk edilmiş .Sonra babamı ailem bellemiştim. Babam ünlü bir ilaç üreticisiydi. İşi gereği hep tehlikeliydi mesleği. Bu yüzden beni erkek gibi yetiştirmiş, bana dövüşmeyi, silah kullanmayı bile öğretmişti.

Sonra....Sonra o da beni terk etmişti.

Şimdi beni tutup nereye götürdüğünü  merak bile etmiyordum bu çocuğun. Belki de bu bir razı gelişti.

Yorulmuştum artık insanlardan, onların iğrençliklerinden, debelenmekten...

Yorulmuştum....



















Mavi ZehirWhere stories live. Discover now