8.Bölüm

34 20 13
                                    



Biraz geç uyandıktan sonra duş aldım ve sonrasında kahvaltımı ettim.Annem benim için bir dilim kızarmış ekmeğin üzerinde kakaolu fıstık ezmesi sürmüştü.Albert ile saat kaçta buluşacağımı sordu.Saat 12'de buluşacağımızı söyledim.O da kendisinin beni alışveriş merkezine bırakabileceğini söyledi.

Ben de kabul ettim.Kahvaltıdan sonra odama gidip üzerimi değiştirdim.Kar yağdığı için üstüme üstünde yıldızlı gece tablosu olan kazağımı giydim.Bu kazağı çok seviyordum çünkü rengarenkti.Kazağımın altına en çok kot yakıştığı için de altıma kot pantolon giydim.Kafama ponponlu beremi de taktıktan sonra kapıya doğru gittim.Annem beni bekliyordu.Çıkarken babam bana biraz para verdi.Buna sevinmiştim.Bu para,sosisli ve patates almama yetiyordu. Hatta birkaç şey daha alabilirdim.Babama teşekkür edip arabaya bindim.Yol çok uzuzn sürmedi.Zaten alışveriş merkezi de bize çok uzak sayılmazdı.Hatta geçen sefer Albert ile yürüyerek gitmiştik.Alışveriş merkezinde birlikte Albert'ı bulmaya çalıştık.Albert'ı aradım ve nerede olduğunu sordum.

O da beni gördüğünü söyledi.Tam o sırada "Penelope!" diye birinin seslendiğini duydum.Arkama baktığımda biraz ileride Albert'ı gördüm.Koyu yeşil montunun çine turuncu bir sweatshirt ve benim gibi kot pantolon giymişti.Yanında Bayan Sun vardı.Beni görünce arabasına doğru yürüdü.Benim annem de kendi arabasına doğru yürüdü.Baş başa kalınca ne yapacağımızı sordum.Albert fena halde acıktığını söyledi.O an her ne kadar aç olmasam da birlikte sosisli satan karavana doğru yürüdük.Albert iki adet sosisli ve bir porsiyon patates kızartması söyledi.Ona sosisli emeyeceğimi söyledi.O ise ikisini de kendisinin yiyeceğini çünkü fena halde acıktığını söyledi.Patates kızartmasını da mı yiyeceğini sordum.Hayır, patates kızartmasını bana ısmarlamıştı.

(Albert'ın ağzından)

Penelope ile bir yere oturduk.Sosisliler ve patates kızartması gelince yemeye başladım.Oysa Penelope patates kızrtmasına dokunmamıştı bile!Ona neden yemediğini sordum. Aç hissetmiyormuş.Bu biraz garibime gitti,çünkü Penelope patates kızartmasına asla hayır demezdi.Moralinin dün yaşananlar yüzünden bozuk olduğunu düşündüm.Haklıymı-

şım.Ona başka konulardandan bahsettim.Mesela okul aralık aynın sonunda yılbaşı partisi düzenlemeyi düşünüyormuş.

Bu partiye katılmayı düşünüyorum çünkü fena durmuyordu.

Ama Penelope katılmak istemiyordu.Sebebi de böyle ortamları saçma bulmasıydı. Yine de katılmasını istiyorum çünkü o gelirse daha çok eğlenebilirdim.Birlikte en çok meyve suyu içme yarışması yapabilir veya sevgilileri gözetleyebilirdik.

Ama Penelope reddediyordu.O gün evde film izlemeyi tercih ediyordu.Tabi kendi tercihi,saygı duyuyordum.Dün okuduğu kitabın nasıl olduğunu sordum.Patatesleriyle oynarken "Sıkıcı." Dedi.Ne demek "sıkıcı"?Daha iki gün önce o kitabı övüp övüp duruyordu. "Başı güzeldi ama sonlara doğru sıkıldım." Dedi.Hmm...Öyle çok kitap var ama ben pek denk gelmedim.Çünkü benim okuduğum kitaplar tarih ve siyaset ile alakalıydı. "2.Dünya Savaşında kullanılan Alman tanklarını sayayım mı?" diye sordum.(Biliyorum,yeri değildi.) "Hayır, teşekkürler." Dedi.Tahmin etmiştim.Bu arada patates kızartmasından biraz yemişti. "Kalkalım mı?Patatesleri paket yaptırırız." Dedi.Sosislilerin ve patates kızartmasının parasını ödedim ve patates kızartmasını paket yaptırdık. Bana patates kızartması için teşekkür etti ve hangi mağazaya bakacağımızı sordu.Kitapçıya gitmeyi önerdim.Kabul etti ve kitapçıya gittik.

Popüler kitapların olduğu rafa baktım.Diğer insanların ne tür kitaplar sevdiğini merak etmiştim.Ağırlıklı olarak mangalar ve aşk romanları vardı.Bir de Penelope'nin "Terry'nin Son 10 Günü" kitabı...Her ne kadar korku kitabı sevmesem de bu sefer merak etmiştim.Çok pahalı bir kitap değildi.Kasaya gittim ve kitabın parasını ödedim.Penelope bir şey almamıştı.

Kafamın İçindeki Ölüm Meleği (+18)Where stories live. Discover now