" iyide sen dün bana ' bizi bulmaları uzun sürmez bir an önce gitmeliyiz' demedinmi ? Onlara bizi bulmaları için zaman tanımış olduk. Hem böyle gizli işler gece yapılmazmı. Üste-"
Lafımı bitirmeme izin vermeden eliyle ağzıma bir salatalık tıktı.
" sus azcık. Bizim de o kadar beynimiz var heralde senin ki gibi süper zeka olmasada. Düşündük bir şeyler. Şimdi ihtiyacım olan şey telefon. Bana telefonunu verimisin? "
Bu adamın bir dediği diğerini tutmuyor hep böyle gel gitlimidirki ? Hani bir arabaya da ihtiyacımız vardı.
Ne kadar emin olamasamda telefonumu verdim. Ne yaptığını bilmiyorum ama bir kaç saniye sonra telefonu kulağına dayadı ve yerinden kalkıp mutfaktaki balkona geçti. kapıyıda ardından kapatınca ne konuştuğunu duyamadım. Camlar ses geçirmeyen çamlardandı. O telefonla konuşurken kapı çaldı. Gelen erdem olmalıydı Ama niye geç kaldı ki bukadar. pastane iki sokak arkadaydı sonuçta. Yerimden doğruldum ve kapıya ilerledim. Önce ne olur ne olmaz diye kapı deliğinden kontrol etim, yanılmamışım gelen erdemdi. Ama bir sorun vardı erdem nefes nefeseydi ve üstü başı dağılmıştı.Üstelik yanında küçük bir de kız vardı. Kapıyı hemen açtım.
" erdem! Ne oldu sana ne bu halin. Geç içeri hemen. "
Erdem bir şey demeden kucağımdaki küçük kızla içeri girdi, küçük kızı koltuğa yatırdı. tirtir titriyordu. Ve ağladığı gözlerinin halinden belliydi. Erdem bana döndüğünde gözlerinde korku ve endişe vardı.
" erdem ne oldu? İyimisiniz siz bir şey desene. "
" Nilay hanım ben... Sizin için pastaneye giderken telefon geldi. Arayan komşumuzdu. Kardeşimle kaldığım evin silahla tarandığını görmüşler. İçinde kardeşim ve bakıcısı vardı. O yüzden acilen oraya gitmem gerekti."
Soluklanmak istercesine sustu ve derin bir nefes aldı. .
Biraz sonra konuşmaya devam etti.
Bu sefer seside titremişti ve elleri yumruk haline gelmişti, korku ve endişenin olduğu gözlerine birazcık öfkede eklenmişti."Ben geldiğimde ikisinede zarar gelmemişti, masanın altına saklamışlar ama kardeşim korkudan bu hale geldi. Bunu yapanlar kim bilmiyorum komşularımız polise ihbar etmişler.
Sadece kapının önünde bir zarf buldum. "Elini arka cebine attı ve zarfı çıkardı.Hemen elimi zarfa atım ve zarfı yırtarak açtım. Artık daha fazla korkmaya ve panik yapmaya başlamıştım.
" şanslısın ki yanlış adamın peşine düştük. Ama sevinme hemen ben hep ensende, hep bir adım gerin de, daima elimde silahımla hazır olucam."Neydi bu şimdi. Boğaç. Boğaç'a haber vermeliyim.
" erdem kardeşin ve sen iyisiniz bir, şeyiniz yok dimi?"
" yok Nilay hanım. İyiyiz. Sadece çok korktu ve hala tir tir titriyor. "
Gidip saçlarını okşadım ve başını öptüm kıyamazdım ben ona sadece 6 yada 7 yaşında bir çocuktu o. Nasıl yapıyorlar bunu anlamıyorum bu nasıl benciliktir bu nasıl düşüncesizliktir. Bu nasıl bir vicdansızlıktır. Benim aklım almıyor bunu. Demek boğaç'ın dedikleri doğru. Gerçekten peşime düşüceklerdi. Keşke beni bulsalardı da bu küçük kız tehlikede olmasaydı.
" burada bekle boğaç'a haber vericem."
Tam arkama dönmüş balkona yönrliyordum ki mutfaktan boğaç çıktı. Ağzımı açmışken sözümü kesti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mezarlıktaki mucize
AdventureSadece yolda yürüyordum. Bu kadardı. Mezarlığın karşısından geçiyordum. sonra ansızın durdum. mezarlığa doğru döndüm. Neden bilmem içeriye girmek istedim. hislerimi tanımadığım, beni yargılamadan dinliyecek tek kişi varsa o da bu mezarlardan biridir...
6.bölüm: Turnanın Acı Dolu Çığlığı
En başından başla