Dört Element Büyücüsü

En başından başla
                                    

Pencere kenrında en arkada ve en köşede çok az kişinin olduğu bir yer bulup oturdum ve beklemeye başladım.

Profesör bir türlü gelmiyordu. 2 dakika başımı koysam bir şey olmazdı sanırım.

🌊✈

"Uyan Tess, uyan!"

Ne gördüğümü bilmediğim ama kan ter içinde uyandığım rüyayı düşünmeye fırsatım kalmadan bir çift buz mavisi gözle karşılaştım.

Derslikte kimse kalmamıştı. Bütün dersler bitmiş olmalıydı. Bunlar olabilirdi, ama dün geceki çocuğun burada ne işi vardı?

Sorar gibi baktım ona. Kimseyle konuşmayı sevmiyordum.

Küçük bir kahkaha attıktan sonra başını iki yana salladı.

"Eğer uyumak istiyorsan bir otele geçebiliriz bebeğim..." demesiyle kan beynime sıçradı. Ayağa kalktım.

"NE DİYORSUN SEN YA?! SAPIK MISIN NESİN?!" Diye bağırdım.

Yüksek sesimle yüzünü buruşturdu.

"Sapık olmadığımı biliyorsun, yoksa burada böyle oturuyor olmazdım. Ayrıca sakin ol... sadece şaka yapmıştım ama ciddiye aldıysan da gidebiliriz." Dedi. Bilerek yapıyordu. Neden bilmiyorum ama beni kızdırmaya çalışıyordu.

Daha fazla muhatap olmak istemeyerek kitaplarımı hızlıca çantama koydum ve ona bir kez daha bakmayarak merdivenlerden aşağı inmeye başladım.

"Dün benden kaçarken de bu kadar güzeldin..." çirkeflik damarıma basıyorsa kendi bilirdi.

Ona döndüm ve kaşlarımı kaldırdım. 5 basamak üstümdeydi.

"Birincisi, dün ben senden kaçmadım böyle düşünmene ne sebep oldu bilmiyorum. İkincisi..." dedim üstüne bastırarak. "Beni rahat bıra-" sesim yankılanıyordu. Ve hiç ses yoktu. Bu farkındalıkla gözlerim kocaman açıldı.

"Okul tamamen boşalmış Tess!"

Panik atağın zamanı değildi.

Sakin olmalıyım.

"Okulda kimse yok değil mi?!" Diye sordum.

Cevap olarak omuz silkti ve bilmiyorum dercesine dudağını büktü. Cevapla ilgilenmiyor gibiydi.

Çıkış kapısına doğru koştum. Kapı kilitliydi. Nasıl bu kadar uymuştum ki?!

Pencereler yüksekti, pencereden çıkamazdım. Yangın merdivenine ilerledim. İçerisi çok karanlıktı. Tek başıma giremezdim. Ama çocuk da gelmemişti. Uyuduğum dersliğe geri döndüğümde çocuğun bıraktığım yerde sırıtarak durduğunu gördüm.

"Niye gelmiyorsun ya?! Buradan çıkmamız gerek." Dedim.

"Seni yalnız bırakıyorum işte." Dedi ve sıralardan birine yayılarak oturdu. Anahtar sesi gelmişti.

"Lanet olası Sarı'da anahtar var Tess! Ama nasıl?!"

Bu çocuk bana sınav niyetine gönderilmiş olmalı.

"Sende anahtar var değil mi?" Dememle başını salladı. Ve onu gördüğümden beri ilk defa ciddi oldu.

"Senden karışık enerjiler alıyorum. Hem bir kurt gibi ıslak kokuyorsun hem de güçlü bir büyücü gibisin. Sen hangisisin? Gerçi kendini keşfettiğini sanmıyorum, yoksa buradan çıkmak için anahtara ihtiyaç duymazdın, melez olman ihtimali imkansıza yakın ama imkansız değil.." derken kendi kendine konuşuyor gibiydi.

Kurt adamlardan sonra şimdi de büyücüler çıkmıştı ortaya. Bilmediği şey ise, benim oldukça normal bir insan olduğumdu.

"Ne saçmalıyorsun bilmiyorum. Anahtarı ver hadi!" Diye kızdım.

"Bunlara çok da yabancı değilsin yine de. Şaşırmadın?" Dedi, sorar gibi.

Ay Işığından ona bahsetmemem gerektiğini hissetmiştim.

"Bütün fantastik kitaplarda olan şeylere neden şaşırayım ki?"

Kaşlarını inanmaz gibi kaldırdı ama gözlerine kararlılıkla bakınca başka bir şey söylemeyeceğimi anlamış olmalıydı. O yüzden üstünde durmadı.

"Gözetimimde kalacaksın. Bundan sonra bir yere gitmeden bana söyleyeceksin. Eğer safkan büyücüysen, ki büyük ihtimalle öylesin, seni ben eğiteceğim. Melez olmaman için dua et. Kurtlar da  büyücüler de seni yaşatmaz."

Saydığı 3 alemle de alakam pek olmadığından, umursamadım. Panik atağım azmak üzereydi.

"Tamam her neyse, ver şu anahtarı.." dedim.

Ciddi yüz ifadesinden sıyrıldı ve cebinden anahtarları çıkarıp ondan uzak olmama rağmen bana doğru uzattı. Şikayet edecek durumda olmadığımdan, hemen yanına gittim ve anahtarı almak için elimi uzattım.

Elim eline çarpınca irkildim. İçimde bir şeyler -güç- açığa çıkmaya çalışıyordu.

"Tess, büyücüyüz biz?!"

Benimkinin yansıması gibi olan buz mavisi gözler de benim kadar şaşkındı.

"Yeteneğin, 4 elementten birini kontrol edebilmek olmalıydı ama sen bütün elementlere yatkınsın. Dahası da var ama göremedim. Sanki bloke edilmiş gibi. 4 elementin hepsini kontrol edebilen biri daha önce olmamıştı. Benim gücüm Rüzgâr.." dediğinde gözlerinde hayranlık vardı.

Elimi elinden çektim ve anahtarla birlikte çıkış kapısına yürüdüm.

Okuldan sonunda çıktığımda, gökyüzüne baktım.

Yarın dolunay vardı.

Gözlerimi kapattım.

Rüzgâr saçlarımı uçuşturuyordu.

✈🌊




Melez Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin